Kemal Kılıçdaroğlu'nun 10 Mayıs 2011 tarihli Burdur mitinginde yaptığı konuşma
Nasılsınız, iyi misiniz, keyfiniz yerinde mi? İnşallah 12 Haziran’dan sonra yeni bir tarih başlayacak. Halktan yana bir tarih başlayacak, emekten yana bir tarih başlayacak. Çiftçiden, süt üreticisinden yana bir tarih başlayacak. İnşallah sanayiciden, esnaftan yana bir tarih başlayacak. Yani haramilerin iktidarı bitecek halkın iktidarı kurulacak.
Böyle cumhuriyetin bütün birikimleri evinin eşyası gibi satan bir düzeni bitireceğiz. Şeker fabrikanız var üretiyor, çiftçi pancarını ekiyor. Allah aşkına zarar mı ediyor? Hayır. İşçimi çalışmıyor? Çalışıyor. Niye özelleştiririz? Niye yok ederiz? Eskiden burada et balık kurumu vardı. Besici götürürdü, et balık kurumundan yararlanırdı. Ben söylemiyorum, vatandaş pancar üreticisi o isyan ediyor, onun isyanına katılacağız.
Hemen söyleyeyim 2007’de sütün litresi 65 kuruş. 2011’de 65 kuruş. Değişen bir şey yok. Yem fiyatı 22 liradan 38 liraya çıkmış. Nasıl olacak bu iş? Ne diyorlardı? Sloganları var unutmayın. Türkiye büyüsün, statüko sürsün diyorlar. Türkiye büyüyor mu, vatandaş büyüyor mu, vatandaş zenginleşiyor mu, işçi zenginleşti mi, esnaf zenginleşti mi, emekli zenginleşti mi, engelli zenginleşti mi? Kim zenginleşti? Recep Tayyip Erdoğan ve yandaşları zenginleşti, köşeyi döndü. Vatandaş perişan oldu, onlar köşeyi döndü. Ne diyorlar? İstikrar devam etsin. Ne istikrarı? Bu fiyatlar devam etsin diyor. Bu fiyatların devam etmesini istiyor musunuz? İstiyor musunuz? O zaman bunun adı istikrar değil. İstikrar şu demektir. Yaratırız, çalışırız, yarattığımız katma değeri hakça bölüşürüz. İşçisi de kazanır, memuru da kazanır, köylüsü de kazanır, çiftçisi de kazanır. Besicisi de kazanır esnafı da kazanır. Herkes kazanır. Herkesin kazandığı bir ülkede siz istikrardan söz edersiniz. Birilerinin kazanıp, bir avuç adamın kazanıp milyonların kaybettiği bir yerde siz istikrardan söz eder misiniz? Ne demek istikrar? Recep’in istikrarıdır o halkın istikrarı değil.
Burdur’un meşhur bir mecburiyet caddesi vardı. Hala var cadde. Şimdi yeni adı ne caddenin? Esnaf batıran cadde. Eskiden o caddeye esnaf dükkan açmak için mücadele ederdi, hava parası öderdi. Şimdi o caddede dükkan açanlar perişan oldular. O zaman diyeceğiz ki bu hükümet ekonomiyi iyi yönetemiyor. Bu hükümet istikrarı sağlayamadı. Bu hükümet yoksulun sırtına bindi. Bu hükümet esnafı, işçiyi, çiftçiyi perişan etti. O zaman yapacağımız bir şey var. Ülkeyi daha iyi yönetecek, geliri daha iyi bölüştürecek, esnaf dostu, çiftçi dostu, emekli dostu, üretici dostu, kobi dostu, sanayici dostu, yani halkın dostu bir iktidar lazım bu ülkeye o iktidarı siz sağlayacaksınız biz üreteceğiz.
Her zaman, her yerde şunu söylerlerdi. Efendim Cumhuriyet Halk Partisi sadece eleştirir, hiç proje üretmez. Şimdi projeden boğuldular sesleri çıkmıyor. Fikir yok adamlarda, düşünce yok adamlarda. Şimdi onlar sabah akşam bizi kötülüyorlar. Sabah akşam bizi eleştiriyorlar. Çünkü yapacakları bir şey yok. Ama ben buradan, diğer yerlerden çağrı yaptım Sayın Başbakan, Recep Tayyip Erdoğan kendine güveniyorsan benim karşıma çık, istediğin televizyon kanalında karşıma çık. Senin televizyon kanallarında, senin yandaşların kanalında, senin yandaşlarınla beraber gel karşıma. Efendim neymiş ben onun karşısına çıkmam. Ben bilirim niye çıkmayacağını. Korkuyorsun, korkma yürekli ol. Adam gibi adam ol. Madem eleştiriyorsun gel karşıma.
