Feyz-i bahârdır deheninden uçan ziyâ:
Bekler çiçek açılmak için ibtisâmını;
Bekler hubûb için o seher - hîz olan sabâ
Bir hırâmını.

Hüsnün bütün havâssını tağyîr eder gibi:
Nûrunla hande hande olur çehre-yî melâl,
Pîşinde lem’a lem'a durur bir seher gibi
Zulmet-î leyâl.
Bir ihtiramdır bu semâvî cemâline,
Pîrâmeninde zelzeleler pür sükûn olur;
Çarparsa âsumân nazar-i infialine
Ser-nigûn olur.
Vaz'-î meâl-perverin eş’ârdan güzel;
Şâir değil, fakat ne kadar şâirânesin!
Sâfiyyet-i muhabbete ezhârdan güzel
Bir nişânesin.
Envâr-ı ismetinle tecellî kılınca sen
Enzâr-ı aşk önünde olur mâil-i sücûd;
Bulmuş kadar lâtîfsin, ey gonce-pîrehen.
Rûhtan vücûd.
Rahmet biter, bulut dağılır, mihr-i nev-bahâr
Âfâk lem’a-rîz oluyorken hazîn hazîn,
Eyler çiçeklerin biri bir hande âşikâr:
Sen o handesin.
Lâkin bakılsa en hired-âşûb ziynetin
Kızlıktır, ol hicâb ki hüsnün sefâsıdır;
Kızlık hayâl içinde güzel bir hâkîkatin
İncilâsıdır.
Kızlık, o çehre kim üzülür bir nigâhtan,
Sevdâ, çiçek, şebâb... bu İlâhî bedîalar,
İnmiş cihâna cümlesi bir hacle-gâhtan
Bir dem-i seher.