Cinsel Saldırı ve Çocuğun Cinsel İstismarı Sanıklarının Mahkemedeki İletişimsel Amaçları/Bütünce
Bütünce
Çalışmada kullanılan bütünce, Hürriyet isimli ulusal günlük gazetenin internet sitesinden (www.hurriyet.com.tr) elde edilmiştir. Google arama motoru üzerinde "cinsel saldırı"+sanık+mahkeme+ifade+hurriyet.com.tr anahtarı kullanılarak, haber kategorisinde, 1 Ocak 2015 - 1 Ocak 2021 zaman aralığı için elde edilen 300 civarı arama sonucu tek tek incelenmiş; soruşturma sürecinde alınan ifadelerin, sanıktan başka kişilerce verilen ifadelerin ve Türk Ceza Kanunu’nun 102 veya 103. maddelerinden (cinsel saldırı veya çocukların cinsel istismarı) doğmayan ya da bunların dahil olmadığı suçlamalara karşı verilen ifadelerin hariç tutulmasıyla toplam 66 sanığın, haber kaynağında olduğu gibi aktarılan (tırnak içinde yazılan) ifadeleri toplanmıştır.
Türk Ceza Kanunu’nun 102 ve 103. maddeleri son olarak Haziran 2014’te değiştirilmiş, 103. maddenin birinci ve ikinci fıkralarında ise Kasım 2016’da yeniden düzenleme ve ekleme yapılmıştır. Ne var ki bu düzenlemeler tipik fiilin, bu durumda yargılamaya konu olan eylemin niteliğine dair bir değişiklik öngörmemekle beraber cezaya ilişkindir.
Veri toplama sürecinde tek bir kaynağın tercih edilmesinin nedeni, farklı kaynaklarda, aynı olaylara ilişkin aynı kişilerce verilen ifadelerle tekrar karşılaşılmasının ve böylece ortaya çıkacak gereksiz iş yükünün önlenmesidir.
Bütünceyi oluşturan ifadeler, sanıklar tarafından mahkemede (kovuşturma sürecinde) verilmiştir. Soruşturma sürecinde ve dolayısıyla şüpheli sıfatıyla; kolluk görevlilerine, Cumhuriyet savcısına veya sulh ceza yargıcına verilen ifadeler hariç tutulmuştur. Zira başta ceza tehdidinin yakınlığı olmak üzere değişen koşullar ve ilgili usullerin, kişilerin dil kullanımlarında değişkenliğe yol açabileceği değerlendirilmektedir. Savunmaları bulunan 66 sanıktan 2’si kadın, 64’ü erkek ve yargılamalara konu olan olaylardaki toplam 72 mağdurdan 53’ü kadın, 19’u erkektir.
Bütüncenin üst verisine göre bu iki suçlamaya eşlik eden diğer suçlamalar, Türk Ceza Kanunu’nun 81, 86, 105, 106, 107, 109, 116, 125, 134, 148 (ve 149) ve 226. maddelerinden doğmaktadır: sırasıyla kasten öldürme, kasten yaralama, cinsel taciz, tehdit, şantaj, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, konut dokunulmazlığının ihlali, hakaret, özel hayatın gizliliğini ihlal, yağma (ve nitelikli yağma) ve müstehcenlik.
Savunma kapsamında ortaya konulacak dilsel veriyi anlayabilmek için, suçun veya suçlamanın mahiyetini kavramak da son derece önemlidir. Cinsel saldırı veya çocukların cinsel istismarı suçlamalarıyla yargılanan 66 sanığa yöneltilen diğer suçlamaların sıklığı gözetildiğinde, sanıkların 23’ünün ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılmayla da suçlandığı görülmektedir. İkinci sırada 6’şar dava ile kasten öldürme ve hakaret, 5’er dava ile de kasten yaralama, tehdit ve şantaj suçlamaları ön plana çıkmaktadır. Diğer suçlamalara, bütünce üst verisi genelinde bir veya iki kez rastlanılmıştır. Bütünceyi oluşturan çoğu ifade, bir sanığın yargılandığı suçlamaya ilişkin olmakla beraber bazı yargılamalarda birden fazla sanık bulunmaktadır. Bütünce verisinde en fazla 4’er sanığın yargılandığı iki dava bulunmaktadır.
