Burçak Ekti Kuma Yazıya
Bacısı Elmas’ın ağıdı (İhsan Erşan için)
Burçak ekti Kuma yazıya,
Av bulamadı çengel tazıya
Kurban olduğum genç kardeşim,
Hasret gitti yedi günlük kuzuya.
Bozulsun da Ereğli'nin bağları,
Yıkılsın da gavur Kerel'in bağları,
Merhamete gelin kuzusundan ayrıldı gidiyor,
Goyurun da gara yirin bealeri. (beğleri.)
Babası Bozoğlan’ın (Mehmet Erşan) ağıdı (gelinine)
Hatem yüksük döktürdüm parmağında,
Çufa şalvar diktirdim tırnağında,
Felek kırdı kolumu, yiğit oğlum,
Hatırına götürürüm dallarımda.
Yörü gelin yörü de hatırın hoş olsun,
Yağmur yağsında top zilifler yaş olsun
Dilerim Allah’tan . . . . . . . . . . . . . . . . . ,
Karnın dolu kucağında boş olsun.
Değirmenin savağı,
Kısa kestim kavağı,
Benim oğlum sevdi iller alacak
Gara gelsin duvağı.
Bacısı Ganimeʼnin (Durukan) ağıdı (İhsan Erşan için)
Üç ocağı dokuz daşlı,
Çatmacığı çatal üleşli,
Ağ mayalı keleş göçlü,
Babamın yiğit oğlu.
Arşın elli kulaç kollu,
Çifte kuzulu,
Arkası al tazılı,
Babamın yiğit oğlu.
Sabahınan kalkmış da yürümüş yoluna,
Çiğ düşmüş de perçeminin teline,
Senin böyle ideceğini bilsemidi,
Sarılırdım da perçemiyin teline
Arşın elli kulaç kollu,
Çifte kuzulu,
Arkası al tazılı,
Babamın yiğit oğlu.
İniler de Karadeniz iniler,
İniltiden de durmaz olmuş gemiler,
Sana 50 sene oldu babaoğlu,
Dedikçe de kemiklerim siniler.
Arşın elli kulaç kollu,
Çifte kuzulu,
Arkası al tazılı,
Babamın yiğit oğlu.
El viriyor el viriyor,
Orta direk bel viriyor,
Gardeşlerinin habarı olmamış,
Babamoğlu el çırparak can viriyor.
Yedi senelik yuvası dağılan babamoğlu,
Gedikten evi bozulan babamoğlu.
Yüce dağ başında kirmenim başlı,
Senden ayrılalı gözlerim yaşlı,
Ne bayram ittim ne düğün,
Babamoğlu, gavumlu kardeşli.
Yedi senelik yuvası dağılan babamoğlu,
Gedikten evi bozulan babamoğlu.
Betnelikte de koyunların yayılır,
Kapıda da ineklerin sağılır,
Sen bu işi yanlış tutma “Babamoğlu”,
Güze de düneciğin dağılır.
Yedi senelik yuvası dağılan babamoğlu,
Gedikten evi bozulan babamoğlu.
Ata biner de hecin gibi,
Burma bıyıkları sicim gibi,
Arşın elli kulaç kollu,
Babamın pehlivan oğlu.
Yedi senelik yuvası dağılan babamoğlu,
Gedikten evi bozulan babamoğlu.
Dallarına keten gömlek olmuyor,
Yağarnısını da kucak almıyor,
Babamın yiğit oğlu.
Keten gömlek giymiş de yakacığı dönmeli,
Bağrıcığı da sedef düğmeli,
Babamın akıllı efendi oğlu.
Ganime’nin (Durukan) yeğeni Kazım’a (Özkan) ağıdı
Kitabı çantada basılı kalan,
Önlüğü duvarda asılı kalan,
Sürmeli Kazımım.
Bayraklar dikemedim sana başı almalı
Güveyler duramadın da yanı sırmalı.
Kınalı parmaklar sıkmayan
Sürmeli gözler öpemeyen
Her murazı koynunda giden
Sürmeli Kazımım.
Bayraklar dikemedim sana başı almalı
Güveyler duramadın da yanı sırmalı.
Evimizin uğru gayısı
Dibine dökülür de iyisi
Biri yeğeni de biri dayısı
Ne diyim komşular ne diyim.
Bayraklar dikemedim sana başı almalı
Güveyler duramadın da yanı sırmalı.
Kör Habibe’nin (Öncel) İhsan (Erşan) ve Kazım’a (Özkan) ağıdı
Derinimiş şu mağsanın kuyusu
Suda ölür insanların iyisi
Biri yiğeni de biri dayısı
Nasıl indin bu mağsanın içine
Bilemedim bu yiğidin suçu ne
Kumlar dolmuş saçlarının içine
Beklemiş mağsanı bir ala tazı
Alnıma yazılmış bu kara yazı
Beşikte de ağlar bir körpe kuzu
Arayı arayı bulsam izini
Ayağının çamuruna sürsem yüzünü
Ağlayı ağlayı da silsem gözümü.
Kaynak: Anonim
|