1
|
a
|
şaşalamayı anlatan bir edat· I, 39
|
2
|
aba
|
ayı· I, 86
|
3
|
aba
|
baba· I, 86
|
4
|
aba
|
ana· I, 86 bkz> ana, apa
|
5
|
aba
|
başı dağlarda yetişip dağlıların yediği hıyar gibi dikenli bir ot; yer mürveri, Cannabis sativa. I, 86
|
6
|
abaçı
|
umacı, bununla çocuklar korkutulur; a ğır basma, kâbus· I, 136
|
7
|
abakı
|
bostan korkuluğu, I, 136
|
8
|
abalı
|
bir şeyi az görme ve azımsama zamanında söylenen kelime· I, 137
|
9
|
abarñ
|
eğer anlamına şart edatı, I, 134, 399, 442; II, 209
|
10
|
abıdmak
|
gizlemek, saklamak· I, 216 bkz>ab ıtmak
|
11
|
abımak
|
gizlemek, örtmek. III, 250
|
12
|
abıtgan
|
daima gizleyen, saklayan· I, 154
|
13
|
abıtmak
|
gizlemek, saklamak, örtülmek· I, 206, 216 bkz>
|
14
|
abıdmak
|
aç aç, karnı tok olmayan, I, 75, 79, 387, 452. 453, 517; II, 227
|
15
|
aç
|
çağırma, ünde, ünlem edatı· I, 35
|
16
|
açı
|
yaşlı kadın, hanım nine· I, 87 bkz> eçi
|
17
|
açıg
|
nimet içinde yaşayış, I, 63
|
18
|
açıg
|
hanın bahşışı· I, 63
|
19
|
açıg
|
acı, acı olan her nesne; ekşi· I, 63, 279; II, 75, 299, 311; III, 272
|
20
|
açıglıg
|
bolluk içerisinde bulunan (kimse)· I, 147
|
21
|
açıglıg
|
ekşili, içine konanı ekşiten, I, 147 bkz>açıglık § açıglıg küp; içine konanı ekşiten küp, içinde ekşi bulunan küp·.I, 147
|
22
|
açıklıg
|
tutmak iyi gıdalar ile beslemek· I, 63 ,
|
23
|
açıglık
|
acılık· I, 150 bkz> açıglıg
|
24
|
açıgsamak
|
canı ekşi istemek· I, 279, 302
|
25
|
açıgsımak
|
ekşimek, acılaşmak· I, 282
|
26
|
açık
|
büyük kardeş, I, 64
|
27
|
açıkmak
|
acıkmak· I, 21, 190
|
28
|
açılmak
|
açılmak· I, 193, 194; II, 71, 122 bkz> açl ınmak
|
29
|
açımak
|
ekşimek, (yara, vücut) acımak· III, 252
|
30
|
açınmak
|
doyumluk ve yem vermek, açınmak; açılmak; açar gibi görünmek. I, 199, 200
|
31
|
açışmak
|
açmakta yardım ve yarış etmek· I, 180
|
32
|
açışmak
|
ekşimek, acılaşmak· I, 180
|
33
|
açıtgan
|
daima ekşiten, acıtan, ekşitgen· I, 154
|
34
|
açıtmak
|
ekşitmek; acıtmak, I, 207
|
35
|
açlık
|
açlık· I, 114
|
36
|
açlınmak
|
açılmak· I, 256, bkz> açılmak
|
37
|
açlışmak
|
açılmak .I, 239
|
38
|
açmak
|
açmak; aramak; fethetmek, I, 163, 354, 358; II, 188; III, 18, 217, 234, 235
|
39
|
açmak
|
karnı acıkmak· I, 172, 283
|
40
|
açsamak
|
açmak istemek, I, 276
|
41
|
açturmak
|
açtırmak, I, 218
|
42
|
açuk
|
açık, I, 64, 94
|
43
|
açuklug
|
koçak, huyu güzel· I, 147
|
44
|
açukluk(g)
|
açıklık, I, 150, § yüz açuklugı; yüz gülümseyişi· ı, 150 § kapug açuklugı; kapı açıklıgı. I, 150
|
45
|
açurgan
|
çok acıktıran, çabuk acıktıran., I, 156; III, 68
|
46
|
açurmak
|
acıktırmak, aç bırakmak. I, 268
|
47
|
adaklık
|
üzüm çardaklarına ayak yapılacak ağaç· I, 149
|
48
|
adaş
|
arkadaş, dost· I, 61, bkz> adaş·
|
49
|
adaşlık
|
dostluk, arkadaşlık; sadakat· I, 149
|
50
|
adguk
|
kim olduğu belli olmayan sığıntı adam· I, 99 bkz> aduk, aduk, agduk
|
51
|
adın
|
başka, diger, ayrı· I, 45, 76, 98; III, 151, 222 bkz> ad ın, adruk, ayruk, edin
|
52
|
aduk
|
tanınmayan, bilinmeyen· I, 65 bkz> adguk, aduk, agduk
|
53
|
ad
|
ipekli kumaş ve benzeri glbi dokuma cinsinden sanat eseri olan her şey· I, 79, bkz> ed,
|
54
|
ad
|
iyilik ve uğur belgisi· I, 79
|
55
|
adak
|
ayak· I, 32, 53, 59, 65, 84. 165, 181, 182. 241, 268, 342, 353, 361, 380, 382, 522; II.II,16,112,131.137,142, 146, 158, 190. 195, 209, 215. 247, 327, 364; III, 97, 276, 280, 288, 296, 307, 337, 421,430, 435 bkz> ayak, azak
|
56
|
adaklamak
|
ayağa vurmak· I, 304
|
57
|
adaklanmak
|
ayaklanmak, ayak sahibl olmak·I, 293, 294
|
58
|
adaklıg
|
ayaklı· I, 147
|
59
|
adaş
|
arkadaş, dost· I, 155 bkz> adaş
|
60
|
ad
|
bolmak iyilik getirmek· , 79
|
61
|
adgır
|
aygır·I, 18, 95, 152, 188, 234, 236; II. 96, 109,153, bkz> ayg ır § ögütlüg adgır; dişisi bulunan aygır, I, 52
|
62
|
adgırak
|
kulakları ak, vücudunun öbür tarafları kara olan erkek geyik; dağ keçisi tekesi·1, 144
|
63
|
adgırlanmak
|
aygırlaşnnak; aygır bulmak· I, 313
|
64
|
adıg
|
ayık· I, 63 § esrük adıg; sarhoş ayık· I, 63
|
65
|
adıg
|
ayı· I, 63, 84, 332 bkz> ayıg·
|
66
|
adıglıg
|
ayısı çok olan· I, 147
|
67
|
adıg
|
merdegi ayı yavrusu·I, 480
|
68
|
adıklamak
|
şaşalamak·III, 339 bkz> aduklamak·
|
69
|
adılmak
|
ayılmak,I, 194
|
70
|
adın
|
başka, diğer, ayrı,I, 45, 76, 98; III, 151, 222 bkz> ad ın, adrıık, ayruk, edin
|
71
|
adırmak
|
ayırmak· III, 228 bkz> edirmek, ödürmek, ödürmek, udurmak, üdürmek·
|
72
|
adışmak
|
apışmak, ayrılmak. I, 181
|
73
|
adma
|
bırakılan, salıverilen, başı bo;· I, 129 § adma yılkı; yaşlı olduğundan yük vurulmayan hayvan· I, 129
|
74
|
adnagu
|
yabancı, başkası· III, 68
|
75
|
adnamak
|
değişmek; bozulmak· I, 288
|
76
|
adrı
|
buğday temizlemek için kullanılan araç,yaba, çatal, çatal de ğnek· I, 126;II, 22, 331
|
77
|
adrı
|
butlug bacakları açık kişi, eğri bacak, I,126
|
78
|
adrık
|
ayrık otu, Cynodon dactylon. I, 98, 113 bkz> ayr ık
|
79
|
adrılmak
|
ayrılmak·I, 247
|
80
|
adrım
|
eğerin altına iki yana konan keçe, teyelti I, 107
|
