Gelin Kayası Efsanesi
Yıllar önce buralarda kendi yağında kavrulan bir ailenin ay parçası gibi bir kızı doğmuş. Bu kız büyümüş, güzel mi güzel bir genç kız olmuş. Tabii her genç kız gibi görücüler bir bir kapıya dayanmışlar. İstemişler kızı bir bir. Ama nafile… Kız bir türlü kabul etmiyormuş gelen taliplilerini.
Nihayetinde uzak köylerden bir gence âşık olan kızı oğlanın ailesi vakit geçirmeden istemeye gelmiş. Kızın babası kızına sormuş. Kız da razı olduğunu söyleyince evlilik hazırlıklarına başlanmış hemen.
Davullu zurnalı güzel bir düğün yapmışlar, ermişler muratlarına. Ancak aradan zaman geçmiş kız ailesinin yanına her geldiğinde annesiyle sudan sebeplerden tartışıyormuş. Babası ne olduğunu anlamaya çalışmış ve sonunda bu tartışmanın asıl sebebinin evden ayrılırken baba evinden istediğini alamamak olduğuna hükmetmiş.
Yine bir gün, kızın babası ve annesi tarlada çalışırken kız eve gelmiş. Evde eline ne geçirdiyse alıp götürmüş kendi evine. Hepsi neyse de kız, annesinin ekmek yaptığı üçayaklı sacı bile alıp götürmesin mi? Genç kızın annesi buna çok içerlenmiş ve dilinden şu beddua dökülmüş. “Allah seni taş yapsın, taş olasın emi!”.
Genç kız, olanlardan habersiz ailesinin evinden götürdüklerinin sevinciyle tam bu düzlükten geçerken birden taşa dönüşmüş. Gelinin duvağı kayanın üst kısmı, alt üçayaklı sacda kayanın alt kısmını oluşturmuş. Gerçekten de bu kayaya bakıldığında üst kısmı bir gelin duvağına, alt kısmı da saca benzemektedir.
Kaynak: Akkuş, Erol (2018). Ordu Efsaneleri (Yüksek Lisans). Ordu: Ordu Üniversitesi. s. 74. 22 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Ekim 2021.
|