Cinsel Saldırı ve Çocuğun Cinsel İstismarı Sanıklarının Mahkemedeki İletişimsel Amaçları/Çözümleme ve Bulgular

Çözümleme ve Bulgular

Bütünceyi oluşturan ifadelerin ceza yargılaması kapsamında birer sanık savunması olduğu dikkate alındığında, metinlerde görülebilecek altsözcelerin öncelikle atılı suçun kabul edilmesi veya reddedilmesine yönelik olacağı öngörülmektedir. Bunlar, “kabul etme” ve “reddetme” olarak tanımlanacaktır. İfadenin sahibi, bu altsözceler kapsamında kendilerine yöneltilen suçlamayı ya kabul edecek ya da reddedecektir.

Bütüncenin oluşturulması ve çözümlemeye uygun şekilde düzenlenmesi sürecinde ise bazı sanıkların kendilerine yöneltilen suçlamayı bir şekilde hafifletmeye ya da diğer bir deyişle mazur göstermeye çalıştıkları görülmüş, mahkemede ifade verirken amaçlarının bu yönde olduğu değerlendirilmiştir. Bütüncedeki böylesi bölümleri oluşturan altsözce, “hafifletme” olarak adlandırılacaktır.

Sanıklar, gerek suçlamadan tamamen kurtulmak gerekse mahkemece hükmedileceğini öngördükleri cezada indirim uygulanmasını sağlamak için başka izlemleri de takip edebilirler. Bunlardan birisi, sanığın; kendi kişiliğinden, yaşamından, geçmişteki olumlu edimlerinden ya da pişmanlığından bahsederek iyi bir kimse olduğu izlenimi uyandırmak istemesidir. Bu amaca yönelik verilen ifadelerin bulunduğu altsözce “sempati” olarak adlandırılacaktır. Bir diğer izlem ise sanığın, yargılama konusu olaya ilişkin herhangi bir nedenle başkasını, özellikle de mağduru suçlamasıdır. Bu altsözce ise “suçlama” olarak anılmaktadır.

Daha önce belirtildiği gibi, sanığın savunma amacı ya da izlemiyle ilgisi bulunmayan başkaca sözleri ise değerlendirmeye alınmamıştır. İfadelerin belirli bölümlerinin birden fazla altsözceye uygun olması hâlinde ise anlamca baskınlık ve bu bölümden öncesi ile sonrası arasındaki ilişkiler dikkate alınmıştır. Ayrıca, altsözcelerin adlarında “iletişimsel amaç” gözetildiği ve bu adların hukuki birer niteleme olmadığı da göz önünde bulundurulmalıdır.

Kabul Etme

Bu altsözce kapsamında sanığın yalnızca bir suçlamayı, olduğu gibi kabul ettiğini beyan ettiği ifadeler dikkate alınmıştır. Diğer bir deyişle, sanığın eylemini kabul etmekle beraber suçlamayı, yani eyleminin suç teşkil ettiğini reddettiği ifadeler bu kapsamda değil, “hafifletme” başlığı altında incelenmiştir. Zira söz konusu durumda sanık, kendisi için öngörülen ve istenilen cezadan daha az bir cezanın verilmesini amaçlamaktadır.

Bütünce genelinde ise iki ifadede bu altsözcenin bulunduğu görülmüştür.

Tablo 1. Kabul etme altsözcesi örnekleri

Arkadaşım S. avlanıyordu. Benim yanıma geldi. Ben de alkollüydüm. Daha sonra arabayı gördük. İki erkek, iki kadın vardı. Yüzümüzü kar maskesiyle kapatıp tüfeği S.’den alıp yanlarına gittik. Tüfeği doğrultup etkisiz hale getirip paralarını aldık. Daha sonra da kadınlardan birisiyle ben, diğeriyle de S. cinsel ilişkiye girdi.


Bir tek tecavüz ettim. Suçum neyse razıyım. Eklemek istediğim başka bir şey yok. Savunmam budur.


