Kemal Kılıçdaroğlu'nun Battal İlgezdi’nin görevinden uzaklaştırılmasının ardından yaptığı konuşma
Hakkı, hukuku ve adaleti bu ülkeye getireceğiz. Bütün direnmelerine rağmen getireceğiz. Bizim mücadelemiz hak mücadelesidir. Bizim mücadelemiz halk mücadelesidir. Bizim mücadelemiz bayrak mücadelesidir. Bizim mücadelemiz vatan mücadelesidir. Bizim mücadelemiz hak, hukuk, adalet mücadelesidir.
Bu eser Türkiye Cumhuriyeti Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 32. maddesinin şartları altında Vikikaynak'ta yer almaktadır. İlgili madde:
|
||
Adaletin olmadığı bir yerde devlet olmaz, adaletin olmadığı bir yerde barış olmaz, adaletin olmadığı bir yerde medya özgürlüğü olmaz, adaletin olmadığı bir yerde özgürce seçimler olmaz, adaletin olmadığı bir yerde belediye başkanları özgürce görev yapamaz. Adaletin olmadığı bir yerde baskı ve zulüm olur. Zulme karşı direnmek de en çok bize yakışır. Çünkü biz kuvvayi milliyeciyiz, çünkü biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz.
Geldiğimiz nokta yeni bir süreci önümüze koyuyor, yeni bir süreci. Demokrasi için mücadele ediyoruz. Hak, hukuk ve adalet için mücadele ediyoruz. Bizim mücadelemiz az önce de söyledim halkın mücadelesidir. Bizim mücadelemiz hakkın mücadelesidir. Biz hakkı ve hukuku sağlayacağız bu ülkede. Ve biz demokrasiyi yeniden inşa edeceğiz bu ülkede.
Buradan 80 milyon vatandaşıma sesleniyorum, 80 milyon vatandaşıma. Sen sandığa gittin Belediye Başkanını seçtin, şimdi senin önünde tarihi bir görev var. Sen seçimle işbaşına getirdiğin, ona makam verdiğin belediye başkanına sahip çıkacaksın. Diktaya rağmen sahip çıkacaksın, baskıya rağmen sahip çıkacaksın, zulme boyun eğmeyeceksin, zalimin karşısında susmayacaksın.
Az önce içerde medya mensuplarına Başkanımızla ilgili olarak yapılan işlemin ne kadar gayrimeşru olduğunu bütün delilleriyle ortaya koyduk. Beraat eden dava dolayısıyla veya takipsizlik verilen davalar dolayısıyla açığa alıyorsunuz Belediye Başkanımızı. Açığa alıyorlar, sözde bize gözdağı veriyorlar. Onlara sesleniyorum, biz sizin bildiğiniz bir parti değiliz. Biz masa başında kurulan bir parti değiliz. Biz hakkı ve hukuku savunan bir partiyiz. Biz Türkiye’nin birleştirici gücüyüz. Biz doğuyu, batıyı, güneyi, kuzeyi hiçbir ayrım yapmadan kucaklayan bir partiyiz. Biz kuvvayi milliye ruhunu dokularında taşıyan bir partiyiz. Biz sizin gibi masa başında kurulan bir parti değiliz. Siz bütün gücünüzle bile gelseniz üstümüze, bir tırnağımızı bile sökemezsiniz.
Sanıyorlar ki, bir şeyler yapacağız bunlar geri adım atacaklar. Az önce içerde gazeteci arkadaşlarıma da söyledim. Ya bizim Belediye Başkanlarımız veya akrabaları Man Adasında şirket mi kurdu? Böyle bir şey mi var?
Seçilen her Belediye Başkanıma şunu çok açık ve net söyledim. Bir; seçildiğiniz gün artık parti ayrımını bitireceksiniz. Beldenizdeki her vatandaşa hangi partiden olursa olsun eşit hizmet götüreceksiniz. Çünkü bizim ruhumuzda, genlerimizde ayrılık yoktur, birlik vardır. Herkese insan olarak eşit hizmet götürmek vardır. Yetmez. İki; dedim ki, harcadığınız her kuruşun hesabını millete vereceksiniz. Biz hesap soran değil, hesap veren bir anlayıştan geliyoruz. Çünkü hesap vermek arkasında kara bir leke bırakmamak anlamına gelir. O nedenle her Belediye Başkanıma bunu söyledim, Battal Başkanıma da bunu söyledim. Hesabını millete vereceksin. Biz gücümüzü milletten alıyoruz. Biz gücümüzü saraydan değil, milletten alıyoruz. Hakimlerini harekete geçiriyorlar, savcılarını harekete geçiriyorlar, tazminat davaları açıyorlar, milyonluk davalar. Sanıyorlar ki, biz geri adım atacağız, sanıyorlar ki, biz çekineceğiz, sanıyorlar ki biz korkacağız. Ya senin feriştahın gelse bizi korkutamaz, senin feriştahın gelse.
