Kemal Kılıçdaroğlu'nun 21 Ağustos 2010 tarihli Denizli mitinginde yaptığı konuşma
Merhaba Denizli, merhaba güzel Türkiye. Beraber, özgürce, halkın iradesiyle halkın iktidarını kuracağız. Biliyorum zorluklarımız var. Sizler Başbakan Kemal diye bağırdığınız zaman Ankara’dan Recep bey duyacak adamcağızın ezberi bozulacak. Ama size söz veriyorum Recep bey ezberini bozdum, kimyasını bozdum. Sizin oylarınızla Recep beylerin düzenini de bozacağım.
Bakınız, tarih vereceğim size ve o tarihe baksınlar. 2 Aralık 2002 Recep bey Denizli’ye geliyor ve Denizli’de şu konuşmayı yapıyor. Kuru umutlarla bir yere varılmıyor. Seçim meydanlarında milletten 3 yıl süre istemiştik. Bu dönemde kemerleri sıkıp, işi sıkı tutup vatandaşın kendisine gelmesini sağlayacağız. Vatandaş oh be aradığım hükümeti buldum diyecek. 2002 – 2010 vatandaş oh be huzur içindeyim helal olsun aradığım hükümeti buldum diyor mu? Diyor mu? Diyor mu? İşte Recep beyin duyması gereken hayır buydu. Sen geleceksin Denizli’ye diyeceksin ki 3 yıl bana süre ver. 3 yıl boğazınızı sıkacağım ondan sonra rahatlayacaksınız oh be bir hükümet var sorunlarımı çözdü diyeceksiniz. Oysa şimdi 2010 vatandaşın boğazı biraz daha sıkılmış vaziyette. Nefes alamıyor vatandaş. İşsizlik var, yoksulluk var. Denizli’yi biliyorum. Denizli Türkiye’nin gözbebeği, yabancı sermaye girmeden ayakta duran, istihdam yaratan bir kent Denizli. Ama Denizli AKP hükümetiyle beraber bir sanayicinin borç yüzünden intihar ettiği bir kent aynı zamanda. Bu ayıp AKP’ye yeter. AKP’nin 2002’de bir de seçim afişinde bir laf var, onu okuyorum size. Denizli hak ettiğini alacak. 2002’de Adalet ve Kalkın Partisi, affedersiniz Adaletten Kaçanlar Partisi Denizli hak ettiğini bulacak diyor. Denizli hak ettiğini buldu mu? Hak ettiğini buldu mu? Demek ki Aldatanlar ve Kaçıranlar Partisi diyeceğiz ve Kandıranlar Partisi diyeceğiz. Demek ki Denizli’ye ne vaat ettilerse hiçbirisi olmadı. Daha geçen gün Sayın Başbakan buraya geldi ve Sayın Başbakanın konuşma metnini çıkardım olur ya bizim bilmediğimiz güzel laflar etmiştir diye. Baktım mitingde diyor ki, biz Denizli’ye çok şey verdik diyor. 7,5 yılda 1470 derslik kazandırdık diyor. Araştırdım, bu kardeşiniz araştırmadan konuşmaz biliyorsunuz. Araştırdım. 1470 dersliğin birisini bile Recep bey yapmamıştır. Tamamını Denizlili hayır sever işadamları yapmıştır. Onların ellerinden öpüyoruz ama onların haklarını AKP istismar edemez diyoruz. Vatandaşın yaptığını ben yaptım diyor. İnsanda biraz ahlak olur, biraz utanma olur. Vatandaşın yaptığını ben yaptım diye ortaya nasıl çıkıyorsun? Üstelik bunu Denizli’de yapıyorsun. Üstelik Denizli’nin yaptığı yerde yapıyorsun. Ve bunlar diyorlar ki biz millete doğruları söylüyoruz. İşte bunların doğruları bu kadar. Bunlar milleti aldatıyorlar. Sabah aldatıyorlar, akşam aldatıyorlar, öğleden sonra aldatıyorlar, ertesi gün aldatıyorlar. Artık inanmayacağız. Güç olacağız, birlik olacağız bize yalan söyleyenlerden hesap soracağız.