Yukarıda sunulan ilk ifadeyi veren sanığın, Türk Ceza Kanunu’nun 102 (cinsel saldırı) ve 149. (nitelikli yağma) maddelerinden yargılandığı ve sonucunda suçlu bulunduğu bilinmektedir. Sanık, kaynakta açıkça yazılmışsa da burada önemsiz olduğundan adı sansürlenmiş olan bir başka kişiyle beraber, silah zoruyla mağdurların paralarını aldıklarını ve cinsel saldırıda bulunduklarını açıkça kabullenmektedir. Alıntı kapsamında yer verilen “Ben de alkollüydüm.” tümcesi her ne kadar başka bazı ifadelerde “hafifletme” altsözcesi kapsamında ve bu amaçla değerlendirilmişse de mevcut örnek bir bütün olarak ele alındığında, sanığın böyle bir amacının bulunmadığı görülmektedir.

İkinci örnekte ise sanığın ifadesi, kabul etme kapsamında değerlendirilmiştir. Sanık, bundan önce yalnızca “Ben öldürmedim.” demiş ve bu tümce ise “reddetme” altsözcesi kapsamında değerlendirilmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun beş ayrı maddesinden yargılanan sanık; öldürme eylemini reddetmiş, cinsel saldırıyı açıkça ve bu kapsamda içkin olarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmayı örtülü olarak kabul etmiştir. İfade, konut dokunulmazlığının ihlali ve yağma suçlarına dair herhangi bir açıklama içermemektedir.


Reddetme

Kabul etmeye karşın reddetme ise en yoğun kullanılan altsözce olmuştur. Suçu reddetme, sanıklar tarafından iki ayrı biçimde ortaya konulmuştur. Bunlardan birisi; gerçekleştirdikleri iddia edilen eylemi tümden reddetme, diğeri ise eylemi kabul ederken bu eylemin suç olarak nitelenmesine imkân veren koşulları reddetme biçimindedir.

Bunlara örnek olarak aşağıdaki ifadeler gösterilebilir. Bu ifadelerden bir kısmı pratik nedenlerle, anlam bakımından çalışmanın ve çözümlemenin özünü etkilemeyecek biçimde; detaylı, görece uzun açıklama ve anlatımların çıkarılmasıyla, iletişimsel amacın gösterimini kısıtlamayacak şekilde kısaltılmıştır.

Tablo 2. Reddetme altsözcesi örnekleri

Hakkımdaki iddialar tamamen asılsız. Mağdurlara yönelik herhangi bir taciz veya istismarda bulunmadım.


Müştekiye karşı herhangi bir temasım olmadı. Suçsuzum, tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum.


C. benim kardeşim gibiydi. Boğazını kesinlikle sıkmadım. Şiddet de uygulamadık. Kesinlikle cinsel ilişki falan kurmadık.


Döndüğümde müşteki arka koltuktaydı. Herhangi bir zorlama olmadan, tamamen kendi isteğiyle şikayetçiyle birlikte olduk. Kendisini evine bıraktım, bir miktar para verdim. Kendisini tehdit etmedim.


P.T. ile zorla birlikte olmadım. Kendisine güvenerek öpüştüm. Benim hakkımda şikayetçi oldu. Öpüşürken rızası vardı. Bunun dışında bir şey olmadı.



  İlk örnekte sanık; iddiaların asılsız olduğunu, dosya kapsamında mağdur olarak nitelenen kişileri taciz etmediğini ve onlara herhangi bir istismar uygulamadığını belirtmekte, böylelikle kendisine yöneltilen suçlamayı tümden reddetmektedir. İkinci örnekte de, cinsel saldırı ve cinsel taciz ile suçlanan sanık, şikayetçiye hiçbir şekilde temas etmediğini belirterek suçsuz olduğunu savunmuştur. Üçüncü örnekte sanık, ölümü dolayısıyla yargılandığı kişiye duyduğu sevgiden bahsetmekle beraber ölenin boğazını sıkmadığını, ona şiddet uygulamadığını ve cinsel saldırıda bulunmadığını beyan eder. Böylece kendisine yöneltilen öldürme, cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlamalarını reddetmektedir.