Bakın, Obama Amerika’da başkan, seçimlere gidecekler diğer parti liderleriyle televizyonlarda bir araya çıkacaklar. Niye korkmuyorlar onlar? Almanya’da oluyor, Fransa’da oluyor, İngiltere’de oluyor. İki lider karşı karşıya geliyor, millette seyrediyor. Kim doğruyu söylüyor, kim doğruyu söylemiyor bir bakalım diyorlar. Şimdi kalkmış diyor ki, efendim ben senin karşına çıkmam. Çıkmam deme, çıkamam de. Adam gibi doğruyu söyle, çıkamam de.
Türkiye’yi yeniden ayağa kaldırmaya kararlıyız. Her konuda projemiz var, her konuda çözümümüz var. Çiftçi için çözümümüz var. Çiftçinin traktörde kullandığı mazotun litresini 1,5 liraya yapacağız. Bu çiftçiye sözümüzdür. Çiftçi bunu yazsın. Kapısının bir kenarına yazsın. Çiftçinin alın terini değerlendireceğiz. Çünkü çiftçi sabahın köründe kalkıyor çalışıyor, emek harcıyor. Emek bizim için en yüce değerdir. Kim emek harcıyorsa başımızın üstünde yeri var. Şimdi diyorlar ki, efendim çiftçi borçlandı. Evet. Bu kadar borcunuz var. CHP iktidar olursa faizler artar, siz borcunuzu hiç ödeyemezsiniz. Buradan söylüyorum çiftçinin borcu CHP iktidarında düşer, alın terinin karşılığını alır, ürettiği değerin karşılığını alır. Yine buradan söylüyorum çiftçinin elektrik borcunu sıfırlayacağız. Hiç elektrik borcu olmayacak. Hem ana parasını, hem faizini sıfırlayacağız. Öyle yalana, dolana ihtiyaç yok. Biz ne dersek söylediğimiz sözün arkasında duracağız. Esnaf; esnaf perişan vaziyette. Esnafta çalışır, esnafta üretir, esnafta sabahın köründe dükkanını açar, esnafta imkan olduğu zaman yanında bir çırak yetiştirir. Esnaf hayatından memnun mu? Hiç düşündünüz mü esnaf niye siftah yapmaz, esnaf niye hayatından memnun değil? Çiftçiye vermezseniz, emekliye vermezseniz, işçiye vermezseniz kim gidip alışveriş yapacak esnaftan? Zincire bakın, zincir o. Esnafa yok, çiftçiye yok, emekliye yok, işçiye yok, memura yok. Diyoruz ki esnaf çalışamıyor. Esnafın derdini çözecek olan hakça bölüşmedir. Esnafın derdini çözecek olan ikinci bir projemiz daha var. Aile sigortasıdır. Her yoksul hanede kadının banka hesabına her ay düzenli olarak 600 lira para, en az 600 lira parayı yatıracağız. O 600 lirayı o kadıncağız alacak bankadan çekecek, çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Nereden alışverişini yapacak? Esnaftan. Esnafın veresiye defterini kapatacağız. Görüyorsunuz bizim projelerimizde hepsinde insan var. Hepsinde hakça bölüşme var. Hepsinde kardeşlik var. Hepsinin temelinde de ailede mutluluk var. Aileyi mutlu kılacağız. Evi mutlu kılacağız, evde huzur olacak, evde paramız yok denmeyecek. Her hanede en az asgari 600 lira gelir güvencesi sağlayacağız.
Buradan bacılarımıza seslenmek istiyorum. Bizim amacımız ve hedeflerimiz aşama aşama gerçekleşiyor. Sizin seçme, seçilme hakkınızı getiren parti, size seçme seçilme hakkı getiren parti Cumhuriyet Halk Partisidir bunu unutmayın. İki; şimdi size ekonomik güvence getiren partide Cumhuriyet Halk Partisi olacaktır. Hem siyasi güvenceniz, hem ekonomik güvenceniz olacaktır.