81
|
adrış
|
ayrılış, ikiye ayrılan yolun başı· I, 96
|
82
|
adrışmak
|
ayrışmak, birbirinden ayrılmak· I, 233, 234, 270. bkz> ayrışmak
|
83
|
adruk
|
başka, ayrı· I, 98 bkz> adın, adın, ayruk, edin
|
84
|
aduk
|
tanınmayan, bilinnneyen, I. 65 bkz> agduk, aduk, adguk
|
85
|
aduklamak
|
tanınmamak, garip görmek, yadırgamak·I, 304 bkz> adıklamak
|
86
|
adut
|
avuç·I, 50, 83 bkz> avut
|
87
|
adutlamak
|
avuçlamak·I, 298, 299
|
88
|
afılgu
|
bir deniz ağacı·III, 146 bkz> avılku
|
89
|
aftabı
|
kova·I, 432
|
90
|
ag
|
iki bacak arasındaki boşluk·I, 80
|
91
|
agan
|
er genizden laf söyleyen insan, genzek·I, 77
|
92
|
agartgu
|
Şerbet gibi buğdaydan yapılan içki, bir çeşit buğday birası·III, 442
|
93
|
agduk
|
bozuk, belirsiz, değişik·I, 65 bkz> aduk, aduk, adguk § agduk (ki şi); kim olduğu belli olmayan sığınti (adam)·I, 99
|
94
|
agı
|
ipek kumaş (altın veya gümüşle işlenmiş sırmalı).I, 89;II, 153
|
95
|
agıcı
|
ipek kumaşları muhafaza eden kimse,hazinedar.I, 89, 136
|
96
|
agıl
|
ağıl, koyun yatağı; koyun plsliği. I, 65, 73
|
97
|
agım
|
çıkım, yükselim· I, 75
|
98
|
agır
|
ağır· I, 52, 53, 99; III, 68, 247
|
99
|
agırlalmak
|
ikram olunmak· III, 344 bkz> agırlanmak
|
100
|
agırlamak
|
ağırlamak, ikram ve ihsan etmek, I, 53, 106, 300, 301; III, 344, 347
|
101
|
agırlanmak
|
ağırlanmak, ikram edllmek; pahalı bulunmak·I, 291, 292;III, 344 bkz> ag ırlalmak
|
102
|
agırlıg
|
ağırlanan;·I, 45, 146 § agırlıg kişi; ağırlanan adam· I, 52
|
103
|
agırlık
|
ikram ağırlayış· I, 114
|
104
|
agış
|
yükseliş, ;ıkı;·I, 61
|
105
|
agışmak
|
yükseli;mek, çıkıçmak, çıkmakta yarış etmek, artırışmak; koğmakta yarış etmek·I, 185
|
106
|
agıtgan
|
daima çıkartan, yükselten· I, 155,156
|
107
|
agıtmak
|
çıkarmak, yükseltmek·I, 212
|
108
|
agız
|
agız· I, 43, 55, 129, 193, 195, 383; II. 6, 26, 175, 188;III, 102, 110, 247, 257, 339
|
109
|
agızlamak
|
ağza vurmak; ağız açmak·I, 302
|
110
|
aglak
|
ıssız, çorak, oturulmayan yer, boş.,I, 119, 468 § aglak yér; boş yer· II. 365
|
111
|
aglamak
|
yalnız olmak, bo; olmak,III, 258
|
112
|
aglatmak
|
savmak, uzaklaştırmak, ıraklaştırmak, boşaltmak,I, 265;III, 365
|
113
|
agmak
|
çıkmak, belirmek; aşmak, yükselınek, ağmak; değişmek, başkala;mak, bozulmak, meyletmek, dönmek·I, 65,167,173, 309, 354; II, 43, 50, 61, 67, 68; III, 183, 219, 327
|
114
|
agnamak
|
(hayvanlar) yatıp debelenmek; kekemeleşmek, dili tutulmak· I, 289
|
115
|
agnatmak
|
(hayvanları) yatırıp debelendlrmek; dili buruşturmak, dili ağırla;tırmak·I, 267
|
116
|
agrıg
|
ağrı·I, 98
|
117
|
agrıkanmak
|
ağrısından şikâyet etmek·I, 213
|
118
|
agrımak
|
ağrımak,I, 46, 273, 274;III, 169
|
119
|
agrınmak
|
ağrımak, acı duymak· I, 252
|
120
|
agrışmak
|
ağrışmak, sızlaşmak, I, 235
|
121
|
agrıtmak
|
ağrıtmak· I, 261
|
122
|
agrug
|
süñügi omurga kemiklerinin önce geleni, birincisi, ilki,I, 98
|
123
|
agruk
|
pılı pırtı, ağırlık, yük·I, 99;III, 68
|
124
|
agruklanmak
|
(bir iş veya yükü) ağırsınmak, ağır saymak·I, 313
|
125
|
agrumak
|
ağırlaşmak· I, 273
|
126
|
agsamak
|
(çıkmak, yükselmek, ağmak) istemek, I, 277
|
127
|
agtarılmak
|
yere vurulmak, sarsılmak·I, 246 bkz> agtılmak
|
128
|
agtarmak
|
aktarınak, devirmek, yenmek·II, 74 bkz> axtarmak
|
129
|
agtılmak
|
yere vurulmak, sarsılmak,I, 246 bkz> agtarılmak
|
130
|
agu
|
agı, zehir,I, 89;III, 339
|
131
|
aguj
|
ağız, memeli hayvanların doğurduğu zaman verdigi ilk süt·I, 55 bkz> aguz
|
132
|
agujlug
|
agzı, ilk sütü bulunan kişi,I, 146
|
133
|
agukmak
|
agılanmak. I, 191
|
134
|
agulamak
|
ağılamak,I, 310
|
135
|
ağurşak
|
ağırşak,I, 149
|
136
|
aguz
|
agız, memeli hayvanların doğurduğu zaman verdigi ilk süt· I, 55 bkz> aguj
|
137
|
axlamak
|
göğüs geçirmek, ahlamak III, 118
|
138
|
axsak
|
aksak, topal,I, 119
|
139
|
axsak
|
buxsak topal ve çolaklar için söylenir. I, 465
|
140
|
axsamak
|
aksamak, topallamak.I, 276
|
141
|
axsatmak
|
aksatmak,I, 262
|
142
|
axsum
|
sarhoşlukta kavga eden·I, 116 bkz>axsuñ
|
143
|
axsuñ
|
sarhoşlukta kavga eden· I, 116 bkz>axsum
|
144
|
axşam
|
akşam, I, 107
|
145
|
axtarmak
|
aktarmak,I, 219, 516 bkz> agtarmak
|
146
|
ajmuk
|
ak ;ap,I, 99 bkz> ıjmaklanmak· § ajmuk taz; başı şapla sıvanmış gibi kel I, 99
|
147
|
ajun
|
dünya, âlem·I, 41, 77, 160, 179, 407, 420,463;II, 228, 283, 303, 335; III, 41, 52, 288, 303. 378 § bu ajun
|
148
|
ak
|
ak, beyaz,I, 81, 134, 258; III, 39 bkz> örüñ, ürüñ § ak at; boz renkli at· I, 81
|
149
|
aka
|
turmak akıp durmak·I, 73
|
150
|
akı
|
eli açık, koçak, selek, cõmert·I, 90
|
151
|
akılamak
|
selek (cömert) saymak; selekli ğe (cömertliğe) nispet etmek, seleklemek·I, 310; III, 329
|
152
|
akılık
|
seleklik, cömertlik. III, 172
|
153
|
akılmak
|
şaşırtmak, şaşalatmak· I, 39
|
154
|
akım
|
akım, bir defada akacak kadar olan· I, 75
|
155
|
akın
|
sel, akıntı. I, 15, 77, 96, 156, 212, 377; III, 39, 61, 398 § munduz ak ın; birden bire gelen sel, deli sel·I, 77 § akın munduzı; deli sel·I, 96
|
156
|
akınçı
|
