Kemal Kılıçdaroğlu'nun 4 Eylül 2010 tarihli Bolu mitinginde yaptığı konuşma
Size en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum. Bolu’da olmaktan, sizinle beraber olmaktan, Köroğlu’nun kentinde olmaktan son derece mutluyum. Köroğlu’nu benden iyi bilirsiniz. Zalime karşı mücadele etti, özgürlüğe karşı mücadele etti. Mazlumdan yana oldu, baskıyı ve zulmü reddetti. Bolu hazır mı baskı ve zulmü reddetmeye? Hazır mısınız? Size söz veriyorum, destek verin, yetki verin onların maskesini indireceğim ve halkın iktidarını kurmak için Türkiye’yi gezeceğim.
Arkadaşlarımız söyledi 65. ilimizi geziyoruz. 180’e yakın ilçeyi gezdik. Referandumdan sonrada gezeceğiz. Ta ki, halkın iktidarını kurup, ta ki ülke zenginleşinceye kadar, ta ki bu ülkede haksızlıklar giderilinceye kadar mücadelemize devam edeceğiz. Her yerde ve her ortamda sizin için çalışacağız, sizin için mücadele edeceğiz.
Ama ben size bir şey söyleyeyim, güzel pankartlarınız var. 30 kilo patates, bir litre mazot. Çayla ilgili de bir şey vardı. 5 kilo patatesle bir bardak çay. Şimdi ben merak ediyorum TBMM’yi zaman zaman izliyorsunuz değil mi? Hiç Bolu milletvekillerinin kürsüye çıkıp da Bolu’nun şu sorunu var dediğini duydunuz mu? İki dönemdir parlamentodayım, iki dönemdir meclisteyim. Meclise en çok devam eden milletvekillerinden birisiyim. Bir Allah’ın kulu bir Bolu milletvekili çıkıp da ya Bolu’nun bu derdi var, Bolu’da işsizlik var, Bolu’da patates üreticisinin sorunu var, beyaz et üreticisinin sorunu var dediğini ben duymadım. Siz duydunuz mu? O zaman niye hayır diyeceğinizi gayet iyi biliyorsunuz herhalde. Niye hayır diyeceğimizi biliyoruz. Sizin sorunlarınızı parlamentoda dile getirmeyen, sizin sorunlarınıza çözüm üretmeyen, sizin dertlerinize derman olmayan bir siyasal anlayışı sandığa gömmek önce Boluluların görevidir diyorum.
Şimdi bir teşvik yasası çıkardılar. Bu teşvik yasasından en büyük derdi kim yedi? Büyük derdi kim paylaştı? Bolu perişan oldu. Fabrikalar sökülüp götürüldü. Ama Bolu buna karşı dedi ki, ben AKP’ye güveniyorum 3 milletvekili birden veriyorum. Şimdi şapkamızı önümüze koyacağız, şimdi düşüneceğiz. Biz 3 milletvekili verdik, onlar bize yoksulluk verdiler. Biz 3 milletvekili verdik, onlar bize işsizlik verdik. Biz 3 milletvekili verdik onlar çiftçinin alın terine değer vermediler. Demek ki biz doğruyu yaptıysak onlar yanlış yaptılar. Şimdi biz doğruyu yapacağız, hayır diyeceğiz, onları sandığa gömeceğiz halkın gücünü göstereceğiz.