Kısaca şunu da söyleyeyim. Aramızda çok sayıda genç var. O gençler bizim umudumuzdur. O gençler bizim geleceğimizdir. 1 milyon 700 bin gencin umuduyla oynadılar. 1 milyon 700 bin gencin umuduyla oynamak anne ve babanın yemeyip yedirdiği, içmeyip içirdiği, giymeyip giydirdiği çocuklarımızın geleceğiyle oynamak demektir.
Şimdi az önce haber geldi önce demişlerdi ki şifre yok, sonra demişlerdi ki sehven oldu, sonra dediler ki evet şifre var. Sonra dediler ki şifre var ama kopya yok. E kopya yoksa şifre niye var? Daha bunun cevabı yok. Şimdi savcıya dilekçe vermişler kendilerini savunuyorlar. Efendim şifrede yok diyorlar. Yalana bakın. Hem diyorsun var, resmi diyorsun yok. 1 milyon 700 bin çocuğun ahı, günahı onların boynuna. Onlardan hesap sormakta benim boynumun borcu bunu unutmayın.
Gençlere sözüm sadece bununla bitmiyor. Gençlerin yurt sorununu çözeceğiz. Burası bir üniversite kenti olmak durumunda. Üniversitesi büyümek durumunda. Gençler üniversite sınavını kazandığı zaman anne ve babalarının gözü arkada kalmamalı. Çocuğum nerede kalacak dememeli. Onlara sözüm var en geç iki yıl içinde bütün üniversite öğrencileri sıcak – soğuk suyu olan, birer – ikişer kişilik odalarda, geniş bant internet erişimi olan yerlerde kalacaklar. Huzur içinde kalacaklar, derslerini çalışacaklar, üniversitelerine sahip çıkacaklar. Ve gençlere bir sözüm daha var. Onlar üniversite yönetiminde de söz ve karar sahibi olacaklar.
Üniversite gençlerine bir sözüm daha var. Üniversite gençleri arzu ederlerse yaz tatillerinde askerlik yapabilecekler. Üniversiteyi bitirdikleri zamanda askerlikleri bitmiş olacak. Gençlere bir sözüm daha var. 15 aylık askerlik süresini önce 9 aya, sonra aşamalı olarak 6 aya indireceğiz. Böylece üniversiteli gençler askerliklerini daha kısa sürede tamamlamış olacaklar. Ben bunu söyledim, Recep bey dedi ki, efendim memleketi kim savunacak o zaman? Siz biliyorsunuz değil mi? Burdur’u biliyorsunuz. Burada askerlik yapanları da biliyorsunuz bedelli. 21 gün olduğunu da biliyorsunuz. Orada 21 gün askerlik yapan çocuğu da biliyorsunuz. Peki kendi çocuğunu 21 gün askere gönderirken bu memleketi kim savunacak diye kimsenin aklına gelmiyor da, bu memleketin vatandaşı, vatandaşın oğlu askere giderken mi memleket savunması senin aklına geliyor? Ama siz unutmayın bu memleketi savunmak Recep beye düşmeyecek. Bu memleketi biz ulusal bağımsızlık savaşını nasıl verdiysek, kuvvai milliye ruhuna nasıl sahipsek bu memleketi yeri geldiğinde dişimizle, tırnağımızla savunuruz o hiç merak etmesin.
Tekel işçileri, şeker işçileri, hem tekel işçilerinin haklarını savunacağız, hem şeker işçilerinin haklarını savunacağız. Özelleştirme kapsamına aldılar Danıştay iptal etti. Seçimden sonra satacaklar. AKP’ye oy verirseniz bir fabrika değil, yarın pek çok şeyi satacaklar. Bedava yandaşlara satacaklar. CHP’ye oy verirseniz o fabrika orada Burdurlulara hizmet edecek, işçilerinde hakkı olacak, hepsini kadrolu, toplu sözleşmeli, sendikalı hakları olacak. Karar Burdurluların. Sadece karar Burdurluların mı? Belli konularda karar aynı zamanda emeklilerin. Burdur’da çok sayıda emekli var. İngilizce, Rusça, Almanca diyor biliyorum iş bulamıyorum diyor. Recep duymaz bunları. Recep’in duyması için bir istirhamım var. Telefonla konuş Recep bey duyar.
