Fethullah Gülen Davası İddianamesi/XI-Değerlendirme ve Hukuki Durum

XI-DEĞERLENDİRME VE HUKUKİ DURUM:

Devletle uzlaşmacı ve barışçı bir politika izleyen, toplumun bütün kesimleri ile diyalog kurmakta sakınca görmeyen Fethullah GÜLEN Grubunun başta milli eğitim ve emniyet teşkilatı olmak üzere bütün devlet kadrolarına sızma çalışmaları yaptığı ve önemli ölçüde bu faaliyetlerinde muvaffak olduğu bilinmektedir.

Sahip olduğu okul, yurt ve dershanelerinde yetiştirdiği iyi eğitilmiş kadroları ile Atatürk ilkeleri ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırarak şeriat esaslarına dayalı bir devlet kurmayı amaçlayan Fethullah GÜLEN gücünü iki kaynaktan almaktadır. 1- Oluşturmuş olduğu büyük sermaye imparatorluğu,

2- Son yıllarda dozajını gittikçe artıran ve zaman zaman teşekküle yardım boyutlarına ulaşan siyasi destek,

Kısa bir sürede oluşan sermaye imparatorluğu örgüte bağlı bütün okul, yurt, dershane ve sair kuruluşların finansmanını yaparken, siyasi destek sayesinde devlet kadrolarındaki örgütlenme sağlanmakta ve örgütün önüne çıkacak engeller bertaraf edilmek istenmektedir.

Tarikat okullarını övmek son zamanlarda moda haline gelmiştir. Oysa yukarıda belirttiğimiz gibi bu okullarda yetişen kadrolarla siyasi İslam’ın iktidar yapılması hedeflenmektedir. Bu itibarla tarikat okullarına destek verenler Atatürkçü olamazlar. Fethullah GÜLEN Laik Cumhuriyete karşı değilse, amacı sadece Türk toplumunu eğitime tabii tutmaksa;

Neden kuvvet dengesi mevcut değilse kuvvete başvurmayın talimatını vermektedir?

Neden, müritlerine “O kuvveti temsil edeceğiniz şeyleri elinize alacağınız ana kadar, Türkiye’deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün Anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır” demektedir.

Neden, Mülkiye, Adliye ve Askeriye başta olmak üzere devlet kadrolarında teşkilatlanma isterken, ayrıca; Bu açıdan bizim ister bu dairede, ister diğer dairede arkadaşlarımızın korunması çok önemlidir. Bu koruma mevzuunda işte arz ettiğim gibi belki işin esnekliğinden istifade edilebilir, Yani sivrilmeden, mevcudiyetinizi hissettirmeden, çok ilerlere gitmek, işte bu iki müessesede olduğu gibi hayati dinamik bir kısım müesseselerde söz konusudur. Ta ilerilere gitme, böyle can damarları içinde dolaşma ve eğer dönülüp gelinecekse yara almadan hissettirmeden dönüp geriye gelme meselesi geleceğimizin adına çok esaslı hususlardır, Türkiye’de önünüzü kestiler. Yürüyemiyoruz, orada durgun sular gibi gölleşme imajı uyandıracaksınız. Zorlayacaksınız, yerinde yürüyor gibi yapacaksınız. Talimatları vermektedir.

Neden, Arapça eğitimin kaldırılmasını, devletin bir yanılgısı olarak kabul etmektedir.

Neden, kitaplarında İslamcı silahlı çeteler gibi tebliğ ve cihad konuları üzerinde hassasiyetle durmaktadır.

Neden, oluşturduğu ışık evlerinin medrese, tekke ve zaviyelerin fonksiyonlarını ifa ettiklerini defalarca söylemekte, 30 Kasım 1925 tarihinde kapatılan bu kurumların özlemini çekerek Atatürk devrimleri ile ters düşmektedir.

Neden, Cumhuriyet dönemini kötülemekte ve bu dönemi kendi tarihi olarak kabul etmemektedir.

Neden, “Mahmut Efendi nin görevi, sarığın, şalvarın, cüppenin propagandasını yapmaktır. Sen de emniyet teşkilatına girecek Vali ve Kaymakam olacak insanları yetiştir” demektedir.

Neden, Türkiye’de Atatürk düşmanlığının simgesi haline gelmiş bulunan ve Büyük Atatürk’e “Deccal” demek küstahlığını gösteren Said-i Nursi’nin yolundan gitmektedir.

Aynı zamanda “Kürt Teali Cemiyeti'nin” mensubu olan bu şahıstan Bediüzzaman diye bahsederek bu şahsın ve risalelerinin yoğun bir şekilde propagandasını yapmaktadır. Bütün bu faaliyetlerin hedefi İslam Devletini kurmaktır. Esasında bu hedef 1996 yılı baskılı Çağ ve Nesil 5 isimli kitabın önsözünde M. Garip isimli kişi tarafından ifade edilmiştir. Ancak bu ülkenin uyanık bekçileri buna fırsat vermeyecek, Laik Cumhuriyet ve Atatürk ilkeleri ilelebet yaşayacaktır.

12.04.1991 tarihli 3713 sayılı terörle mücadele kanununun 1 nci maddesinde: Terör, baskı, cebir ve şiddet, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yollarından biri ile Anayasada belirtilmiş Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzenini değiştirmek, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türkiye’ devleti’nin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak, yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemdir. denilmiştir.

Aynı kanunun 7/1 nci maddesinde ise;

3 ve 4 ncü maddeler ile TCK.nun 168, 169, 171, 313, 314 ve 315 nci maddeleri hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bu kanunun 1 nci maddesi kapsamına giren örgütleri her ne nam altında olursa olsun kuranlar veya bunların faaliyetlerini düzenleyenler veya yönetenler cezalandırılır denilmektedir.

Fethullah GÜLEN in oluşturduğu örgüt yukarıda izah olunduğu gibi devletin laik yapısını yıkmak amacıyla kurulmuş olup, istişare kurulu, bölge imamları, şehir imamları, semt imamları, ev imamları gibi illegal yapılanmayla bütün ülkeyi bir ağ gibi sarmıştır. Yine bu illegal yapılanmaya bağlı olarak yurt içinde ve yurt dışında legal görünüşlü şirket, okul ve vakıflara sahip bulunmaktadır. Bu legal ve illegal yapılanması ile büyük ve güçlü görünüm arz eden örgüt halk üzerinde bir manevi cebir ve baskı yaratmaktadır. Bu itibarla örgütün 3713 sayılı kanunun 1 nci maddesi delaletiyle aynı kanunun 7 nci maddesi kapsamı içinde ele alınması gerekmektedir. Bu iddianame ile örgütün başı hakkında dava açılmış olup örgütün illegal ve legal yapılanması hakkında soruşturma sürdürülmektedir.