Bakın Bolu’nun nüfusu 270 bin civarında. İcra dosyası sayısı kaç biliyor musunuz? 120 bin. Recep bey diyordu ya vay efendim benim boyum şu, siz ne uğraşıyorsunuz benim boyumla. Hiç kimse onun boyuyla uğraşmadı. O kendi boyuyla uğraşıyor. Eğer sen boyunu merak ediyorsan gelirsin Bolu’ya, gidersin icra dairesine, 120 bin dosyayı üst üste koyarız sende yanında durursun. Bakalım kimin boyu uzun. Öyle değil mi? Millete kazık atarsın, verdiğin sözü yerine getirmezsin, açlığı yok edeceğim dedin millet perişan oldu. Üreticiyi zengin edeceğim dedin çiftçiyi perişan ettin. Patates üreticisi patatesini almıyor tarlada bıraktı Recep beyin derdi başka. Recep bey ne diyor? 5 kilo patates, bir simit diyor değil mi? Recep bey duysun diye söylüyorum bende. Ama duymaz. Onun kulakları başka yerde çalışıyor. O sizin cep telefonlarınızı dinliyor Recep bey. Siz telefonlarınızın dinlendiğinden eminsiniz değil mi? Bolulu demeyecek mi bu nasıl özgürlük? 2002’den önce herkes rahat telefonla konuşuyordu. Şimdi millet telefonda konuşurken, beni bile ararken acaba diyor Başkanım bir şey söyleyeceğim ama telefonum dinleniyor mu? Dinlensin kardeşim, derdini anlat da belki Recep beyde duymuş olur böylece. Çünkü bunların derdi başka.
Bugün Sözcü gazetesini gördünüz mü bilmiyorum. Görmediyseniz birer tane alın. Hani ben sık sık diyordum ya ürün tarlada Recep bey havuzlu villada diye. O havuzlu villanın fotoğraflarını göreceksiniz orada. Som altından musluklar göreceksiniz orada. Özel havuzlar göreceksiniz. İtalya’dan gelen fayansları göreceksiniz orada. Bu kadar lüks. İslam’da israf haramdır değil mi? Adama demezler mi ya Allah gözünü doyursun daha ne istiyorsun sen bu milletten? Sana havuzlu villa yaptık ki git orada da otur artık. Milletin yakasından düş diyeceğiz. Milletin yakasından düşmenin yolu sizin elinizdedir. Mübarek ellerinizdedir. Sizin gücünüzdedir. Sizin alın terinizdedir. 12 Eylül’de bir ders verin, o dersin sesi AB’de de duyulsun, Amerika’da da duyulsun bakalım o ses. Bunlar her şeyi sömürürler onu da unutmayın.
Bakın iftar çadırları var. Eyvallah iftarını açmak isteyen yurttaşlar gelsinler. Orada insanlar oruç tutuyorlar, ibadetlerinin gereği olarak da zamanı gelince de oruçlarını açıyorlar. Orada propaganda yapılıyor. 30 bin, 40 bin kişi diyorlar, 10 bin kişi diyorlar iftar çadırında yemek veriyorlar, açıyorsunuz karşınıza evet çıkıyor. Din istismarı yapıyorlar. Allah aşkına Müslümanlığı istismar eden adamın yaptığına ne denir? Bunlarda utanma var mı, arlanma var mı, Allah korkusu var mı? Bari kuldan utanın bunları yapmayın. Onu da yapar bunlar. Onun için her şeyi sömürürler bunlar. Ben acaba anayasada evet çıkarayım da ne yapabilirim diyorlar. Telefon dinliyorlar, baskı yapıyorlar, medyayı kuşatıyorlar, iftarını kullanıyorlar, dini kullanıyorlar, imanı kullanıyorlar, Allah’ı peygamberi kullanıyorlar bir dönüp bakıyoruz ki hepsi köşeyi dönmüş. Size gelince din, iman, yukarıya çıkınca han hamam. Bunların yüzünü bilin, gözünü bilin, düşündüklerini bilin. Ben size söz veriyorum. Geldim Bolu’ya, size geldim, ayağınıza geldim. Yetki verin, güç verin bunların maskelerini indireceğim ben.