Sizden istirhamım var emeklilerden. 9 milyon emekliden isteğim var. İster bağ-kur, ister emekli sandığı, ister sosyal sigortalar bütün emeklilerin oylarını istiyorum. Sizin derdinizi ben dile getiriyorum. Sizi ben savunuyorum. Milli gelir artışından emekliye pay verilmelidir diye ben söylüyorum. Beklediğiniz, yıllardır çıkmayan intibak yasasını ben çıkaracağımı söylüyorum. 9 milyon emekliden bir fire beklemiyorum. Herkesin oyunu istiyorum. Herkesin oyunu istiyorum ki herkesin hakkını teslim edeceğim.
Bir şey daha söyleyeyim. Esnaflarında oyunu istiyorum. Bütün esnafların oyunu istiyorum. Bağkur emeklisinin aylığından %15 kesiliyor. Niye kesiliyor? Çalışıyor diye. Çalışıyor diye adam cezalandırılır mı? Çalışıyor diye aylığı kesilir mi? Önce bir sor bakayım bu emekli niye çalışıyor? Senin verdiğin aylıkla geçinemiyor. Geçinemediği için çalışıyor. Şimdi sen onu cezalandırıyorsun. Esnaf kardeşlerime söylüyorum %15 emekli aylığınızdan kesintiyi kaldıracağım. Arzu ederseniz çalışırsınız, emekli aylığınızı da tam alırsınız.
Ve bir ayıp daha var. Eğer esnaf diyelim ki primini ödeyemedi. Sen misin primini ödeyemeyen? Bir ay geçti hastalandı, hastaneye gittiğinde kusura bakma sen primini ödemedin ben seni tedavi edemeyeceğim diyorlar. Peki o primini ödemedi diye onu cezalandırıyorsun, Allah aşkına eşinin günahı ne? Onu niye tedavi etmiyorsun? Onun içinde kanun çıkardılar. Birisinin borcu varsa bütün aileyi sosyal sigortanın dışına çıkarıyorlar. Bütün aileyi sağlık sigortasının dışına çıkarıyorlar. Bunlarda vicdan var mı? Gerçekten bunu yapan insanlarda vicdan var mı? Onun için söylüyorum, esnaf kardeşime söylüyorum, bağkurlu kardeşime söylüyorum. Bu garabetten kurtulmak istiyorsan halkın iktidarına geleceksin. Sırtını AKP’ye dön. O sana yüz vermedi, hakkını vermedi, alın terini vermedi, senin değerini bilmedi. Sen oy verdin o seni süründürdü. Şimdi sırtını dön karşında CHP var, 6 ok var, istikrar var, güvence var, halk için çalışan var, senin için çalışan var.
Burdur’un meşhur bir markası var. Burdur beji yani mermeri var. Yolda gelirken mermerci arkadaşlarla da konuştuk. Yeteri kadar teşvik verilemiyor. Mademki bir dünya markası yarattık, mademki Burdur beji diye dünyanın 350 – 400 ülkesine ihracat yapıyorsunuz, mademki bu ülkeye döviz gelecek niye teşvik etmiyorsunuz? Ne günahı var o insanların? Burdur kan kaybediyor, sürekli göç veriyor. Burdur niye göç verir, neden göç verir? İş yok. Recep beye sorarsanız memlekette işsizlik diye bir dert yok. Bakanları söylüyor, işsizlik diye bir sorun yoktur Türkiye’de diyor. İşsizlik var mı, yok mu? Gençler iş buluyor mu, bulmuyor mu? İşsizliğin olduğu yerde ailede dram var. İşsizliğin olduğu yerde huzur yoktur. İşsizliğin olduğu yerde tabloyu düzeltemezsiniz. İstikrar sürsün diyorlardı ben size istikrar sürsünden bir örnek vereceğim. 2002’de Türkiye Cumhuriyetinin hapishanelerinde hükümlü ve tutuklu sayısı 59 bin. 2002’de 59 bin yurttaşımız tutuklu ve hükümlü. 