akıncı, geceleyin düşmanı basan asker, 1, 77, 134, 212
|
157
|
akındı
|
akıntı
|
158
|
akışmak
|
akışmak· I, 186
|
159
|
akıtgan
|
akıtan· I, 156
|
160
|
akıtmak
|
akıtmak; göndermek·I, 212
|
161
|
akıyagak
|
iç ceviz, iyi ceviz, I, 90
|
162
|
aklışmak
|
akı;mak· I, 88, 241
|
163
|
akmak
|
akmak,I, 15. 96, 168, 343, 377;II, 19, 45, 128, 228; III, 3, 39, 127, 159, 325. 398
|
164
|
akru
|
yavaş· I, 114 bkz> akrun·
|
165
|
akru
|
akru yavaş yavaş· I, 114
|
166
|
akrun
|
yavaş·III, 361 bkz> akru
|
167
|
ak
|
sakal saçı sakalı ağarmı;, kocalmış· I, 81
|
168
|
akturmak
|
aktırmak, akıtmak, I, 222; III, 17
|
169
|
akur
|
ahır,I, 7
|
170
|
al
|
hile, al,I, 63, 81; II, 289; III, 412 bkz> yap, yup
|
171
|
al
|
hanlara bayrak, devlet adamlarının atlarına eğer örtüsü yapılan turuncu ipek kumaş, I, 81
|
172
|
al
|
al renk, III, 162
|
173
|
ala
|
acele etmeme anlamına bir kelime·I, 92;III, 26
|
174
|
ala
|
ala, alaca; ala tenli, alaca tenli ki;l kl bir çe şit derí hastalığından vücudunda alacalar olur, apraşlık.I, 81, 91 § ala at; alaca renkli, ala, k ır at· I, 81
|
175
|
ala
|
insanın içinde olan gizli ;eyler· I, 425
|
176
|
alaçu
|
alaçuk, çadır· I, 136
|
177
|
alaçulanmak
|
alaçuk edinmek· III, 205
|
178
|
alañ
|
alan, düz vé açık yer,I, 135 bkz> añıl § alañ yazı; düz ova· I, 135
|
179
|
alañır
|
geleni, tarla faresl·I, 161
|
180
|
alarmak
|
kamaşmak (göz); kızarmak, al olmak, ala olmak, alacala şmak, I, 179
|
181
|
alartmak
|
belertmek (göz), yan bakmak· III, 428
|
182
|
alavan
|
timsah· I, 140
|
183
|
alçak
|
yumuşak huylu, ince ki;i, uslu· I, 41,100
|
184
|
aldamak
|
aldatmak·I, 273, 472 alduzmak malını elinden aldırmak, soyulmak·II 87
|
185
|
algu
|
alacak·I, 341
|
186
|
alıg
|
kötü, fena, alık,I, 64, 384
|
187
|
alıgsamak
|
almak istemek·I, 281 alık kuş gagası· I, 68
|
188
|
alıkmak
|
alçalmak; bozulmak, azmak; kötüleşmek· I, 191, 192 bkz> alkmak
|
189
|
alım
|
alacak; borç, I, 44, 75, 168,188, 209, 294;II, 72, 96,159,176,185, 214, 294; III, 184, 251,288
|
190
|
alımçı
|
alıcı, alacaklı·I, 75, 409
|
191
|
alımga
|
hakanın mektuplarını Türk yazısıyle yazan kimse·I, 143 bkz> ılımga
|
192
|
alımlıg
|
alacaklı, alacağı olan adam,I, 148, 149, 240
|
193
|
alımsınmak
|
alır gibi görünmek·I, 20 alın alın; cephe, dağın ön cephesl·I, 78;II, 79 alınlıg er geniş ve yüksek alınlı adam,I, 148
|
194
|
alınmak
|
alınmak; kendi ba;ına alacağını almak.I, 22, 203;II, 159
|
195
|
alış
|
borçluyu borcu yüzünden sorguya çekme. I, 62
|
196
|
alış
|
su ağzı, suyun havuzdan veya suvattan döküldü ğü ağızlar.I, 62
|
197
|
alış
|
beriş bir hakkı alma ve verme.I, 62
|
198
|
alışgan
|
alış (veriş) yapan· I, 518, 519
|
199
|
alışmak
|
alacak almakta yardım etmek· I, 188
|
200
|
alkalmak
|
alkışlanmak, övülmek·I, 249
|
201
|
alkamak
|
alkışlamak, övmek I, 284
|
202
|
alkaşmak
|
alkışlamak, alkışta yarış etmek·I, 237
|
203
|
alkınmak
|
mahvolmak, yok olmak, bitmek, tükenmek I, 82, 195, 254
|
204
|
alkış
|
alkış, övme.I, 97, 249, 284
|
205
|
alkışmak
|
birbirini mahvetmek, yok etmek; , yok etmekte yar ış etmek I, 237
|
206
|
alkmak
|
bozmak, mahvetmek, yiyip bitirmek, bat ırmak.III, 188, 419, 447 bkz> alıkmak
|
207
|
alma
|
elma· I, 130 bkz> almıla
|
208
|
almak
|
almak· I, 40, 41, 46, 51, 53, 99,114,149, 168. 175, 236, 329, 367, 373, 412, 421, 440;II, 13, 24. 87, 110, 219, 294; III, 6, 155, 161, 224, 371, 372
|
209
|
almıla
|
elma· I, 130, 138; II, 311; III, 19, 272 bkz> alma § k ımız almıla; ekşi elma· I, 366
|
210
|
alp
|
alp, yiğit, kahraman, bahadır· I, 41, 123, 125, 139, 182, 183, 237, 239, 359, 370, 388, 413, 517;II, 223, 349; III, 65, 332, 393, 406 § alp tégin; yi ğit köle· I, 413
|
211
|
alpagut
|
tek başına düşmana saldıran, hiçbir yandan yakalanmayan yi ğit· I, 144; III, 422
|
212
|
alsamak
|
almak istemek· I, 278
|
213
|
alsıkmak
|
alınmak, soyulmak, I, 243
|
214
|
altın
|
aşağı, alt· I, 108, 109
|
215
|
altun
|
altın, I, 52, 120, 147. 165, 185, 360, 371, 399, 504;II, 24, 153, 181, 192, 205, III, 138, 251 § altun bakan; altın halka,
|
216
|
altunlaşmak
|
altın öndül koyarak bahse girmek, II, 114
|
217
|
altun
|
tarım büyük kadınlara verilen ungun·I, 396
|
218
|
alturmak
|
aldırmak· I, 223
|
219
|
aluç
|
şeftali I, 122
|
220
|
aluçın
|
yenilen boğumlu bir bitki· I, 138
|
221
|
aluk
|
kel, dazlak, I, 67
|
222
|
aluk
|
kaba, haşin, I, 67
|
223
|
alvırmak
|
atılmak, sıçramak, I, 226 bkz> el·virmek
|
224
|
amaç
|
öküz; sapan ve benzerleri gibi çiftçi ayg ıtları·I, 52
|
225
|
amaç
|
hedef, nişan yeri, annaç·I, 52, 333;II, 329;III, 107, 276
|
226
|
amaçlamak
|
nişanlamak, nişan almak,I, 299 bkz> emeçlemek
|
227
|
amaçlık
|
nişan yeri·I, 150
|
228
|
amır
|
sis, kırağı·I, 54 bkı
|
229
|
amrulmak
|
(kaynayan tencere, insan solu ğu) senmek, çekilmek· I, 53, 248, 249 bkz> em-rülmek
|
230
|
amrulmak
|
yatıştırmak, dindirmek. III, 428 429 bkz> amurtmak, emrülmek
|
231
|
amşuy
|
bir çeşit sarı erik·I, 115
|
232
|
amuç
|