Bolu aslında hayırsever bir kenttir. Hayır demeyi çok iyi bilir. Hayırın ne olduğunu da çok iyi bilir. Bir İzzet Baysal Üniversitemiz var. Hayırlı bir iş adamı var, onurlu bir iş adamı var. Bütün kaynağını yatırdı Bolu’ya bir üniversite kazandırdı. İzzet Baysal Üniversitesi. Elbette ki Allah razı olsun, nur içinde yatsın diyeceğiz. Ama o üniversiteyi kurdular diye neredeyse ailesini cezalandıracaklar. Senin istediğini yapmayacağız diyorlar. Ek fakülteler bile açmak istemiyorlar. Diyorum ya geleceği tayin etmek, gücünüzü göstermek sizin elinizdedir. Birleşin, güç olun, hayır deyin halkın iktidarını kurun. Bakın bakalım Bolu nasıl oluyormuş. O üniversiteye ek fakülteler katmak, öğrence sayısını 30 binli, 40 binli rakamlara çıkarmak çok kolay, bizim elimizde, sizin elinizde, beraber mücadele edersek Bolu’yu bir üniversite kenti yaparız. Bolu’yu bir turizm kenti yaparız. Bolu’yu bir tarım kenti yaparız. Bolu her şeye layık. Ama Bolu AKP iktidarı döneminde 8 yıl cezalandırıldı. 8 yıl derdine derman olunmadı, sorunlarına kulak tıkandı.
Şimdi çıkmışlar milletin önüne bir anayasa getirdik. Ee? Bu anayasayı getirdik evet deyin, sonra Recep bey padişahlığını ilan etsin, her yetki onda olsun. Meclis Başkanını o tayin ediyor, Cumhurbaşkanını o tayin ediyor, Valileri o tayin ediyor, Kaymakamları o tayin ediyor, vergi yöneticilerini o tayin ediyor, bağımsız kurulları o tayin ediyor. Diyor ki şimdi hakimleri de ben tayin edeyim. Diyoruz ki, yargıya siyaseti sokmayın. Yargı bağımsız olmak zorunda. Yargı siyasallaşırsa faturasını toplum çeker. Yargı siyasallaşırsa toplum ağır bedeller öder. Buradan sesleniyorum, bütün Bolulu kardeşlerime sesleniyorum. İşverenlere sesleniyorum. Bu anayasa değişikliğinde evet çıksın gelen adalet bakanı isterse beğenmediği işadamlarının tamamını bir gecede toplar. Sabah evine baskın yapar. Savcıya talimat verir yapacaksın diye. Ve bu anayasa değişikliğiyle haksızlığa uğrayan yurttaşın Danıştay’a gitme hakkı elinden alınıyor. Bu mu özgürlük, bu mu demokrasi? Her şeyi kullanıyorlar, acımasızca kullanıyorlar. Evet demek serbest. Ama hayır demek yasak. Gidin bakın bakalım bilbordlara Türkiye’nin bur ucundan bir ucuna bütün bilbordlar evet, bütün yollarda evet, bütün gazetelerde evet. Sormayacak mı Bolulu kardeşim bu değirmenin suyu nereden geliyor kardeşim. Nereden buluyorsun sen bu parayı? Açlık var, yoksulluk var Recep beyin derdi başka. Memleketin döşetmiş baştan sonra baskı kuruyor herkes evet desin. Niye evet desin? Bu anayasa değişikliği çiftçinin derdini çözüyor mu? Emeklinin derdini çözüyor mu? Esnafın derdini çözüyor mu? Sanayicinin derdini çözüyor mu? Peki bu kimin derdini çözüyor? Recep beyin derdini çözüyor değil mi? Onun için hayır diyoruz. Kul hakkı yiyenden hesap soracağım Recep bey. Nereye kaçarsan kaç yakalayacağım, sana hesap soracağım.
Tek umudum sizsiniz, tek gücüm sizsiniz. Beraber yola çıktık. Güç verin, destek verin Türkiye’yi ayağa kaldıralım. Güç verin, destek verin, hayır deyin Türkiye’nin önü açılsın. Hayır deyin değişimin önü açılsın.