PANİĞE KAPILDILAR, NE YAPACAKLARINI ŞAŞIRDILAR
Evet her mücadeleyi sonuna kadar yapacağız her mücadeleyi. Bizim mücadelemiz hak mücadelesidir, bizim mücadelemiz tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruma mücadelesidir. Sen alacaksın Man Adalarında şirket kuracaksın, malı götüreceksin, “Kılıçdaroğlu konuşmasın, konuşmazsa ne iyi olur” diyorsun. Kılıçdaroğlu konuşacak kardeşim, ne dersen de konuşacak. Bu milletin hakkını ve hukukunu savunacak. Paniğe kapıldılar, şaşırdılar, ne yapacaklarını şaşırdılar. Beraat etmiş davayı yeniden açıyorlar. İstediğiniz kadar dava açın, ne yaparsanız yapın adalet bizim vicdanımızdadır. Ben bu toplumun vicdanını ayağa kaldıracağım. Bu toplumun vicdanını birlikte ayağa kaldıracağız. Bu işin sağı, solu yoktur, bu bir hak mücadelesidir.
Bu nedenle bütün Atatürkçü kardeşlerime, bütün ülkücü kardeşlerime, bütün muhafazakâr kardeşlerime, bütün sosyal demokrat kardeşlerime, bütün milliyetçi kardeşlerime hangi görüşten olursa olsun benimle aynı bayrağın altında aynı havayı teneffüs eden bütün namuslu ve dürüst vatandaşlarıma sesleniyorum. Bizim mücadelemiz hak mücadelesidir. Bizim mücadelemiz adalet mücadelesidir. Bizim mücadelemiz kutsal bir mücadeledir. Bizim mücadelemiz Türkiye mücadelesidir. Bizim mücadelemiz bayrak mücadelesidir. Bizim mücadelemiz adaleti yüceltme mücadelesidir. Bizim mücadelemiz bir arada huzur içinde yaşama mücadelesidir.
Daha düne kadar Reza’nın önüne yatanlar, niye onlara bir şey yapmadınız? Sormak istiyorum, hükümete sormak istiyorum, Reza’nın önüne yatanlara niye bir şey yapmadınız? Ayakkabı kutularında dolarları istifleyenlere niye bir şey yapmadınız? Sizde vicdan yok mu, sizde ahlak yok mu? Dava Amerika’da görüşülüyor benim vicdanım rahatsız, neden Türkiye’yle ilgili bir dava orada görüşülsün? Bir hırsızın, bir yolsuzun davası neden Türkiye’de görüşülmüyor, neden o dosya kapatıldı? Reza’nın önüne yatanlar bize hesap sormaya kalkıyor. Sen önce bunun hesabını vereceksin, önce bunun hesabını vereceksin sen.
Dün yurtdışındaydım sabaha karşı geldim. İlk geldiğim yer burasıdır. Bizim Belediye Başkanlarımıza dokundurtmayacağız. Hesapları varsa gelir benimle hesaplaşırlar, başkasını aramaya gerek yok. Benim çocuklarımın da malvarlığıyla ilgili bir sürü şey söylediler. Havuz medyası söyledi. Milyon Ali’nin oluşturduğu havuz medyası söyledi. Bir şey söyledim alındılar. Dedim ki, bu havuz medyasının sahiplerine, onların yöneticilerine, “Rıza Sarraf’ı çıkardınız televizyona arkasına da Türk bayrağını fon olarak kullandırdınız. Bunun adı ülkeye ihanettir, o ihanet yaftasını sizin boynunuza asacağım hiç endişelenmeyin siz.”
Bir hırsızın, bir yolsuzun, bir şarlatanın arkasına Türkiye Cumhuriyeti bayrağını koyacaksın, ben buna itiraz edince de çıkıp diyeceksin ki, “Ey Kılıçdaroğlu beni asacak mısın?” Seni asmayacağım, seni bu ülkede rezil edeceğim rezil. Daha dur bakalım şimdi bu bir başlangıç. Senin de bütün kirli hesaplarını çıkaracağım. Bu milletin önünde sen de hesap vereceksin. Bana hesap mı sormak istiyorsun, sormazsan namertsin.