Dördüncü örnekte “Herhangi bir zorlama olmadan, tamamen kendi isteğiyle şikayetçiyle birlikte olduk.” ve beşinci örnekte “P.T. ile zorla birlikte olmadım. (…) Öpüşürken rızası vardı.” beyanlarını veren sanıklar, ilgili kişilerle cinsel ilişkiye girdiklerini kabul etmekle beraber bu ilişkinin karşılıklı rızaya dayalı olduğunu belirtmektedir. Zira bu durumda eylem, cinsel saldırı olarak nitelenemeyecek ve suç teşkil etmeyecektir.


Hafifletme

Sanıklar, kimi durumlarda suçlamayı reddetmekle beraber yöneltilene göre daha hafif başka bir suçu işlediklerini kabul edebilmektedir. Böylesi durumlarda, örneğin, “kasten öldürme” ile yargılanan kişi bu suçu reddedip “olası kast ile öldürme” veya “taksirle öldürme” suçunu işlediğini ya da “cinsel saldırı” suçlamasıyla yargılanırken bu suçu işlemediğini ancak eyleminin “cinsel taciz” suçu kapsamında olduğunu açık veya örtülü biçimde kabul edebilir.

Benzer biçimde sanığın, eylemini kabul etmekle beraber bu eyleminin; bir şeyi bilmemekten, yanlış bilmekten veya başkaca bir hata ya da birtakım özel koşullardan kaynaklandığını belirttiği ifadeleri de bu altsözce kapsamında değerlendirilmektedir. Örneğin, mağdur ile cinsel ilişkiye girdiğini kabul eden bir sanık, ilişkiye girdiği kişinin yaşını veya akıl zayıflığını fark edemediğini ya da bu konuda yanıldığını veya yanıltıldığını ifade ederek kendisini savunabilir. Böylesi bir bağlam oluşturan sözler, hafifletme altsözcesi kapsamında değerlendirilmektedir.

Altsözcelerin adlandırılmasında iletişimsel amacın dikkate alındığı ve bu adların hukuki niteleme olmadığı daha önce belirtilmiştir. Dolayısıyla bu altsözce, “hafifletici nedenler” veya “indirim nedenleri” ile bağdaştırılmamalıdır. Örneklendirilen durumda kişi, sanığı olduğu ceza yargılaması kapsamındaki hukuk izlemi açısından, suçlamayı açık veya örtülü biçimde reddetmeyi hedefliyor da olabilir. Ne var ki altsözce, sözün iletişimsel amacına odaklandığından, bu sözün ceza muhakemesindeki karşılığı bir başka alanın veya çalışmanın konusudur. Amaç, temel olarak, bir eylemin makul veya mazur görülmesini sağlamak olduğundan ve eyleme ilişkin içkin bir kabul gerektirdiğinden, “hafifletme”nin uygun bir ad olduğu değerlendirilmektedir.

Aşağıda, bu altsözce kapsamında değerlendirilen çeşitli ifade örnekleri sunulmuştur. Kimi ifadeler daha önce olduğu gibi pratik nedenlerle kısaltılmış, metnin içerisinden eksiltme yapıldığı takdirde ise bunlar “(…)” ile gösterilmiştir.