2011 Nisan ayı itibariyle söylüyorum. Türkiye Cumhuriyetinin hapishanelerinde tutuklu ve hükümlü sayısı 120 bini aştı. %100’ün üstünde. İnsanlar niye hapse girerler? Çoğu elektrik borcu, icradan kaçmak için, icradan dolayı hapse giriyor. Bu insan niye hapse girer? Bu sürede yapılan hapishane sayısı 49. Hapishaneler yetmiyor, yeni hapishaneler yaptılar. Eğer 49 hapishane yerine 49 tane fabrika kursaydınız, bu milletin insanı gidip orada çalışsaydı, alın teri dökseydi, emek harcasaydı daha iyi olmaz mıydı? Çıksın söylesin 49 hapishane yapmadım. Çıksın söylesin 2002’de 60 bin hapis vardı şimdi 120 bine çıkmadı desin. Bir de diyorlar ki istikrar sürsün. O istikrarı al başına çal. İstikrar bizimle olur. İstikrarı biz sağlayacağız. Faizleri biz düşüreceğiz. İhracatı biz artıracağız, alın terini biz değerlendireceğiz. Kobilere, yani o Burdur’un markasını yaratan, Burdur bejini ihraç eden o kobilerin tamamına sıfır faizli kredi vereceğiz. Üretecekler, çalışacaklar. Diyeceksiniz ki, sıfır faizli krediyi nasıl vereceksiniz. Onu da açıklayım. Bir kobi, bir esnaf ne kadar vergi ve sigorta primi ödediyse onun kadar sıfır faizli kredi alacak. Bakın bunun sonucu nedir? Bir; herkes vergisini ödeyecek. 1 yıl sonra sıfır faizli kredi alacak. Herkes primini ödeyecek. 1 yıl sonra o kadar sıfır faizli kredi alacak. Kayıt dışı çalışma varsa onu da sigortalı yapacak. Çünkü karşılığında sıfır faizli kredi alacak. Üç; primini ödediği için maliyede sorun olmayacak. Primini ödediği için sigortayla sorunu olmayacak. Primini ödediği için devlet vatandaşı icraya vermeyecek. Kardeşlik projesidir bu, dostluk projesidir bu, üretim projesidir bu.
Bakın, biz her şeyi düşünüyoruz. Son 6 ayda Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi bir üniversite gibi çalıştırdık. Onlarca hoca çağırdık, onlarca akademisyen geldi, onlarca bürokrat çalıştı, üretti, alın teri döktü ve biz hayatın her kesimiyle ilgili proje ürettik. Hayatın her kesimine dokunuyoruz. Yeni kadrolarımız var. Göreceksiniz 13 Haziran’da halkın iktidarı kurulduğunda bir bakanlar kurulu değil, en az 3 bakanlar kurulu çıkaracak yeni, dinamik, genç kadrolarla yola çıkıyoruz biz.
Ne dedik? Yeni Cumhuriyet Halk Partisi, halkıyla kucaklaşan Cumhuriyet Halk Partisi, halka güven veren Cumhuriyet Halk Partisi, halkın sorunlarına kilitlenen Cumhuriyet Halk Partisi. Sadece eleştiren değil, üreten, sorunlara kilitlenen, halkın derdini dinleyen, halka beraber yürüyen, onun derdine derman olan Cumhuriyet Halk Partisi. Amacımız bu. Bende size güveniyorum, halkıma güveniyorum. Umudum sizsiniz diyorum. Yetki sizde, güç sizde, gücümüzü birleştirirsek hiç kimsenin önünde diz çökmeyen, çiftçisini koruyan, esnafını koruyan, üreten, ürettiğiyle dünyaya nam salan, marka yaratan bir Türkiye’yi yaratacağız biz.
Bakın, ben size bir örnek vereyim. Güney Kore’yle aşağı yukarı bir dönem aynı sıralardaydık ekonomide. Güney Kore’nin otomobilde dünya markası var. Bizimde Anadolumuz vardı değil mi? Yarattık mı bir marka? Bir marka yaratamadık. Ne yüzünden? Hortumcu siyaset yüzünden, cebini düşünen siyaset yüzünden. Size sözüm var, size ahdim var. Siyasette zenginleşmek bize haram olsun. Halk zenginleşecek, halk için çalışacağız, halk için üreteceğiz biz.
Ve biz bu ülkede sadece üreten değil, sadece ihraç eden değil, sadece çalışan değil, sadece alın terine değer veren değil, aynı zamanda özgür bir ülke kuracağız, özgür bir insan olacak. Hem ekonomik açıdan, hem siyasal açıdan. Telefonlarınızı dinlemeyeceğiz. Telefonları dinleyenlere de ders vereceğiz. Kasetçi iktidara da hesap soracağız. Artık onlar kasetle besleniyorlar. Allah aşkına bir siyasi iktidar niye kaset seyreder? Ne umar bunlardan? Bunların derdi ne Allah aşkına? Vatandaşın bu kadar derdi varken niye bu işlerle uğraşırlar? Ayıp değil mi? Koca koca adamsınız. Çıktınız ortaya ben bu memleketi yöneteceğim diyorsunuz. Ya o memleketi yönetmek için yasa dışı bulgulardan yola çıkmak ayıp değil mi Allah aşkına?