Bu daha başlangıç, elbette bu daha başlangıç. Mücadeleyi sonuna kadar yapacağız. Öyle bizden rahat rahat kurtulamazlar. Ne yaptık? Çoluk çocuğunla ilgili nesi var, nesi yok malvarlığını. Ben onlar gibi kaçmadım oturdum dilekçeyi yazdım Türkiye Büyük Meclisi Başkanına verdim. “Kılıçdaroğlu’nun ailesi, soyu, sopu nesi varsa hepsini masaya yatırın getirin meclise hepsini sorgulayın, önce de elimi ben kaldıracağım” dedim. Der miyim? Derim. Dedim mi? Dedim. Ama onlar buna cesaret edemiyorlar. Çünkü onlar Reza’dan rüşvet aldılar malı götürdüler. Onların milletvekillerinin çocuklarına verecek hesapları yoktur. Yüzü kızaracaktır ilerde torunlarıyla yan yana geldiklerinde. Diyecek ki, torunu bir dönem bu ülkede Reza diye bir adam vardı, bu adam hırsızdı, bu adam yolsuzdu, bu adam Bakanlara rüşvet dağıttı. Bu adam mecliste görüşülürken bunun dosyasını kim kapattı? Bu diyecek ki, ben kapattım. Üzgünüm ama ben kapattım. Peki sen niye kapattın? Senin evine de mi bir ayakkabı kutusu kondu? Merak ediyorum evine de mi kondu bir ayakkabı kutusu? Niye bunu yapıyorsun? Hiç endişeniz olmasın her kuruşun hesabını soracağız her kuruşun. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı için. Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır. Onlar şeytan biz konuşacağız ve söyleyeceğiz, sesimizi yücelteceğiz bu ülke için, çocuklarımız için yücelteceğiz.
Ve yine söylüyorum, bütün vatandaşlarıma çok açık ve net bir çağrı yapıyorum. Hangi belediye olursa olsun bütün Belediye Başkanlarınıza sahip çıkınız. Belediyelere gidiniz, Belediye Başkanına sahip çıkınız. Senin oy verip Belediye Başkanı seçtiğin kişi gayrimeşru yollarla görevden alınırsa o Belediye Başkanına sahip çıkmak bu milletin onuru ve şerefidir. O onuru ve şerefi her vatandaş göstermelidir.
20 Temmuz’da bir darbe yaptılar. 20 Temmuz’da OHAL’le bir darbe yaptılar. Şimdi yerelde bir darbe yapmak istiyorlar. Halkın oyuna karşı, halkın iradesine karşı, halkın iradesini yok etmek istiyorlar. Biz bunu size yedirmeyiz arkadaş kusura bakma. Yedirmeyiz, sana parça parça yediririz bunları parça parça.
Efendim ben biraz sonra arkadaşlarımla beraber Ankara’ya gideceğim, bütçe görüşmeleri var. Dolayısıyla ona da hazırlık yapmam lazım. Sizden tekrar açık ve net bir görev bekliyorum. Hepimiz demokrasi adına, bayrağımız adına, birlikte barış içinde yaşama adına oy verdiğimiz Belediye Başkanlarımıza sahip çıkacağız. Hangi partiden olursa olsun. Bizim Belediye Başkanlarımız onlarınki gibi değil, ağlayarak koltuklarını terk etmeyecekler. İstifa etmeyecekler. Çünkü hesabını veremiyorlar. Biz hesabını veririz, her kuruşun hesabını veririz. Çünkü bizim defterimizde namuslu olmak yazılı. Namuslu olacaksın, 5 kuruşa tenezzül etmeyeceksin. Bizim defterimizde böyledir, bizim kitabımızda böyledir, bizim ahlakımızda böyledir. Biz böyle yetiştik, yolumuza da böyle devam edeceğiz. Bizim yolumuz hak yoludur, bizim yolumuz doğru yoldur.
Tabi Belediye Başkanlarımızı savunacağız ama sadece Belediye Başkanlarımızı değil, bu ülkede kim haksızlığa uğramışsa, görüşü ne olursa olsun, kimliği ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun bütün mazlumlara sahip çıkacağız, mazlumlara sahip çıkmak bize yakışır. Demokrasiye sahip çıkmak bize yakışır, insan haklarını savunmak bize yakışır. Çünkü Cumhuriyet Halk Partili olmak kolay değildir. Cumhuriyet Halk Partili olmak vatanseverlik demektir, Cumhuriyet Halk Partili olmak demek bayrağı sevmek demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek demokrasiyi savunmak demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek kadın – erkek eşitliğini savunmak demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek mazlumun yanında zulmün karşısında olmak demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek tarihine sahip çıkmak demektir. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek Rıza Sarraf’a değil, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sahip çıkmak demektir.
Bütün belediyelerin olduğu yerlerdeki bütün vatandaşlarımın kendi seçtikleri oya sahip çıkmaları ve Belediye Başkanlarına sahip çıkmaları gerekiyor.
Bu temenniyle hepinize en içten selamlar, saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum.