Hem Okudum Hem Yazdım'ın öyküsü
Çorum köylerinin birinde, Hatice diye bir kız yaşarmış. Köyün fakir ailelerinden birinin kızı olan Hatice’nin çocukluğu yokluk ve darlıklar içinde geçmiş. Hatice, rençperlik eden ailesine koyun davar güderek yardım edermiş. On beş yaşına geldiğinde acı bir tren kazası sonucu annesini ve babasını kaybedince köyün ağalarından Eşref Ağa”nın çiftliğine ırgat olarak gitmiş. Gel zaman git zaman Ağanın öteki ırgatlarından İsmail’e sevdalanmış. Kara sevda derler buna ferman dinler mi hiç? İsmail ile Hatice evlenmeye karar vermiş. İsmail gidip derdini ağaya açmış: “Ağam bizi evlendir, kulun kölen oluruz” Sözü uzatmayalım. Ağa bu iki genci evlendirmiş. Günler, aylar hatta yıllar geçmiş... Hatice ile İsmail’in çocukları olmamış. Hocaya gitmişler, okutup üfletmişler fakat nafile. Nihayet tam yedi yıl sonra bir çocukları olmuş İsmail ile Hatice’nin. Mutluluktan deliye dönmüşler. Küçük çocuğun adını Mehmet koymuşlar. Gel gelelim kara talih gülmedi mi insanın yüzüne, öyle gülmez gidermiş... Bir gece Mehmet aniden hastalanıp ölmüş ve olanlar olmuş... Bir kez daha kararmış dünyaları Hatice ile İsmail’in... On beş günlük yavrusun beşikte cansız yatarken Hatice gelin göz yaşları içinde bu türküyü yakmış.
Kaynak: Güven, Merdan (2005). "Türkiye Sahasındaki Hikâyeli Türküler Üzerine Bir Araştırma (Doktora Tezi)" (PDF). Erzurum. 14 Kasım 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi.
|