Sayın Başbakan konuşurken arada bir derki ya bir şey söyleyeceğim ama benim terbiyem müsaade etmiyor. Sevsinler senin terbiyeni. Allah aşkına sen çiftçiye demedin mi ananı da al git. Almanya’da bir adam şikayet ediyor Sayın Ali Babacan’a söylüyor çağır şu sahtekarı bakalım ne diyor diye. Sahtekar dersin, şerefsiz dersin, ananı al git dersin. Sonra dersinki benim terbiyem müsait değil. Demek ki başka bir şey olsaydı kim bilir sen daha neler söyleyecektin?
Evet güzel bir pankartımız var. Recep bey anamızı da aldık geldik. Bütün Denizlili kardeşlerime söylüyorum. 12 Eylül’de anamızı alacağız, babamızı alacağız, bacımızı alacağız, komşumuzu alacağız, akrabamızı alacağız ve sandığa gideceğiz. Ve hep beraber hayır diyeceğiz. Şimdi gelelim niye hayır diyeceğiz. Öyle ya niye hayır diyeceğiz?
Şimdi bunlar diyorlar ki memurlara efendim diyorlar biz memurlar için toplu sözleşme hakkı getirdik. Güzel. Grev hakkı var mı? Grev hakkının olmadığı yerde toplu sözleşme ne yazar? Diyor ki, uzlaşamazsak hakem kuruluna gideceğiz. Hakem kurulunda kim olacak? Recep beyler olacak hep beraber. Ondan sonra diyecekler ki valla bir şey söyledik ama tutmuyor. Ve anayasayla kamu hakları, devlet memurlarının hakları güvence altına alınmışken bu anayasayla devlet memurlarının hakları anayasayla güvence altına alınıyor. Memur kardeşlerime söylüyorum bu gerçeği unutmasınlar.
İkinci nokta; diyelim ki bir memuru beğenmediniz sürdünüz. Gözünün üstünde kaşın var dediniz sürdünüz. Memur üye olduğu sendikada avukata gider, avukat davayı açar kazanırsa geriye gelir. Şimdi diyor ki anayasa davayı sendika açmayacak. Davayı memur açacak. Niye memur açacak? Memurun avukata verecek parası yok, dolayısıyla dava açamayacak. Bumu hak ve özgürlük? Bu hak ve özgürlüğü kabul edecek miyiz? Bunu hak ve özgürlük olarak sayacak mıyız? O zaman bütün memur kardeşlerimin bu gerçeği de bilmesi lazım.
Bakın bir şey daha var bu anayasada. Anayasa Mahkemesi eğer kabul ettiği şekliyle, halkın oyuyla kabul edilirse bundan sonra özelleştirmelerde kamu menfaati var mı yok mu mahkeme buna bakamayacak. Yani örnek vereyim size. Tüpraş’ı 1 milyon dolara özelleştirdiler. Kamu yararı yoktur diye dava açıldı ve mahkeme iptal etti. Arkasından bir süre sonra aynı Tüpraş bir daha ihaleye çıktı tam iki misli fiyata satıldı. Eğer kamu yararı olmasaydı o Tüpraş 1 milyon dolara gitmiş olacaktı. Şimdi bana söyler misiniz anayasa değişikliğiyle sendikaların bu özelleştirmede kamu yararı yoktur diye dava açma hakları ellerinden alınıyor. Böylece Recep beylerin özelleştirmeyle birilerine kamu mallarını peşkeş çekmenin yolu açılıyor. Bunu da bilmenizi isterim.
Ve bir şey daha. Ne diyor Recep? Biz diyor anayasayı değiştirdik 12 Eylül darbesini yapanlardan hesap soracağız. İnanıyor musunuz? İnanıyor musunuz? Bende inanmıyorum. Zaten bırakın bizi zaten Adalet Bakanı da inanmıyor. Diyor ki, o 1980’deydi aradan geçti 30 yıl hesap mı sorulur. Ama bir şey söyleyeyim. Bunlar darbe mağduru olarak kendilerini gösteriyorlar. Hep mağdur edebiyatına yatıyorlar. Söylüyorum 27 Nisan’da hükümete muhtıra verildi. Diyorum ki Recep beye sen darbecimi arıyorsun, hesap mı soracaksın? Bak sana muhtıra verdiler. Niye hesap sormuyorsun? Hesap soruyorlar mı? Hesap soramazlar. Çünkü çıkar işbirliği var orada. Sen bana muhtıra ver ben sana zırhlı araba alacağım. O yetmez sana üstün hizmet madalyası vereceğim. Soruyorum Recep beye her gittiğim yerde soruyorum burada bir kez daha soruyorum. Dünyanın hangi ülkesinde bir paşa hükümete muhtıra verir ve o hükümet kalkar kendisine muhtıra veren paşaya üstün hizmet madalyası verir. Bu akıl mantık nerede vardır diyorum.