İzmir Büyükşehir Belediyesine 13 ay bakın kamera koymuşlar. 1 ay yetmemiş, 2 ay yetmemiş, 3 ay yetmemiş, 1 yıl yetmemiş 13 ay. 13 ay değil, 13 yıl kurmazsan namertsin. Toplumu özgür kılacağız, üniversitelerimiz özgür olacak, gençlerimiz özgür olacak. Bakın Allah aşkına bugün bir gazetemizin manşetinde var. YGS sınavını protesto etti diye okuldan atıyorlar. O şifreli sınavı yapan adam, ar damarı çatlamış adam koltuğunda oturuyor. İnsanda biraz utanma olur, utanma. 1 milyon 700 bin çocuğun hakkını yedin. Yine gazetelerde var görmüşsünüzdür. Bütün sorulara hiç yanıt vermemiş, puan almış nasıl oluyorsa bu. 120 puan alanda itiraz etmiş. Arkadaş ben 120 puan olmaz ben soruları yaptım. Demişler ki pardon, senin puanın 420, 120 değil.
Şimdi bu sınava iktidar niye ses çıkarmıyor? Niye bunun arkasına demiyor ki ya arkadaş sen bunu yaptın. Bir CHP’li yapsaydı bunu şimdi yer gök inlemişti, kıyamet kopmuştu. Bakın yandaş medyaya, yandaş medyada haber var mı? Haber yok değil mi? Bir de ahlaktan söz ederler. Ahlaklıysan 1 milyon 700 bin çocuğun hakkını yiyenlerden hep beraber hesap sormalıyız. Gel bakalım.
Orada arkadaşım gazeteyi kaldırmış manşetinde diyor ki, atma Recep din kardeşiyiz. Niye biliyor musunuz? Bilmiyorum tabi haberin içeriğini. Geçen gün, dün daha doğrusu miting yapmış, beyefendi demiş ki kişi başına gelir 20 bin doları buldu demiş. 20 bin doları kişi başına geliri olan var mı? Var mı sizde? Burada olmayabilir, belki burada vardır. Var mı sizde? Yandaşlarda var. Efendim yandaşlarda 20 bin dolar ne demek. Aradık hep ceplerini her taraftan para çıktı diyor bizim türkümüz.
Bütün Burdurlu kardeşlerime söylüyorum. Size milletvekili adaylarımı emanet ediyorum. Onları parlamentoya taşıyın. Onlar sizin için çalışacaklar, sizin için üretecekler. Burdur’un derdini parlamentoda dile getirecekler. Siz hiçbir AKP milletvekilinin Burdur milletvekilinin kürsüye çıkıp ya Burdur’un şu derdi vardır dediğini duydunuz mu? Duydunuz mu? Sizin derdinizi dile getirecek olan Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekilleridir. Bunu unutmayın.
Ve son söz. Geçmişte hangi partiye oy verildiyse verilmiştir. Herkesin inancına da, herkesin kimliğine de, herkesin siyasi görüşüne de benim saygım var. Hepsi başımın üstünde. Ama Türkiye yeni bir sürece girdi. Baskı artıyor, şiddet artıyor, gençlerin umutlarıyla oynanıyor. Burdur’un bir özelliği var. Burdur eğitimde aslında Türkiye’nin gözbebeği, önemli başarılara imza atmıştır öğrencilerimiz, Burdurlu genç çocuklarımız. Onların umutlarının söndürüldüğünü de ben biliyorum. Ama benim istediğim şu; geçmişte şu parti, bu parti eyvallah. Yeni süreçte herkesten oy bekliyorum. Bizim milletvekili listelerimizi de bu anlayışla yaptık. Ayırmadık kimseyi. Ne dedik? CHP varsa herkes için var. Herkesi kucaklıyoruz. Herkesi dost biliyoruz. Herkesle beraberiz, beraber olacağız.
Mustafa Balbay’ı biliyorum. İzmir’de bizim gözbebeğimiz o da inşallah parlamentoya gelecek. Ona da özgürlük getireceğiz.
Hepinize en içten selamlarımı, saygılarımı söylüyorum. Milletvekillerimiz burada, onları Burdurlulara emanet ediyorum. Burdurluları da Allah’a emanet ediyorum. Hoşçakalın, sağ olun, var olun diyorum.