Bakın bir dönemde geçmişte yaşayıp ama Türkiye’ye hizmet eden, ama hayatını yitiren Allah’ın rahmetine kavuşan siyasilerden de medet umuyorlar. Rahmetli Özal için bize diyordu ki biz Özal’ın devamıyız. Bir yazı getirdim, bir konuşma metni getirdi. Şimdi size okuyacağım. Bunu ben söylemiyorum Recep bey söylüyor. 5 Ocak 1991 Recep bey Almanya’da konuşuyor. Diyor ki, şuanda Türkiye’nin başında olanlar biz baba değiliz diyor. Sayın Özal’da öyle ifade etti. E sen bu memlekette baba değilsen bu millette seni azledecektir. Çünkü bu millete baba değilsin, azledilecek. Baba değiller ama bunlar uşak uşak. Neyin uşağı? Batının uşağı, Amerika’nın uşağı, tabi uşaktan baba olmaz. Özal uşak diyor değil mi Recep bey? Şimdi afişler bastırıyor ben Özal’ın devamıyım diyor. O zaman ben buradan soruyorum Recep bey sende uşak mısın? Eğer sen geçmişteki siyasileri yeri zamanı gelince en ağır şekilde eleştirip sonra anayasaya oy toplamaya gelince acaba geçmişte Anavatan Partisine oy verenlerinde oyunu alabilirim diye milleti kandıracağını mı zannediyorsun? Bu kardeşin senin maskeni indirecek Recep bey. Nereye kaçarsan maskeni indireceğim, seni halka teşhir edeceğim.
Şimdi bunlar sık sık diyorum Recep beyin düzeni diyorum. Recep beyin düzenini yıkacağız. Recep beyin düzeni diyince aklınıza gelir biliyor musunuz? Rabbena, hep bana. Recep beyin düzeni bu. Vatandaş mı hiç önemli değil. Açlık, yoksulluk mu var hiç önemli değil. Ben kazanacağım, ben cebimi dolduracağım, ben köşeyi döneceğim. İhaleleri ben yapacağım. Herkesi ben atayacağım, tek padişah ben olacağım. Benim sözüm geçecek diyor. Bu Recep bey düzenidir. Rabbena, hep bana düzenini yıkacağız. Halkın düzenini kuracağız. Halktan yana bir düzen kuracağız. Halkın çıkarlarını savunacağız ve her gittiğim yerde söyledim. Önce halk zenginleşecek dedik. Halk için çalışacağız, halk için üreteceğiz. Üreteni destekleyeceğiz, çiftçiyi destekleyeceğiz. Alın terine değer vereceğiz. Recep bey alın terine değer verir mi? Emeğe değer verir mi? Recep beyin derdi başka. Alın teri dökmek başka bir şey. Recep beyin derdi başka bir şey. Onun için söylüyorum. Önce hayır diyeceğiz. Türkiye’ye hayırlı bir iş yapacağız. Bunlar eskiden her lafın arkasında derlerdi ki hayırlara vesile olsun. Şimdi söyleyebiliyorlar mı? Korkudan hayır lafını bile ağızlarına alamıyorlar. Demek ki ne kadar güzel bir iş yapıyoruz biz. Onlara hayır lafını bile ağızlarından çıkarttırmıyoruz biz. Bunlar diyorlar ki biz 12 Eylül anayasasını değiştiriyoruz. Değiştirmiyorsunuz. 12 Eylül anayasasının üstüne kaçak kat inşa ediyorsunuz siz. Zaten kaçakçılıktan besleniyorsunuz. Zaten bunu yapıyorsunuz. Neyi yapıyorsun sen 12 Eylül anayasasını? YÖK duruyor mu burada? Duruyor. Dokunulmazlıklar duruyor mu? Duruyor. Niye değiştirmiyorsun? Çünkü korkuyor. Çünkü verilecek hesabı var. Ama güç verin, destek verin o hesabı sizin adınıza soracağım ben.
Bolu’da çok sayıda emeklimizde var. Biliyorum emeklileri. Bütün emekli kardeşlerime sesleniyorum. Sizi ikinci sınıf yurttaş konumuna sokan, size milli gelir artışından pay verilmez diye yasa çıkaran AKP’yi, onun başındaki lideri, yani Recep Tayyip Erdoğan’a güvenmeyin. Güvenmeyin. Çünkü o sizin emekli maaşlarınıza da göz koyacak. Bakın borçlu olanların maaşlarına haciz geliyor. Defalarca dedik emeklinin maaşımı haczedilir ya, yapmayın dedik. Ama Recep beye göre emeklinin durumu çok iyi. Recep beye göre emekli refah içinde yaşıyor. Öylemi? Onun için hayır diyeceğiz. Oyumuz hayırlı olsun diyeceğiz. Gücümüzü göstereceğiz. Halkın iktidarının ayak seslerini Recep beye göstereceğiz.