Biliyorsunuz Recep bey kızdıklarını hor görmek ister. Bana da memur Kemal efendi demişti. Hiç alınmadım. 27,5 yıl bu ülkeye onurla hizmet ettim. Hizmet ettiğim her alanın, her noktanın hesabını veririm. Bir de Recep Beyefendi demiş. Haklı demiş ben efendi adamım. Ben üçkağıtçı değilim. Kimse bana kalpazan demiyor. Kimse bana hayali ihracatçı demiyor. Kimse bana ihaleye fesat karıştırdın demiyor. Efendi adamız. Büyüğün yanında konuşurken dikkatli oluruz. Bize dediler ki büyük içeri girerken ayağa kalkacaksın. Büyüğün yanında ayak ayak üstüne atmayacaksın. Büyükler izin vermeden sofraya oturmayacaksın. Şimdi efendilik bile Recep beyin gözünde suç oldu. Senin efendiliğin ne ben merak ediyorum Recep bey. Ve Denizli’den bir rakam daha vereceğim size. Denizli’deki icra dosyası sayısı diyor ya Denizli hak ettiğini bulacak diyordu değil mi 2002’de. Şimdi Denizli neyi hak etti onu anlatıyorum size. 2007’de icra dosyası sayısı 59 bin 688. 2009’da 100 bin 402’ye çıkmış ve Recep bey Denizli’ye bir hizmet daha yapıyor. İcra dairesi sayısı 4’ken 7’ye çıkarıyor. Böylece bir hizmeti daha yapmış oluyor. Ve Denizli hak ettiğini bulmuş oluyor AKP’nin gözünde.
Şimdi özetle şunu söylememiz gerekiyor. Ülkemizi seviyorsak, geleceğimizi düşünüyorsak, çocuklarımızı düşünüyorsak, bize dayatılan anayasaya hep beraber hayır diyeceğiz. Hayır diyeceğiz ki hayırsızlardan bu ülke kurtulmuş olsun. Hayır diyeceğiz ki değişimin önü açılsın. Hayır diyeceğiz ki alın teri değerinde yerini bulmuş olsun. Hayır diyeceğiz ki gelecek güzel Türkiye’yi ellerimizle inşa edelim. Hayır diyeceğiz ki yeni bir anayasanın, demokratik bir anayasanın, özgür bir anayasanın yolu açılmış olsun. Hayır diyeceğiz ki Recep beyin korktuğu dokunulmazları halkın iktidarında kaldıralım. Hayır diyeceğiz ki ele geçirilen suskun kalan üniversiteleri özgür yapıp YÖK’ü kaldıracağız. Hayır demek Türkiye’nin önünü açmak demektir.