doyumluktan verilen armağan· I, 140 bkz> armagan, yarmakan amul sakin, rahat, yava ş yavaş, seğnik, kımıl· damayan; yumuşak huylu adam·I, 74;III, 131
|
233
|
amurtmak
|
yatiştirmak, dindlrmek, seğnitmek·III, 428, 429 bkz> amrulmak, emrülmek
|
234
|
amuşmak
|
çıkışma veya kınamadan dolayı apışıp kalmak. I, 190
|
235
|
ana
|
ana· I, 32, 93, 169, 236, 278, 508;II, 96. 175;III, 18, 33, 210, 212. 272 bkz> aba, apa
|
236
|
anaç
|
küçükken büyük bir anlay ış gösteren kız; anacık·I, 52
|
237
|
analamak
|
ana edinnnek, ana demek·I, 311
|
238
|
ança
|
o kadar, öyle, öylece·I, 63, 88, 332;III, 133, 233
|
239
|
and
|
ant, yemin· I, 42, 459
|
240
|
anda
|
orada, onda, ondan sonra· I, 109, 125, 130. 341; II, 96; III, 144, 224, 226, 240, 251
|
241
|
andag
|
böyle, öyle, o kadar· 1. 37,118,164, 200. 321; II, 274; III, 153, 155,186, 247, 271 andan ondan, ondan sonra, I, 108, 109, 126, 130, 223; III, 422
|
242
|
andgarmak
|
yemin ettirmek, ant içtirmek I, 226, 312; III, 423 bkz> añarmak
|
243
|
andıg
|
elek, kalbur gibi şeylerln kasnağı·I, 118
|
244
|
andıkmak
|
ant içmek, yemln etmek·I, 42, 243
|
245
|
andın
|
beylerin hizmetçisi; bunların adı yazılı defter,III, 77 bkz> ay
|
246
|
andın
|
ondan. 1. 60, 281, 317, 323;II, 12, 245,259, 345;III, 436
|
247
|
aña
|
değersiz, kıymetsiz I, 128
|
248
|
añarmak
|
yemin ettirmek, ant içirmek·I, 226 bkz> andgarmak
|
249
|
anı
|
onu, ona,I, 27, 37, 40, 54, 170, 171, 172, 176, 177, 178, 192, 207, 212. 213, 216, 217, 224.225, 226. 260, 261. 262, 264, 266, 267. 268, 271, 275, 276, 282, 284, 287, 299, 301,304. 305, 307, 308, 310. 311, 312, 333, 340, 352, 354, 372, 376, 395, 407, 419,
|
250
|
anın
|
onun, onunla, ondan·I, 155, 285, 301; II, 13, 133, 153, 172, 204;III, 183, 240
|
251
|
anıñ
|
onun·I, 27, 47, 65, 84, 87, 97,118,126, 143, 164. 173, 176, 178, 179, 182, 184, 186, 192, 196, 197, 200, 207, 209, 211, 213, 217, 220, 223, 226, 227, 229, 231, 233, 235, 237, 242, 243, 247, 255, 264, 267, 268, 273, 283, 284, 290, 291, 296, 310, 315, 320,
|
252
|
anuk
|
hazır·I, 18, 68, 93
|
253
|
anuklamak
|
hazır bulunmak· I, 305
|
254
|
anukluk
|
hazırlık, hazırlanma· I, 150
|
255
|
anumak
|
hazırlanmak· III, 256
|
256
|
anumı
|
cüzam hastalığı, Elephantiasis· I, 137
|
257
|
anunmak
|
hazırlanmak·I, 114, 206;III, 161
|
258
|
anutgan
|
daima hazırlıklı, hazırlayan·I, 156
|
259
|
anutmak
|
hazırlamak· I, 215
|
260
|
añ
|
bir kuş adı·I, 40
|
261
|
añ
|
yanak·I, 40
|
262
|
añ
|
yok, değil·I, 40
|
263
|
aña
|
ona,I, 352;III, 94
|
264
|
añar
|
ona·I, 35, 48, 68, 69, 79, 89, 93, 94,114, 129, 131, 174, 177, 184, 201, 204, 206, 208, 214, 216, 223, 225. 232, 236, 238, .261, 265, 267, 268, 271, 274, 275, 287, 290. 296, 317, 335, 362. 407, 440, 462, 486, 494;II, 26, 61, 73, 86,117, 123,125,127,130.13
|
265
|
añdımak
|
yakalamak için hile yapmak, tuzak kurmak, etraf ını sarmak I, 311, 401
|
266
|
añduz
|
andız, bu otun kökü çıkarılarak atın karnı ağrıdığı zaman tedavi edilir· I, 115
|
267
|
añıl
|
büsbütün, tamamiyle·I, 94, 135 bkz>alañ
|
268
|
añılamak
|
anırmak (eşek)I, 311
|
269
|
añıt
|
ördeğe benzer kızıl renkli bir kuş, angut, I, 93
|
270
|
añıtmak
|
şaşırtmak, II, 274 bkz> eñitmek
|
271
|
añız
|
anız, hububatın biçildikten sonra tarlada kalan köke yak ın sapları· I, 94
|
272
|
añlamak
|
anlamak· I, 290
|
273
|
añut
|
içecek şeylerde kullanılan hunl· I, 93
|
274
|
ap
|
nefi ekl gibidir· I, 34 § ap bu ap ol; ne bu ne 0. I, 34
|
275
|
apa
|
ana· I, 86 bkz> aba, ana
|
276
|
aplan
|
sıçan cinsinden bir hayvanc ık· I, 120
|
277
|
ar
|
kestane rengi, kumral, konural, I, 80 bkz> arsal, ars ıl· arsik
|
278
|
ara
|
ara, arasında. I, 87, 317, 511, 528; II, 17; III, 60
|
279
|
aralamak
|
aralamak, arasını bulmak, barıçtırmak·I, 309 bkz> arılamak
|
280
|
aran
|
ahır, at tavlası,I, 76
|
281
|
aranlıg
|
ahırlı, ahırı olan·I, 148
|
282
|
ar
|
böri sırtlan· I, 79
|
283
|
arçı
|
heybe· I, 124, 231, 250
|
284
|
ardutal
|
hamamotu· I, 145 bkz> ordutal, urdutal
|
285
|
argag
|
balık avlamak için kullanılan ucu eğri demir, olta·I, 141
|
286
|
argarmak
|
yormak.I, 225 bkz> argurmak argu iki dag aras ı, uçurum·I, 127
|
287
|
arguç
|
1nsanın aldandığı nesneler·I, 95 § arguç ajun; yalanc ı (aldaticı) dünya·I, 95
|
288
|
argulamak
|
arasını yarmak, geçmek·I, 317
|
289
|
argun
|
sıçan cinsinden, yarım arşın uzunluğunda bir hayvan· I, 120
|
290
|
argurmak
|
yormak, I, 486 bkz> argarmak
|
291
|
argurtmak
|
yordurmak· I, 229 bkz> argurturmak
|
292
|
argurturmak
|
yordurmak. I, 229 bkz> argurtmak
|
293
|
arı
|
arı. I, 87; II, 329; III, 156, 276
|
294
|
arıg
|
temiz·I, 12, 18, 63, 66, 103, 230, 237.342, 376 bkz> arr ıg
|
295
|
arıg
|
epeyce, çokça,I, 241; II, 328; III, 41
|
296
|
arıg
|
;adır örtüsü· I, 63
|
297
|
arıglamak
|
iğdiş etmek; bir şey içinden iyisini seçmek ve toplamak· I, 303
|
298
|
arıglık
|
temizlik· I, 149
|
299
|
arık
|
ırmak, ark, germeç, kaş, kanal, I, 7, 65, 302, 375. 382; II, 10, 59, 135. 333, 347;III, 182,299.