Tablo 3. Hafifletme altsözcesi örnekleri

Benim hareketim müştekiye karşı değildir. (…) O arada feribotta aşırı dekolte giyinmiş bir bayan gördüm. Sabahın verdiği mahmurlukla tahrik oldum. (…) Otobüsün kontağı kapalı olduğundan iç ışıkları yanmıyordu ve karanlıktı. Otobüsün arka tarafına geçtim. Elime bir bardak almıştım. Burada mastürbasyon yaptım. (…) Daha sonra buradan otobüsün önüne doğru ilerlerken otobüsün içerisinde bulunan çöpleri toplamaya başladım. Çöpleri toplayıp ilerlerken müştekinin uyuduğu bölüme geldim. Müşteki baş tarafı koridora doğru dönük ayakları cam tarafına doğru uyuyordu. Benim de elimde çöp olarak aldığım gazete parçaları, yarım dolu plastik su bardağı ve içinde spermlerim olan diğer bardak vardı. Müştekinin önündeki çöpleri almak için uzandığımda elimdeki bardaklar döküldü. Müşteki uyandı ve başımda beni görünce hafiften çığlık atarak bağırmaya başladı ve “Sen ne yapıyorsun?” dedi. Ben ilk etapta yalnızca suyun döküldüğünü zannettim. (…) Müşteki koltuktaki lekeleri gösterip “Muavininiz benim başımda mastürbasyon yaptı.” dedi. Olay daha sonra jandarmaya intikal etti.


Zihinsel engelli olduğunu biliyordum ancak engel düzeyinin çok olduğunu bilmiyordum. Biz konuşurken birbirimizi anlıyorduk. Y.Ö., bana “Biz seninle nasıl olsa evleneceğiz, ben senin karın olmak istiyorum.” dedi. Ben de nasılsa evleneceğiz diye kabul ettim. İlişkiye girdik.


Geçen şubat ayında da B.T. ile yine ters ilişkiye girdik. B.T. normal yoldan da ilişkiye girmek istedi. Ben kabul etmedim. B.T. ile konuşurken birbirimize cinsel içerikli görüntüler de gönderiyorduk. B.T. başkalarıyla da ilişkisi olduğunu söyleyince sinirlendim. Sinirimden annesine mesaj attım.


Sadece onu susturmaya çalıştım. Nasıl olduğunu da anlayabilmiş değilim.


Bana uyuşturucu madde bağımlısı ve hayat kadını olduğunu söyledi. Kendisiyle bir yıldır ortalama 10 gün arayla para karşılığı ilişkiye giriyorduk. Olay günü de cinsel ilişkiye girdik. İlişkiden sonra konuşurken bana küfretti, tükürdü. Ben yüzümü silerken sol kolumu ısırdı. Can havliyle cebimdeki bıçağı çıkarıp "G. bırak beni, yoksa bir tarafını keseceğim!" dedim. Ancak bırakmadı. Ne yaptığımı hatırlamıyorum.


İlk örnekte cinsel saldırı suçlamasıyla yargılanan sanık, şikayetçi olan kişinin yanında mastürbasyon yaptığı ve vücut sıvısının doğrudan şikayetçi üzerine bulaştığı iddiasını reddetmektedir. Anlatımına göre kendisi; hareket hâlindeki feribot üzerinde bulunan şehirlerarası yolcu otobüsünün içindeki başka bir yerde mastürbasyon yapmış, sonrasında içinde vücut sıvısı bulunan bardağı, şikayetçi olan kişinin üzerine düşürmüş ve vücut sıvısı bu şekilde dökülmüştür. Ne var ki ifadenin bu bölümü, “reddetme” altsözcesi kapsamında değerlendirilmemiştir. Zira tabloda yer verilen ifadenin sonrasındaki tümcede sanık, “Öncelikle müştekiyi bu duruma düşürdüğüm için pişmanım ve vicdan azabı çekiyorum.” diyerek eyleminin ve sonuçlarının, toplumsal normlara aykırı olduğuna ve bir sapma teşkil ettiğine dair örtülü bir kabul sunmaktadır. Bu çerçevede ifadenin sunulan bölümü, sonucun mazur görülmesine yönelik bir açıklama olarak değerlendirilmekte ve “hafifletme” altsözcesiyle bağdaşık bir iletişimsel amaç taşımaktadır.