Bütüncenin oluşturulmasında, daha önce belirtildiği gibi, bir gazetenin internet sitesi tercih edilmiştir. Bu şekilde açık kaynak kullanılmasının nedeni, başka türlü gerçek adli veri elde etmekte karşılaşılan zorluklardır. Soruşturmalardaki gizlilik esasının aksine kovuşturmalar (dava süreçleri; duruşmalar) kural olarak kamuya açıktır. Ne var ki bu duruşmalarda kayıt alınması yasaktır ve duruşma tutanakları ise elde edilebilse dahi genellikle duruşma salonunda konuşulanların sonradan özet biçiminde metin ortamına aktarılmış hâlidir. Dolayısıyla bu tutanakların, konuşan kişilerin sesletmiş oldukları dilsel ifadeleri tam olarak yansıtması anlaşılır biçimde beklenmemektedir. Ek olarak gazete kaynakları Türkiye’nin pek çok yerinde ve farklı zamanlarda, bu suçlamaların yöneltildiği duruşmalardan haber ve içerik aktarabilmektedir. Bunu yalnız bir araştırmacının yapabilmesi ise zaman ve finans kaynağı bakımından son derece zordur. Verinin toplandığı kaynak, hem sanığın ifadesine kısmen de olsa erişmeyi mümkün kılmış hem de Türkiye genelinde çok çeşitli yerlerden zamana yayılı bilgi edinilmesini mümkün kılmıştır.
Haber kaynağında belirtilmiş olan tarihler esas alındığında, bu 66 savunmanın 8’i 2015; 10’u 2016; 12’si 2017; 16’sı 2018; 13’ü 2019 ve 7’si 2020 yılına tarihlenmektedir.[1] Haber içeriklerine bakıldığında ise yargılama konusu 54 olaydan[2] 10’u İstanbul, 9’u Antalya, 5’i Zonguldak ve 4’ü Ankara’da gerçekleşmiştir. Bolu, Diyarbakır, Erzurum, İzmir ve Kayseri’de 2’şer olay; Adana, Bursa, Çanakkale, Çorum, Eskişehir, Gaziantep, Isparta, Karaman, Kars, Kastamonu, Kocaeli, Konya, Mardin, Mersin, Muğla ve Samsun’da ise 1’er olay yaşanmıştır. Böylece incelemeye konu edilen savunma içerikleri, 6 yıl ve 26 ayrı şehre yayılmış hâldedir. Davaların bir kısmı sonuçlanmış olmakla beraber bazılarının sonucuyla ilgili kaynaktan bilgi edinilememiştir. Bu davalar sürüyor veya bilinmeyen bir hükümle sonuçlanmış olabilir. Ayrıca vurgulamak gerekir ki, sonuçlanan davaların bir kısmında sanıklar suçlu veya suçsuz bulunmuş, bir kısmında ise şikayetçinin şikayetinden vazgeçmesi üzerine düşme hükmü kurulmuştur. Dolayısıyla bütünce, Türk Ceza Kanunu’nun 102 ve 103. maddelerinde tanımlı “suçları işleyen” kimselerin değil, bu suçlama ile “yargılanmış” kişilerin savunmalarından oluşmaktadır.
Yer ve zaman yönünden belirtilen yaygınlığın karşısında bütüncenin bir kısıtlılığı ise savunmanın tamamı içerisinden seçilen, sınırlı ifadelerden oluşmasıdır. Ne var ki haber kaynakları özellikle cinsel dokunulmazlığa karşı eylemlerin yargılamalarında, genellikle savunmanın özüne ilişkin bilgileri öne
çıkarmaktadır; zira ilgili süreçte haber değeri olan bilgi budur. Bu çalışmada ise sanıkların dil ve hukuk izlemlerini altsözceler aracılığıyla tespit etmek hedeflendiğinden, editörler tarafından yapılan eksiltmelerin çalışmaya etkisinin ileri bir boyutta olmayacağı varsayılmaktadır. Nitekim kaynakta yer verilmiş olsa dahi
duruşma salonunda konuşulan ve savunma izlemi bağlamında önemsiz görünen kısımlar değerlendirmeden hariç tutulmuştur. Duruşmanın başlangıcında sanığın kimlik tespitine dair yapılan konuşmalar veya son derece özgül biçimde, örneğin, “O sırada saat kaçtı?” gibi sorulara verilen yanıtlar bu çalışma kapsamında ele alınmamıştır. Dolayısıyla haber editörlerinin, bu çalışma çerçevesinde araştırmacının yapacağı seçim ve düzenlemeyi önceden yaptığı da söylenilebilir.