|
300
|
arık
|
zayıf, cılız· I, 66
|
301
|
arıklanmak
|
(su) akarak ark yapmak, su yerde kendine ırmaklar glbi yol ve hendek açmak· I, 294
|
302
|
árıklıg
|
nehirli, ırmaklı.I, 147
|
303
|
arılamak
|
aralamak, I, 308 bkz> aralamak
|
304
|
arılmak
|
yerinmek, kaygılanmak; kendine kızılmak. 11. 123 bkz> irilmek § sarılmak
|
305
|
arılmak
|
kızmak, darılmak·II, 123
|
306
|
arımak
|
temizlemek, temiz olmak, I, 19; III, 252 bkz> ar ıtmak
|
307
|
arınçu
|
günah· I, 134 bkz> érinçü
|
308
|
arınmak
|
temizlenmek istemek ve yunmak; iyile şmek; ot tutunmak I, 12, 201
|
309
|
arış
|
eriş, dokumanın tezgâha sarılmış olan ve uzunluğuna dikine bulunan telleri, I, 61
|
310
|
arış
|
arkag eriş argaç, dokumanın yanlamasına atılan ipleri.I, 61
|
311
|
arışmak
|
aldatmak, birbirinì aldatmak· I, 182
|
312
|
arışmak
|
eriş argaç· I, 61
|
313
|
arıtası
|
arıtacak· II, 322 § tarıg arıtası yér; buğday arıtacak yer· II, 322 § tarıg arıtası neñ; buğday arıtacak nesne· II, 322 § tarıg arıtası ogur; buğday arıtacak zaman· II, 322
|
314
|
arıtgan
|
her zaman temizleyen, ayıklayan· I, 154
|
315
|
arıtgu
|
arıtacak II, 321, 322§tarıg arutgu yér; buğday arıtacak yer·II, 321 § tarıg arutgu neñ; buğday arıtacak nesne, II, 322 § tarıg arutgu ogur; buğday arıtacak zaman· II, 321
|
316
|
arıtışmak
|
temizlemekte yardım ve yarış etmek· II, 322
|
317
|
arıtmak
|
temizlemek, I, 19, 208 bkz> arımak
|
318
|
arıtmak
|
taşağı çıkarmak, Iğdi; etmek; çocuğu sünnet etmek; erkekleşmek·I, 208 bkz> eredmek, eretmek
|
319
|
arı
|
yagı bal,I, 87;III, 156 bkz> bal
|
320
|
arju
|
çakal· I, 127 bkz> arzu
|
321
|
arjulayu
|
çakal gibi·I, 127;III, 401
|
322
|
ark
|
pislik·I, 42 § temilr arkı; demir boku·I, 42
|
323
|
arka
|
arka, sırt; sıkıntılı anlarda yardım eden kişi, yardımcı.I, 123, 128, 139
|
324
|
arkaçak
|
ağıza ilâç akıtmak içln kullanılan içi delik bir aygıt, akıtınaç.I, 144
|
325
|
arkag
|
argaç; bez, halı, kilim gibi şeyler dokunurken enlemesine at ılan ip veya iplik,I, 118
|
326
|
arkalanmak
|
arka (yani yardımcı) sahibi olmak; bir şeye sırtını vermek, dayanmak· I, 297
|
327
|
arkamak
|
yoklamak, arayıp taramak, I, 283, 284
|
328
|
arkar
|
boynuzundan bı;ak yapılan dişi dağ keçisi· I, 117, 214, 421
|
329
|
arkaşmak
|
yük yüklemekte yardım etmek;arka arkaya gelmek (çıkmak)· I, 237, 395
|
330
|
arkın
|
gelecek yıl, öbür yıl, I, 89 bkz> arkun
|
331
|
arkın
|
izi gelecek yıl, öbür yıl I, 89
|
332
|
arkış
|
kervan; yurdundan uzak dü;mü; olan birine gönderilen kimse, elçi, haberci, mektup·I,97
|
333
|
arkış
|
büyü, afsun·I, 249 bkz> arvaş, arvış
|
334
|
arkuçı
|
iki kişi arasında araç olan; evlenme zamanında dünürler arasında gelip giden kişi·I, 141
|
335
|
arkuk
|
iki duvar veya iki direk aras ına çapraz olarak konulan ağaç· I, 109
|
336
|
arkuk
|
aykırı· I, 109
|
337
|
arkuk
|
kişi söz dinlemez, kalp, inatçı klmse· I, 109
|
338
|
arkuklanmak
|
haylazlık etmek, dikbaşlılık etmek· I, 315
|
339
|
arkun
|
yaban aygırıyle evcil kısraktan olan at·l, 107
|
340
|
arkun
|
gelecek yıl, öbür yıl,I, 108 bkz> arkın
|
341
|
arkun
|
izi gelecek yıl, öbür yıl· I, 108 bkz> arkın izi
|
342
|
armagan
|
hısımlara doyumluktan verilen belek·I, 140 bkz> amuç, yarmakan
|
343
|
armak
|
yorulmak, dermansız kalnıak·I, 148, 149, 172
|
344
|
armak
|
aldatmak,I, 172;III, 62 bkz> armak tevmek, armak yuvmak
|
345
|
armak
|
tevmek hile yapmak, aldatmak·I, 172;III, 62 bkz> armak, armak yuvmak
|
346
|
armak
|
yuvmak hile yapmak, aldatmak·III, 62 bkz> armak, armak tevmek
|
347
|
armut
|
armut·I, 95;II, 284
|
348
|
armutlanmak
|
armutlanmak.I, 312
|
349
|
arpa
|
arpa,I, 123, 343;II, 121, 316
|
350
|
arpagan
|
arpaya benzer başağı bulunan, evini bulunmayan bir bitki, I, 140
|
351
|
arpalamak
|
arpa vermek· I, 316
|
352
|
arpalanmak
|
arpalanmak, arpa sahibl olmak· I, 296
|
353
|
arrıg
|
pek temiz.I, 143 bkz> arıg
|
354
|
arsal
|
kumral, konural, I, 105 bkz> ar, ars ıl, arsik § arsal saç; kızıla çalar saç, kumral saç· I, 105
|
355
|
arsalık
|
hem erkekliği hem dişiliği olan bir hayvan, aslık· I, 159
|
356
|
arsıkmak
|
aldanmak· I, 21, 242
|
357
|
arsıl
|
kestane rengi, kumral, konural· I, 80 bkz> ar, arsal, arsik
|
358
|
arsik
|
kestane rengi, kumral, konural· I, 80 bkz> ar, arsal, ars ıl
|
359
|
arslan
|
arslan· I, 75, 81, 125,153, 231, 308, 409; II, 146, 289, 312; III, 5, 92, 263, 282, 412, 418