İkinci örnekte ifadesine yer verilen sanık; ilgili kişiyle cinsel ilişkiye girdiğini, bu ilişkinin karşılıklı rızaya dayandığını ve iki tarafın da birbiriyle evlenme niyetinde olduğunu, kişinin zihinsel engelli olduğunu bildiğini, bununla beraber engel düzeyinin farkında olmadığını belirtmektedir. Kısaca, daha önce belirtildiği gibi; eylemin, bir şeyi bilmemekten kaynaklandığına yönelik bir savunma söz konusudur.

Üçüncü örnekte “çocukların cinsel istismarı” (TCK, m. 103) ile suçlanan sanık; çocuk ile cinsel ilişkisinin bir süreç kapsamında ve dolayısıyla örtülü biçimde herhangi bir cebir, tehdit veya hile olmaksızın gerçekleştiğini, birbirleriyle karşılıklı olarak cinsel içerikli yazışmalar yaptıklarını ve bu nitelikte görseller paylaştıklarını belirtmektedir. Bu savunmanın, suçlamayı, daha az bir cezanın öngörüldüğü “reşit olmayanla cinsel ilişki”ye (TCK, m. 104) indirgeme maksatlı olduğu değerlendirilmektedir. Zira sanık, yöneltilen suçlamayı reddetmekle beraber daha az bir cezanın öngörüldüğü, dolayısıyla kanunca “daha hafif” olarak tanımlandığı söylenebilecek aynı nitelikte; cinsel dokunulmazlığa karşı bir başka suçu kabul etmektedir.

Dördüncü ifadede, cinsel ilişki sonrasında ilişkiye girdiği kişiyi öldürmekle suçlanan sanık; amacının öldürmek olmadığını ve olayın nasıl olduğunu anlamadığını belirtmektedir. Bu ifadeye göre sanık, susturmak istediği kişiyi “yanlışlıkla” öldürmüştür ve böylesi bir savunmanın, Türk Ceza Kanunu’nun 21. maddesinde tanımlı “kast” olgusuna yönelik olduğu değerlendirilebilir.[1] Bu durum ise mevcut altsözcenin özgü nitelikleri olan “daha hafif bir suçlamanın kabulü” ve “hata iddiası”na karşılık gelmektedir.

Son örnek, bir öncekinde olduğu gibi, yine cinsel ilişki sonrası ilişkiye girdiği kişiyi öldürdüğü iddiasıyla yargılanan bir sanığa ait savunmadır. Sanık, ölen kişiyle önceki bir yıl boyunca düzenli olarak para karşılığı cinsel ilişkiye girdiğini belirtmektedir. Anlatımına göre uyuşturucu bağımlısı olan kişi, sanığın bilmediği bir nedenle; cinsel ilişki sonrası kendisine küfretmiş, tükürmüş ve fiziksel olarak saldırmıştır. Yine kendi anlatımına göre sanık, bu durum karşısında cebinde bulunan bıçağı çıkararak kişiyi uyarmış ancak saldırı sürmüştür. Sonrasında ise ne yaptığını hatırlamadığını beyan eden sanığın, eylemine ilişkin örtülü bir kabul sunduğu varsayılabilir. Ne var ki sanık burada, kişinin; madde bağımlısı olduğunu, kendisine nedensizce küfrettiğini, tükürdüğünü, saldırdığını, uyarısına rağmen de saldırıyı sürdürdüğünü belirtmektedir. Sanık böylece, Türk Ceza Kanunu’ndaki “haksız tahrik” (m. 29) hükmünden faydalanmak istemiş olabilir. Bu nedenle yer verilen anlatımın, cezada indirim yapılmasını sağlama amaçlı olduğu değerlendirilmektedir. Zira bu ifade üzerine eylemin teşkil ettiği sapmanın şiddeti ve dolayısıyla bu sapmaya karşılık gelebilecek ceza daha düşük olabilecektir.