Güzel pankartlarınız var. Allahtan korkarım haram yiyemem. Vatanımı severim evet diyemem diyor. Oyum hayırdır diyor. Oyum kahverengi, oyum hayır. En güzel yerin kahverengi gözlerin demiş. Ve bir şeyi unutmayın. Bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır. Kahvenin rengi kahverengidir. Biliyorsunuz bunlara 12 Eylül’de öyle güzel bir kahve yapın ki 40 yıl hatırınızı unutmasınlar. Ve size bir amacım olduğunu söylüyorum. Bir hedefim olduğunu söylüyorum. En büyük gücüm, en büyük umudum sizlersiniz. Bana güç verin Türkiye’yi değiştirelim. Güç ve yetki verin yolsuzlukları Türkiye’nin tarihinden silelim. Artık bundan sonra yolsuzluklar olmasın. Güç verin, yetki verin kul hakkı yiyenlerden hesap soralım. Öyle bir düzende yaşıyoruz ki Recep bey ezberi bozuldukça ne söylediğini bilmiyor. Biliyorsunuz Recep bey camdan konuşur. Bir tarafında bir cam vardır, öbür tarafında bir başka cam. İki camdan metin geçer. Recep bey camlara bakar ve okur. Eğer camın dışına çıktıysa Recep beyin ne söylediğini kimse bilmez. Onun için dedim Recep bey sen camdan okuyorsun, biz candan söylüyoruz. İçimizden geleni söylüyoruz. Senin gibi konuşmuyoruz biz. Ve Recep bey camdan konuşmadığı bir zaman başladı soy sop tartışmasına. Allah aşkına milletin soyu sopu mu sorulur? Vatandaşın soyu sopu mu sorulur? Sen Başbakansın, yaptığın ayıp, insan biraz utanır. Yarın AB’ye gideceksin oradaki yetkililere bakacaksın. Birisi çıkıp sana dese ki Recep bey sen kendi milletinin, yani kendi halkının soyunu sopunu mu sorguluyorsun. Sana bu yetkiyi kim verdi diye sorsa yüzü kızarmayacak mı Recep beyin? Kızarır mı? Recep beye bir tavsiyemiz var. Recep bey bundan sonra miting meydanlarına çıkarken bir tarafına bir pergel koysun, bir tarafına cetvel koysun katılanların kafatasını ölçsün bakalım soyu sopu nedir oradan öğrenmiş olsun. Eğer istiyorsa HİT’lere başvursun bakalım.
Evet güzel bir pankartımız daha var. Kasımpaşalı, eli maşalı, milleti soydular ceplerine koydular. Ama bir şey söyleyeyim Kasımpaşalılara haksızlık etmeyelim. Kasımpaşalılar yiğit adamlardır, tuttuklarını koparırlar ve Kasımpaşalılar halkına doğru söylerler. Recep bey Kasımpaşalı değildir. Kasımpaşalıda olamaz zaten. Yiğit adam verdiği sözün arkasında durur. Yiğit adam ben milletime söz verdim sözümü yerine getiririm der. Dokunulmazlıkları kaldıracağını defalarca söyledi, defalarca dile getirdi. Anayasa değişikliği geldi dokunulmazlıkları kaldırıyor mu? Recep bey dokunulmazlıkları niye kaldırmaz? Korkuyor değil mi? Korkunun ecele faydası yok Recep bey. Halkın ayak sesleri geliyor, halkın iktidarı kurulacak. Dokunulmazlıkları kaldıracağız sende hesap vereceksin. İnsanımı seviyorum soyu sopu ne olursa olsun. İnsanımı seviyorum rengi ne olursa olsun. İnsanımı seviyorum nereli olursa olsun. İnsanımı seviyorum ister işsiz, ister esnaf, ister çiftçi kim olursa olsun. Ayrılık gayrılık yok beraber olacağız. Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe olacağız.
Ve biz güzel Türkiye’yi beraber kuracağız. Biz sosyal devleti yeniden ayağa kaldıracağız. Refahı tabana indireceğiz. Biz efsane liderimiz Ecevit’in dediği gibi ne ezen, ne ezilen insanca, hakça bir düzen için mücadele edeceğiz.
Ve bir şey söyleyeyim. İktidar partisi yani Adaletten Kaçanlar Partisi sandıklara musallat olabilir. Sandıklara sahip çıkacağız. Hep beraber sahip çıkacağız söz mü? Söz mü, söz mü? Sandıklara sahip çıkalım ki bizim oylarımız çalınmasın. Hep beraber yapacağız. Mücadeleyi beraber yapacağız. Eğer mücadelemizi beraber yaparsak, bir olursak, birlik olursak bizi kimse yıkamaz. Ayrışmayacağız, bölünmeyeceğiz. Geçmişte belki CHP’ye oy vermemiş olanlar olabilir. Şu veya bu nedenle kızmış olabilir. Ama artık kızgınlığa yer yok. Artık beraberiz. Bir yüreğiz, Türkiye’nin geleceği için mücadele ediyoruz. Anayasaya evet denirse Recep bey kurtulacak, hayır denirse memleket kurtulacak. Sözkonusu vatansa gerisi teferruattır diyoruz. Vatanımızı seviyoruz, ülkemizi seviyoruz, geleceği beraber inşa edeceğiz. Sağolun, var olun diyorum. Yüreğiniz insan sevgisiyle dolu olsun. Teşekkür ederim.