|
360
|
arslanlayu
|
arslan gibi, arslanımsı· I, 142; II, 13, 138
|
361
|
arsu
|
değersiz şey· I, 127
|
362
|
art
|
sırt, dag beli ve sırtı; sarp yer, yokuş; boyun, tepe· I, 42, 247, II, 27, 179; III, 4, 143, 197, 261 § art saç; arka saç· I, 42
|
363
|
artak
|
bozulmuş, bozuk, I, 119; II, 40
|
364
|
artamak
|
bozulmak, kötüleşmek. I, 272; II, 17; III, 358
|
365
|
artaşmak
|
birbirini bozmak, I, 230, II, 219
|
366
|
artatmak
|
bozmak, harap etmek·I, 203, 260;II, 360
|
367
|
artıg
|
yükletilen yükün bir dengi,I, 98
|
368
|
artıg
|
kadın mİntanı, gögüslük.I, 98
|
369
|
artılmak
|
yüklemek, binmek; ardılmak, bir binit üzerine başı bir tarafa ayakları bir tarafa gelmek üzere heybe gibi ardılmak; erişilmek.I, 244;II, 335
|
370
|
artınmak
|
yükletmek·I, 250
|
371
|
artışmak
|
bir şeyi hayvana ardmak ve yükletmekte yard ım ve yarış etmek,I, 231
|
372
|
artlamak
|
enseyi tokatlamak, sille vurmak, III, 443
|
373
|
artmak
|
artmak· III, 425
|
374
|
artuç
|
ardıç, Juniperus· I, 95, 377, 412, 424
|
375
|
artuçlanmak
|
ardıçlanmak, ardıçı çok olmak·I, 312
|
376
|
artuk
|
fazla, ziyade,I, 99;II, 137
|
377
|
artuklanmak
|
aşırı gitmek,I, 313 arturmak artirmak; aşırı gitmek. I, 219
|
378
|
artut
|
armağan, beylere vb· büyüklere at ve benzer şeylerden verilen armağan ve belek· l, 109, 114, 182
|
379
|
arubat
|
temirhindi, tamarinde· I, 138
|
380
|
aruk
|
yorgun· I, 66. 148, 259, 298;II, 28
|
381
|
aruklamak
|
dinlenmek·I, 304, 305
|
382
|
arukluk
|
yorgunluk,I, 150;II, 316
|
383
|
arumdun
|
boya· I, 138
|
384
|
aruşmak
|
erimek,I, 182 bkz> erilşmek
|
385
|
arut
|
kuru, soluk,I, 50, 133 bkz>urut § arut ot; bir y ıl önceden artan kuru ot· I, 50;II, 133
|
386
|
arvalmak
|
büyü yapılmak, afsunlanmak· I, 249
|
387
|
arvamak
|
büyü yapmak, afsunlamak· I, 283
|
388
|
arvaş
|
büyü, afsun· I, 283 bkz> arkış, arvış
|
389
|
arvaşmak
|
birlikte büyü veya afsun tekerlemesi, duas ı söylemek· I, 236, 237
|
390
|
arvış
|
büyü, afsun, I, 249 bkz> arkış, arva;
|
391
|
arzu
|
çakal III, 401 bkz> arju
|
392
|
arzulayu
|
çakal gibi· III, 410
|
393
|
as
|
kakım, hermelin·I, 80 bkz> az
|
394
|
as
|
cariyelere verilen bir ad·I, 80
|
395
|
asıg
|
fayda, kazanç, kârI, 64, 494; 111. 13
|
396
|
asıglıg
|
faydalı, kazançlı· I, 147
|
397
|
asılmak
|
asılmak· I, 196
|
398
|
asılmak
|
uzamak, uzatılmak,I, 196 bkz> esilmek
|
399
|
asınmak
|
blr ;eyi çekmek, germek·I, 201 bkz>esinmek
|
400
|
asışmak
|
asışmak, asmakta yardım etmek· I, 184
|
401
|
aslınmak
|
bir şey bir şeye takılmak,I, 258, 259 bkz> eslinmek
|
402
|
asmak
|
asmak,I, 173
|
403
|
asñarmak
|
haylazlaşmak, işten uzakla;mak· I, 289
|
404
|
asra
|
alt, aşağı· I, 126
|
405
|
asrı
|
kaplan; kaplan gibl iki renkli, I, 126 bkz> esri § asr ı yışıg; iki renkli ip·I, 126
|
406
|
asruşmak
|
aksırışmak. I, 234
|
407
|
ast
|
sokak,I, 42
|
408
|
astın
|
aşağı, alt· I, 108
|
409
|
asturmak
|
astırmak· I, 220, 221
|
410
|
asurgan
|
çok aksıran· I, 156
|
411
|
asurmak
|
aksırmak· I, 178
|
412
|
asurtgu
|
aksırtan· III, 442
|
413
|
asurtguk
|
anlayı;lı, akıllı· III, 442
|
414
|
asurtmak
|
aksırtmak· III, 442
|
415
|
aş
|
kenet· I, 80
|
416
|
aş
|
yemek, aş· I, 20. 45, 75, 80. 93, 102, 156. 210, 227, 310, 318, 372. 443, 515, 516;II, 18, 73, 74, 130, 147, 158, 191, 241, 278, 299,308, 309;III, 31, 37, 61, 64, 67,116,133,185, 186, 249, 257, 261, 264, 270, 368, 382, 391, 397. 439
|
417
|
aşaç
|
tencere,III, 382 bkz> aşıç, eşiç
|
418
|
aşak
|
aşağı; dağ dibi·I, 66
|
419
|
aşaklamak
|
aşağılamak, küçük saymak·I, 305
|
420
|
aşamak
|
yemek, aş 701116^III, 253, 261
|
421
|
aşatmak
|
yemek yedirmek· I, 210
|
422
|
aşbar
|
saman, kepek ve ot gibi şeyler karıştırı-lıp ıslatıtarak hazırlanan hayvan yemi· I, 117;II, 351
|
423
|
aşgınmak
|
aşınmak· I, 254
|
424
|
aşıç
|
tencere·I, 52,116, 223, 248, 258, 313, 323, 327, 357, 409, 411, 514, 518;II, 12, 72, 78, 178, 201, 253, 302, 333, 356, 357; III, 142,191 206, 249, 280, 409, 430 bkz> e şiç, aşaç
|
425
|
aşlaka
|
aşlara, yemeklere. II, 54
|
426
|
aşlalmak
|
kap kenetlenmek· I, 295
|
427
|
aşlamak
|
kap kenetlemek·I, 80 ,268
|
428
|
aşlatmak
|
kap kenetletmek·I, 265
|
429
|
aşlık
|
aş evi, mutfak, yenıeklik·I, 114, 373; II. 204 bkz> tar ıg
|
430
|
aşmak
|
aşınak, bir tepeyi õbür yana geçmek·I, 173; III, 261
|
431
|
aşnu
|
önce, evveL I, 130
|
432
|
aşrulmak
|
aşırılmak, tepeden aşırılmak· I, 247