Sempati

Tıpkı bir önceki altsözcede eylemin farklı gerekçelerle hafifletilmeye çalışılması gibi burada ise sanık, eylemden bağımsız biçimde kendisiyle ilgili birtakım bilgiler vererek bir anlamda “mahkemenin sempatisini kazanmaya” çalışır. Bu çerçevede sanık; kendi kişiliğinden, yaşamından, fedakarlık ve sair olumlu edimlerinden, mağduriyetinden veya yaşadığı zorluklardan ya da pişmanlığından bahsederek iyi bir kimse olduğu izlenimi veya acıma hissi uyandırmayı hedefler. Buradaki hukuk izleminin hedefi, kimi zaman, Türk Ceza Kanunu’nda tanımlı “takdiri indirim nedenleri” (m. 62) hükmünün dikkate alınmasını ve böylelikle cezada indirim uygulanmasını sağlamak olabilir. Yukarıda belirtilen amaçlara yönelik verilen ifadelerin bulunduğu altsözce “sempati” olarak adlandırılmaktadır.

Bu kapsamda verilebilecek tipik bir örnek, suçlamanın ne olduğuyla tamamen ilgisiz biçimde, sanığın “vatanını, milletini seven, devletine saygılı” bir kimse olduğunu beyan etmesi olabilir. Bunun dışında pişmanlık belirten veya sanığın, karşılaştığı suçlamanın toplum nezdinde yaratacağı etkinin aksine kendisini; iyi, dürüst, şefkatli, ahlaklı, erdemli vb. göstermek amacıyla söylediği değerlendirilen sözlerin tümü bu altsözce kapsamında incelenmektedir. Pişmanlık ifade etmekle birlikte açık veya örtülü biçimde bağışlanma dileyen sanıkların sözleri de bu çerçevede değerlendirilmektedir.

Tablo 4. Sempati altsözcesi örnekleri

Çocukların sınav dönemlerinde, onları teselli etmek için yanlarına yatıyordum. (…) Ben çok üzgünüm, babasız büyüdüm. Bu yüzden de çocuklara hep babalık yapmaya çalıştım. Çocuklara kendi cebimden hep masraf ettim. Ben onların anne babası gibi oldum.


Öğrencilerimi çocuklarım kadar, hatta bazen daha fazla seviyorum.


Ben mahallemde örnek birisiyim.


Çocuklarımın bakımı için tahliyemi talep ederim.


Sürekli halüsinasyon görüyorum. Beni evime yollayın, ailemle kalayım.


İlk sırada, birden fazla mağdura karşı çocuğun cinsel istismarı ve bununla bağlantılı olarak kasten yaralama dahil olmak üzere başkaca suçlardan yargılanıp 508 yıl, 3 ay hapis cezasına çarptırılmış bir sanığın ifadesi bulunmaktadır. Sanığın; “sınav dönemlerinde çocukları teselli etmek için yanlarına yattığı, çok üzgün olduğu, babasız büyüdüğü, çocuklara babalık yapmaya çalıştığı, onlar için harcamalar yaptığı, onların anne babası gibi olmuş olması” ifadelerinin, mahkeme heyeti nezdinde şefkat ve acıma hissi yaratmak amacıyla söylendiği değerlendirilmektedir.

İkinci örnekte ise suçlanan kişi, “öğrencilerini çocukları kadar ve hatta bazen daha fazla sevdiğini” belirtmektedir. Böylelikle, altsözce açıklamasında belirtildiği gibi kendisini iyi ve şefkatli bir kimse olarak tanıtmayı hedeflediği söylenebilir.

“Ben mahallemde örnek birisiyim.” Beyanı, Türk Ceza Kanunu’nda takdiri indirim nedenleri örneklendirilirken ilk iki sırada değinilen “failin geçmişi”ne ve “sosyal ilişkileri”ne (TCK, m. 62/2) yönelik örtülü bir atıf olarak düşünülebilir. Böylelikle ifade verenin, bu altsözce geneli için geçerli olduğu üzere, kendisiyle ilgili iyi bir izlenim yaratmayı amaçladığı açıktır.

