Cennetülme’vâ Yüzündür Leblerin Mâ-i Tahûr
— Nesîmî’nin gazelini tahmis —
Cennetülme’vâ yüzündür leblerin mâ-i tahûr
Mûs-i candır sözün nâzik vücûdun kûh-i Tûr
Fazl-ı Yezdân’ın, cemâli senden olmuştur zuhûr
Ey saçın zıll-i İlâhî vey ruhin Allahü nûr
Ravzanın servi boyundur indehâ cennât-ı hûr
Ey cemâlin cümle eşyânın cemâlinde cemîl
Anber efşan sünbülün kim iki böldü çün Halîl
Birisidir kâf-ı mübhem biridir nûra delîl
İstivâsıdır saçın İnnâ hedeynâh-üs-sebîl
Cennet anındır ki kıldı şol sırât üzre ubûr
Mushaf-ı hüsnün kim olmuşdur cihâna vâzıha
Şerhine kasırdürür nutk-ı zebân-ı şâriha
Oldu nûr-i mâ-i rûyin burc-i dilde lâyıha
Ey sıfâtın kul hüvallah vey cemâlin Fâtiha
Üşte Fürkan üşte Tevrât üşte İncil ü zebûr
Dest-i Kudret eyleyelden tâ muhammer tiynetin
Altı kerre bist ü heşt ü sî vü düdür hilkatin
Cümle âfâkın hemen mâhiyyetidir sûretin
On sekiz bin âlemin âyînesidir sîretin
Kim ki şol mir’âtı buldu oldu min ehl-i sürûr
Ârif-i nefs olmayan bilmez Hak’ı dedi Ali
Sûretâ eşyayı gör mir’ât-ı dilde müncelî
Bas ayak vahdet yoluna çek bu kesretten eli
Kahr ü lütfun illeti ma’nîde vâhiddir velî
Bilmedi şeytan bu tevhîdi Ahad’den düşdü dûr
Bist ü heşt ü sî vü düdür cümle-i ekvanda gör
Ratb ü yâbis nîk ü bed ser defter-i dîvanda gör
Lîk ayn-ı ma’ni ile sûret-i insanda gör
Ayn ü şûn ü kafa bak yârin cemâlin anda gör
Kıl Tebârek yâ Musavvir leyse fîhâ min fütûr
Ey Yemînîden yemînullah kitâbın yanılan
Sâil-i ma’nâ yanında her cevâbın yanılan
Hâb-ı gaflette varub mebde’ maâdın yanılan
Koptu hüsnünden kıyâmet ey hisâbın yanılan
Uykudan dur kim erişti va’de-i men fil-kubûr
Kim ki ma’şûkun gamın cân ile kılmasa gıdî
Hayy-i fid-dâreyn olub bulmadı ömr-i sermedi
Ol îmâdüdîn-i sırr-ı Murtezâ böyle dedi
Kim ki Eyyûb’un belâsın sevdiğinden çekmedi
Giymedi mahbûb elinden hil’at-i abden şekûr
Ey Kelâmî Fazl-ı Yezdan dergehine secde kıl
Olmayasn çün nesîmî Hak katında münfeil
Rûh bahşî çün ana mîsakdan oldu sicil
Rûh-i kuds oldu Nesîmî’nin sözü ey zinde dil
Ger Mesîhâ tek diriysen yatma kim çalındı sûr