|
433
|
aşsamak
|
tepeyi aşmak istemek; yemek yemek istemek· I, 277
|
434
|
aşsatmak
|
yemek arzulatmak· I, 262
|
435
|
aştal
|
ogul birinin en son çocuğu· I, 105
|
436
|
aşu
|
kırmızı toprak, a;ı toprağı·I, 89
|
437
|
aşuk
|
insanın aşığı, topuğu; topuk kemiği,I, 66
|
438
|
aşuk
|
demir başlık, tulga·I, 67 bkz> yaşuk, yışıklıg
|
439
|
aşukmak
|
özlemek . I, 191; II, 165
|
440
|
aşukmak
|
özlemek·I, 191; II, 165
|
441
|
aşuklamak
|
aşık kemiğine vurmak· I, 305
|
442
|
aşulmak
|
örtülmek, örtünmek· I, 197 bkz>eşülmek
|
443
|
aşumak
|
koşmak, aşmak·I, 123
|
444
|
aşunmak
|
geçmek, aşmak·I, 202
|
445
|
aşutmak
|
örttürmek-I, 210 bkz> eşütmek
|
446
|
at
|
ad, isim, unvart, lakap, I, 78; III, 77, 250, 367, 384
|
447
|
at
|
at·I, 16, 34, 53, 80,104, 115, 123, 147,178, 184, 201, 203, 206, 225, 244, 255, 273, 275, 276, 278, 285, 289, 292, 296, 297, 300, 322, 324, 326, 329, 338, 343, 361, 363, 390, 395, 406, 417, 426, 427, 430. 436, 446, 458, 461, 470,472,481,483,491, 507, 513,
|
448
|
ata
|
baba, ata, I, 32, 86, 206. 288, 508; II, 80; III, 87, 210, 383
|
449
|
ataç
|
büyüklük gösteren çocuk· I, 52; II, 80 § ataç ogul; büyliklük gösteren çocuk· I, 52
|
450
|
atakı
|
babacığım anlamına sevgi bildiren bir sõz, I, 136, 262, 445; II, 120, 178, 196, 311; III, 87, 210, 212, 272, 291
|
451
|
atamak
|
takma ad (lakap) vermek·III, 250, 374
|
452
|
atan
|
iğdi; edilmiş deve·I, 75
|
453
|
atanlanmak
|
iğdiş deve sahibi olmak·I, 295
|
454
|
atanlıg
|
iğdiş edilmiş devesi olan kimse·I, 148
|
455
|
atasagun
|
hekim, doktor· I, 86, 403
|
456
|
atatmak
|
atlaşmak, (tay) at olmak· I, 206, 207; III, 158
|
457
|
at
|
bırkıgı atın ve eşeğln genizden ses çıkar-ması. I, 33, 35, 53, 74, 94,128,155,164,167, 173, 175, 176, 199, 225. 227. 229. 267. 291, 302. 304, 307, 309, 316, 328, 333, 363, 367, 381, 441, 461, 472, 486, 515;II, 3, 13, 20. 21, 74, 78,92,118.137,140. 149, 150, 177,
|
458
|
atgak
|
karında blriken sarı su hastalığı, kay· gıdan yüz sararması.I, 118
|
459
|
atgak
|
sarı renkte blr bitki,I, 118
|
460
|
atgarmak
|
ata bindirmek·I, 225
|
461
|
atılmak
|
atılmak; (çiçek) açılmak; herhangi bir şey büsbütün aynlmayarak açılmak.I, 21, 193
|
462
|
atım
|
atıcı, nişancı,I, 75;III, 379 § atım er; nişancı, lyi atan adam,I, 75
|
463
|
atım
|
atış, atım·III, 59
|
464
|
atınçu
|
atılan·I, 133
|
465
|
atınmak
|
bir tarafa atılmak, yuvarlanmak; atar gibi görünmek I, 199
|
466
|
atış
|
atışma.I, 60
|
467
|
atışgan
|
daima atışan,I, 157
|
468
|
atışmak
|
atışmak·I, 180
|
469
|
atız
|
iki dere arasındaki su geçecek set·I, 54 bkz> etiz
|
470
|
atızlamak
|
ark açmak; set yapmak; toprağı parçalara ayırmak, evlek yapmak,I, 301 bkz>etizlemek
|
471
|
atızlanmak
|
(tarla hakkında) maşalaya ayırmak, sulanmak ve ekilmek için parçalara ay ırmak·I, 292
|
472
|
at
|
kamçısı at siki I, 417
|
473
|
atlanmak
|
ata binmek, atlanmak; bir şeyin üzerine çıkmak, atlaşmak, at haline gelmek, I, 255, 256, 285, 353;II, 254
|
474
|
atlaşmak
|
at ortaya koyarak bahse girmek, at ı õndül koyarak yarış etmek,II, 114, 226
|
475
|
atlıg
|
adlı, unvanlı; ulusun büyüğü,I, 79
|
476
|
atlıg
|
atlı, süvari.I, 97, 166;II, 175; III, 37, 64, 435
|
477
|
atmak
|
atmak,I, 21,116,129,160, 170, 236, 237, 280, 403, 528;II, 20 26, 221, 226, 303, 306, 326;III, 106, 356, 370, 374
|
478
|
atsamak
|
atmak istemek, I, 275, 280
|
479
|
attırmak
|
attırmak·I, 217
|
480
|
av
|
av·I, 32
|
481
|
av
|
emir verenin emrini tanımamayı bildirir bir edat,I, 40
|
482
|
av(ş)n
|
agaç·I, 84
|
483
|
avlaşmak
|
toplanmak, yığılmak·I, 240 bkz> avlaşmak, evleşmek
|
484
|
avut
|
avuç·I, 83 bkz> adut
|
485
|
av
|
av·I, 81
|
486
|
ava
|
acımak bildiren bir kelime· I, 89
|
487
|
avalamak
|
(karışıklık çıktığında) toplaşmak, üşüşmek· I, 310 bkz> avmak, avlamak
|
488
|
avçı
|
avcı· I, 63, 311, 425
|
489
|
avıçga
|
kocamış klşi, ihtiyar adam· I, 143
|
490
|
avılku
|
kırmızı meyveleri olan ve meyvesinin suyu tutmaca kat ılan, göz ağnsına ilâç yapılan ve elbise boyanan bir ağaç·I, 489 bkz>afılgu
|
491
|
avınç
|
alışma, avunma·I, 132; III, 449
|
492
|
avınçu
|
avunulan, alışılan· I, 134
|
493
|
avınmak
|
alışmak, avunmak·I, 132, 202, 263
|
494
|
avlalmak
|
avlanmak,I, 295, 296 bkz> avlanmak
|
495
|
avlamak
|
avlamak·I, 287, 421;II, 45
|
496
|
avlamak
|
toplanmak, üşüşmek·I, 287 bkz>avmak, avalamak
|
497
|
avlanmak