Dördüncü ifadede kişi, “çocuklarının bakımı için tahliye”sini istemektedir. Burada dikkat çekilmesi gerekli görülen konu, tahliye talebinin masumiyet iddiası veya eylemin gerçekleştirildiği şartlar ya da eylemin amacı gibi yargılama konusuna dayalı olmamasıdır. Sanık, çocukların bakım ihtiyacına ve kendisinin onlara bakma isteğine gönderimde bulunmaktadır. Böylelikle amacın, mahkeme heyetinin dikkatini çocuklara çekmek ve hem onlar hem de sanık açısından şefkat ve acıma hissi uyandırmak olduğu varsayılabilir.

Son örnekte ise başka bir sanık, tahliye talebini, bir önceki örnekte olduğu gibi yargılama konusundan bağımsız biçimde, halüsinasyon görmesine dayandırmaktadır. Sanığın, yargılama sürecinden ruhsal olarak olumsuz etkilendiğini ve evinde, ailesiyle birlikte kalmak istediğini bildirerek acıma duygusu uyandırmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.


Suçlama

Bütünce kapsamında; sanıkların ceza tehdidinden kurtulma, cezada indirim uygulanmasını sağlama veya cezayı kabullenme gibi farklı savunma izlemleriyle verdikleri ifadelerde görülen son altsözce ise “suçlama”dır. Bu suçlamalar; yargılama sürecinde mağdur olarak nitelenen kişiye, onun yakınlarına, yargılama sürecinde yer alan başka kişilere veya çok daha geniş bir çerçevede, yargılama ile ilgisiz görülen başkalarına yöneltilmiş olabilir. Sanıklar tarafından savunma hakkı çerçevesinde söylenen birtakım sözlerin bu altsözce kapsamında değerlendirilmesi için kişinin, bir başkasını herhangi bir nedenle suçlama amacının varlığı yeterlidir. Suçlamanın makul, gerekçeli veya haklı olup olmaması ise önemsizdir. Örneğin bir cinsel saldırı sanığının; suçlama maksadıyla mağdurun kıyafetinden ya da ne zaman, nerede bulunduğundan bahsetmesi, bu altsözceye örnek teşkil eder. Suçlamanın geçerliliği ise başka bir alanın konusu olmakla beraber mevcut çalışma bakımından önemsizdir.

Tablo 5. Suçlama altsözcesi örnekleri

Bizden para talep etmek için böyle bir yola başvurduklarını düşünüyorum.


Dava ve soruşturmanın okul müdürü ve rehber öğretmeninin yönlendirmesi ile olduğunu düşünüyorum.


Psikolojik baskı altında ifade verdim. İfademi iki cümle okuyabildim. Oradakiler işgüzarlık yapmış. Beni aldıklarından itibaren bana psikolojik baskı uyguladılar. Ben masumiyet karinesini sadece kitaplarda olduğunu gördüm. Ama meslektaşlarımda bunu göremedim. Görevden yeni çıkmıştım. Bana hakaret ettiler. Ayakta beklettiler. Bu nedenle baskı altındaydım.


Ben ne kadar suçluysam, o da beni tahrik ettiği için en az benim kadar suçlu.


Birkaç yalan hareketini yakalayınca ayrılmaya karar verdim. Cinsel birlikteliğimiz olduğu için ayrılamadık. İlişkilerimizi benim haberim olmadan görüntüye almış. Bu görüntüleri yayıp beni rezil etmekle tehdit etti. Korkumdan kimseye şikayet edemedim.