Öğrencilerde var biliyorum. Öğrencilerin yurt sorunu da var biliyorum. Hiç meraklanmayın. Daha önümüzde seçimler olacak. Öğrenciler içinde güzel şeyler söyleyeceğiz. Gençlik içinde güzel şeyler söyleyeceğiz. Geleceğimiz olan gençlik, geleceğimiz olan öğrenciler okuldan mezun oluyor işsiz. Burada da işsizlik var değil mi? Recep beye göre memlekette işsizlik diye bir sorun yok. Çünkü Recep beyin çocuklarının hepsi çalışıyor nasıl olsa. Onlar çalışıyorsa Recep bey bakıyor demek ki Türkiye’de herkes çalışıyor diyor. İşsizliği ortadan kaldırmak, yoksulluğu bitirmek sizin ellerinizde. Güç verin, yetki verin bunu da bitireceğiz. Yapacağım. Söz veriyorum yapacağım. Söz veriyorum gerçekleştireceğim. Söz veriyorum aydınlık Türkiye’yi beraber kuracağız.
Bizi bekleyen diğer illerde var oraya da gideceğiz. Malum hava sıcak, koşullar çok da iyi değil. Buradakiler hariç, buradakiler gölgedeler çok iyi ama bu mitingde çok sayıda bayanda var, bayan kardeşlerimde var. Recep bey kadın – erkek eşitliğine inanıyor mu? Zaten kendiside söyledi kadın – erkek eşit değildir dedi. O zaman bütün kadın kardeşlerime sesleniyorum. Sandığa gidin kadın – erkek eşitliğine inanmayan Recep beye ders verin.
Biz bir ailede, yoksul ailede dramın en fazla kadınlar tarafından çekildiğini biliyoruz. Akşam tenceresi kaynamayan bir yoksul ailede çocukları aç olan bir annenin dramını kimse bilemez. Onun için söylüyoruz bu iktidar yoksulluğu meşrulaştırdı. Yoksulluğu yaygınlaştırdı. Makarna, bulgur dağıtarak oy toplamaya başladı. Size söz veriyorum halkın iktidarında, yani Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında sağ elin verdiğini sol el görmeyecek, yoksul kadında aile sigortası olacak ve kadın gidip her ay bankadan parasını çekip çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak.
Destek verin, güç verin hesap sormak bizim görevimiz olsun. O bizim boynumuzun borcu olsun.
Size en içten selamlarımı, saygılarımı sunuyorum. Bolu’nun yiğit insanları hep beraber çalışalım, komşumuzu ikna edelim, yakınımızı ikna edelim. Esnaf arkadaşımızı ikna edelim. Simit satan yurttaşı ikna edelim. Tarlada çalışan, alın terinin hakkını alamayan çiftçiyi ikna edelim. Diyelim ki bu güzel coğrafyada gel halkın iktidarına destek ver güzel Türkiye’yi kuralım. Bir tek çocuk bile yatağa aç girmesin. Huzur içinde yaşayalım. Bereketli toprakların bereketinden yararlanalım. Başka yerden tarım ürünü getirmeyelim. Benim çiftçim çalışsın, o üretsin, ona destek verelim, onun için çalışalım, onun alın terine değer verelim, emeğe değer verelim. Gelin hep beraber güzel Türkiye’yi kuralım. Nazım’ın dediği gibi bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe bu ülkede barış içinde yaşayalım.
Oyunuz hayırlı olsun, yüreğiniz insan sevgisiyle dolsun. Sağolun, var olun sevgili Bolulular, hoşçakalın.