|
avlanmak,I, 298 bkz> avlalmak
|
498
|
avlaşmak
|
toplanmak, yığılmak·I, 240 bkz> avlaşmak, evleşmek
|
499
|
avlaşmak
|
evini ortaya koyup kumaroynamak,evini öndül koymak,I, 240, 241 bkz> evle şmek
|
500
|
avlatmak
|
avlatmak·I, 263, 265
|
501
|
avmak
|
toplaşmak, üşüşmek; etrafını çevirmek, avlanmak,I, 174, 310;II, 137; III, 401 bkz> avalamak, avlamak
|
502
|
avran
|
demirci ocağı biçiminde yapılan ekmek fırını.I, 109
|
503
|
avrındı
|
kırıntı, döküntü·I, 145
|
504
|
avujgun
|
deri sepilenen palamut ağacı meyvesi I, 157
|
505
|
avurta
|
daya, süt nine· II, 144
|
506
|
avus
|
mum, balmumu· I, 59 bkz> lav
|
507
|
avya
|
ayva· I, 114, 311
|
508
|
avzurı
|
buğday ve arpa unu glbi şeyler karıştırılarak yapılan ekmek, karışık ekmek, I,145
|
509
|
ay
|
yılın on ikide biri olan zaman; gökteki ay, kamer· I, 82, 258. 259, 270. 288, 348, 507; II, 5,143; III, 33 § ay evi
|
510
|
ay
|
buyruğu tanımamayı bildiren bir söz,I, 40
|
511
|
ay
|
hitap edatı·I, 74
|
512
|
ay
|
turuncu renkte ipek kumaş·I, 40
|
513
|
ay
|
beylerin hizmetçisi, kölesi; bunlar ın adı yazılı defter·II,193; III, 77 bkz> andın
|
514
|
aya
|
avuç içi, aya· I, 85, 348
|
515
|
ayag
|
lakap, takma ad, I, 271
|
516
|
ayak
|
çanak, kâse, kadeh,I, 80, 84, 178, 265, 286. 295, 324, 375, 497; II, 17S, 346, 446; III. 15, 143, 296. 306, 371, 397 bkz> çanak
|
517
|
ayak
|
ayak·I, 84 bkz> adak, azak
|
518
|
ayakçı
|
kâseci, çanakçı,III, 296
|
519
|
ayaklıg
|
kaseli·III, 50
|
520
|
ayalamak
|
el ayalarını birbirine vurmak·III, 328
|
521
|
ayamak
|
lakap vermek; korumak·I, 271
|
522
|
ayas
|
ayaz; kõlelere verilen adlardan,I, 123
|
523
|
aya
|
kök açık hava,I, 123
|
524
|
aya
|
yersgü yarasa·III, 433 bkz> yarısa
|
525
|
aybañ
|
(er) kel (adam)·I, 116
|
526
|
ay
|
bitigi askerin adıyle azığının yazıldığı defter·I, 40
|
527
|
aydıñ
|
aydın, ay aydınlığl.I, 117
|
528
|
aygır
|
aygır· III, 122 bkz> adgır
|
529
|
ayıg
|
ayı,I, 84 bkz> adıg
|
530
|
ayıg
|
ne iyi, ne fena yerine kullan ılan bir edat, iyi ve kõtüye delâlet eden kelimelerde pekitme edatı·I, 84
|
531
|
ayık
|
vaat, söz verme·I, 84;II, 45
|
532
|
ayılmak
|
söylenmek·I, 268
|
533
|
ayıtgan
|
soran·III, 52
|
534
|
ayıtmak
|
söylemek, sormak,I, 215, 216
|
535
|
ayluk
|
ayluk õyle öyle· I, 113
|
536
|
aymak
|
söylemek I, 36, 37, 52, 88, 89, 93, 94, 109, 110, 118. 174, 207. 321, 339, 352, 367, 377. 419, 492. 494;II, 45. 105; III, 80, 158, 208, 212, 218, 245, 357, 363, 368, 375
|
537
|
ayran
|
ayran· I, 120
|
538
|
ayrık
|
ayrık otu·I, 113 bkz> adrık
|
539
|
ayrışmak
|
ayrışmak, birbirinden ayrılmak·I, 233. 234, 270 bkz> adrışmak
|
540
|
ayru
|
başka,I, 126
|
541
|
ayruk
|
başka, ayrı. I, 113, 417 bkz> adın, adın, adruk, edin
|
542
|
aytıg
|
hltap; hatır sorma· I, 113 bkz> aytış
|
543
|
aytılmak
|
sorulmak; söylenmek·I, 270
|
544
|
aytınmak
|
sormayı kendi üstüne almak·I, 270
|
545
|
aytış
|
hatır sorma· I, 113 bkz> aytıg
|
546
|
ayturmak
|
söyletmek I, 269
|
547
|
az
|
uzunlamasına çizlk, tırnak yarası,I, 71 bkz>ezik, iz
|
548
|
az
|
kakım, I, 80 bkz> as
|
549
|
az
|
az·I, 75, 80
|
550
|
azak
|
ayak·I, 32 bkz> adak, ayak
|
551
|
azak
|
nereden ve kimden geldiği belli olmayan ok·II, 20 bkz> azuk
|
552
|
azgan
|
kuş burnu, yaban gülü; ağaçların en kötüsü olup gül glbl sar ı, beyaz çiçek1eri olan bir ağaçcık, küpe gibi kırmızı meyveleri olur· I, 439
|
553
|
azıg
|
azı dişi·I, 64
|
554
|
azıglamak
|
azı dişlyle ısırmak; azı dişine vurmak·I, 304
|
555
|
azıglıg
|
azı dişi belirmiş olan·I, 147
|
556
|
azılmak
|
azılmak. I, 196
|
557
|
azımak
|
sızmak; gürültüden ağır duyar olmak,III, 253
|
558
|
azıtgan
|
daima yoldan çıkaran, azdıran,I, 155
|
559
|
azıtmak
|
yoldan çıkarmak, azıtmak· I, 208, 209; II, 234
|
560
|
azlanmak
|
azımsamak, az görmek· I, 297
|
561
|
azma
|
taşağının derisi yarıldığı için aşamayan koç· I, 130
|
562
|
azmak
|
azmak, yoldan çıkmak·I, 93, 173
|
563
|
azrak
|
daha az,III, 361
|
564
|
azu
|
iki şeyden birini dilemeyi anlatır, yahut,veya· I, 88, 429
|
565
|
azuk
|
azık,I, 7, 16, 66, 342. 381
|
566
|
azuk
|
yolunu kaybeden, nereye gltti ği ve nereden geldiği belli olmayan·I, 66 bkz> azak § azuk ok; nereden geldigi ve kimin attığı belli olmayan ok· § azuk munk; kaçan, yoldan ç ıkan, azan·I, 66
|
567
|
azuklanmak
|
azık sahibi olmak,I, 294
|
568
|
azuklug
|
azığı olan, azıklı·I, 148
|
569
|
azukluk
|
}
|