Bütünce geneline bakıldığında bu altsözcenin önemli bir bölümünün, sanıkların, kendilerine iftira atıldığından bahsettiği ve bu iftirayı gerekçelendirdikleri sözlerden oluştuğu görülmektedir. Derlenen ifadelerdeki toplam 10 “iftira” sözcüğünün 9’u, bu altsözce kapsamında kullanılmıştır. Suçlamalar ise çoğunlukla ya şikayet edene veya mağdura ya da o kişinin ailesine yöneltilmiştir. Bu altsözce ile sanığın tercih ettiği hukuk izlemi, muhtemelen, suçlamayı reddetmek veya eylemin gerçekleştiği koşullarla ilgili bilgiler sunarak alacağını öngördüğü cezanın indirilmesini sağlamaktır. Ne var ki bu çalışmada altsözceler, daha önce de bahsedildiği gibi, iletişimsel amaç gözetilerek tespit edilmektedir. Dolayısıyla “suçlama” altsözcesinin nihai amacı “reddetme” veya “hafifletme”yi desteklemeye dönük de olsa, beyanlardaki iletişimsel amaç, bunları birbirlerinden ayırmaktadır.


  Yukarıda verilmiş örneklerin ilkinde sanık, şikayetçinin, kendisinden maddi bir kazanç elde etmek maksadıyla şikayetçi olduğuna yönelik görüşünü belirterek şikayetçiyi suçlamaktadır. İkinci ifadede ise şikayetçi olan öğrencilerin ve onların ailelerinin, sanığın görev yaptığı okulun müdürü ve rehber öğretmeni tarafından suçlama yöneltmeye kışkırtıldığı ifade edilmektedir.

Sunulan üçüncü örnekte sanık, gözaltı sürecinde kendisinden ifade alan kolluk mensuplarını suçlamaktadır. İddiasına göre “şüpheli” sıfatıyla verdiği ifade kendisine tam olarak okutulmamış, masumiyet karinesi[2] gözardı edilmiş, kendisine hakaret edilmiş ve belirsiz bir süre ayakta bekletilmiştir. Sanık, daha önce verdiği ifadenin dikkate alınmamasını isterken, bu ifadenin usule uygun biçimde alınmadığını belirterek ilgili süreçte yer almış yetkilileri suçlamaktadır.

Dördüncü ifadeyi vermiş olan ve cinsel saldırı ile tehdit suçlamalarından yargılanan sanık, saldırıda bulunduğu kişinin kendisini tahrik ettiğini ve bu yüzden “en az kendisi kadar suçlu olduğunu” belirtmektedir. Saldırıya uğrayan kişinin kendisini nasıl ve ne şekilde tahrik ettiğine dair herhangi bir iddiaya yer vermemişse de sanığın, bu söylemiyle “mağdur suçlayıcılık” olarak bilinen olguya açık bir örnek teşkil ettiği söylenebilir.

Son örnekte ise sanık, birlikteliği olan ve ayrılmak istediği kişiyi; cinsel ilişki sırasında görüntülerini kaydetmesi ve bu görüntüleri yayma tehdidiyle suçlamaktadır.


  1. Kast, eylem ve sonucun bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Sonucun istenmemekle beraber öngörülebilir olmasına rağmen eylemin gerçekleştirilmesi hâlinde ise olası kastın varlığı kabul edilerek cezada indirim yapılır (TCK, m. 21). Sonucun öngörülmediği hâllerde ise eylem (“taksir”), ancak Türk Ceza Kanunu’nda açıkça belirtilmişse cezalandırılır (TCK, m. 22).
  2. Bu karine, genel olarak, suçu ispatlanmadıkça herkesin “masum olduğu”nun varsayılması olarak bilinir. Ne var ki T.C. Anayasası (m. 38), suçluluk sabit oluncaya dek kimsenin “suçlu sayılamayacağı”nı belirtir. Masum saymak ile suçlu saymamak arasındaki bu fark, özellikle tutuklama gibi birtakım güvenlik tedbirlerinin açıklanabilir kılınması bakımından önemli görülmektedir (Toroslu ve Feyzioğlu, 2016, s. 7).