Atatürk'ün Türk Tarih Kurumu Başkanı Tevfik Bıyıklıoğlu'na yazdığı mektup

Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti Yüksek riyasetine

[Mektubumuza haşiyedir]

Mektubumuzda heyetinizin tetkiki nazarına çok şeyler arz olunduğunu zannederim. Bu nazar noktalarını ihtiva eden mektup yazılıp zarfa konulduktan sonra uzunca [?] ehemiyeti olduğu nazarımızda bir defa daha tecelli eden noktaları dikkatinize sunmayı önemli gördük. gördük.

Son senelerde İstanbul’da inkişaf eden gazetelerde Roman diye okuduğumuz bazı hakiki eserler vardır ki bunlar şüphesiz ali heyetinizin nazarından kaçmış değillerdir; bu roman sahifeleri bence hakiki tarih vesikalarının izahıdır; bu roman sahifelerinde görülen şeyler takriba şöyle izah olunabilir: arabistan yarımadasının kumsal çöllerinden; (Ikre, Bismi, Rabbi) safsatasını esas tutmuş olan araplar, medeni cihanda, bilhassa Türk zengin medeni mülklerinde bu iptidaî ve cahiliyet devrinin timsali olan dinlere dayanarak yapmadıkları tahrifat kalmamıştır. Bu zihniyetle hareket edenler, İslam'dan evvel cihanşümûl Türk medeniyetinin bütün vesikalarını imha etmekte beis görmediler.

Yazacağınız islam Tarihinde bu cihetin toplayabileceğiniz vesikalara müraacat iden izah olunmasını mühim görürüm.

Kudüs’ün teslim olunması için Patrik'inin koyduğu şart üzerine Kudüs pişigâhına gelen halife Ömer'in kölesiyle müştereken ve bilmu... [?] bir deveye binerek kali rah eylediğini ve asıl kilise yakınına gelindiği zaman deveye binmek sırası köleye geldiğinden ötürü Ömer'in yürüyerek Arap ırkından başka ve yüksek ırklardan mürekkep ordunun yüksek .... diği çıplak ve çıfıt araplık, malumunuzdur. Bunu artık Türk çocuklarına bir fazilet gibi okutmakta ısrar gösteren notları dikkat nazarınızı celp etmelidir.

Bir hırka ve bir hurma hikayesi artık bir insanlık fazileti olarak gösterilmek felsefesi esas tutularak tarih yazılmamalıdır. Bunun gibi Arap ordularının bir çok esirlerinden bir köle sınıfı vücuda geldiğinden bahsedilirken bu kölelerin Türk çocukları olduğu zikredilerek hangi taraf için ne anlamda bir iftihar nedeni arandığı araştırılıp incelenmeden Türk tarihi içine konulmamalıdır.

Şüphesiz Türkler için çok kahraman evlatlar, şu ve bu tarzda Arap halifelerinin sarayının içine hükümetinin teşkilatının ve Arap adına fetholunan birçok vilayet ve eyaletlerde bütün zaferleri sağ­layan kuvvetlerin kalbinin içine girmişlerdir. İlim, sanat ve bilhassa askerlik ve başkumandanlık mevkilerini ibraz etmişlerdir ve bilnetice Arap imparatorluğu unvanını taşıyan bütün memleketlerde bi­rinci derecede nüfuz ve hakimiyet sahibi olmuşlardır. En nihayet muhammedin halifesi unvanını taşımak maskara­lığında bulunanları emir ve iradelerine râm etmişlerdir.

Eğer bunu yapmış olan insanlara köle demek caiz ise her kes bir şart dahilinde köleliği iftiharla kabul eder. Efendiye sahib'e hakime köle demek; ve esir önemsiz, değersiz adamlara ef. de­mek, tarihin ifade etmemizi emrettiği bir kemiyet midir? Tevfik Byf!

Zakir Kadirinin eblehâne notlarını tashih ederken bu noktala­ra dikkat buyurunuz. Bu münasebetle yüksek heyetinizin reisi bulunan zatıalinize hatır­latırım ki, yeni dünya ufuklarına açacağınız yeni Tarih semasında dikkatli olunuz. Sonradan uydurma bir eser vücûda getirerek ferdasında pişman olmaktansa hiç bir eser vücûda getirememek aczini itiraf etmek evladır. İlim alanında vesveseli olmak, Mısır'ın Camii ezheri mezunlarına inanmaktan evladır.

Camii Ezher mevcûdiyeti ve prensipleri, mevhum denecek kadar hiç olan İsa'yı yaratan apotrlar yetiştirmeye maatessüf menşe olama­mıştır. Halbuki biz tarih yazarken Apotr değil; bizzat fiiller ve hadise­ler sahibi arayan adamlarız. Eğer bunları bulamazsak meçhuliyeti ve bu noktada cehaletimizi itiraf etmekten çekinmeyelim. Apotr yaratmaya kalkışmayalım çocuğum! Bizim mesleğimiz bu değildir. Biz daima hakikat arayan ve onu buldukça; ve bulduğumuza kani oldukça ifadeye cüret gösteren adamlar olmalıyız!

Garbin, her hangi lisanında yazılmış olursa olsun, gözünüzden mütalaanızdan geçmiş olması tabii bulunan tarih vesikalarına dik­kat etmiyor musunuz? Yüksek heyetiniz azası içinde bu vesikalarda intibahını heyetiniz huzurunda söyleyenler az mıdır? Bu sözler o yalnız heyetinizin değil, bütün Türk milletinin dikkat nazarını celbe layıktır! Bunu yalnız beyninizde değil, bütün Türk milleti nazarıonda tebaruz ediniz! Bu büyük hakikati bütün beşeriyete tanıtınız! Maksat tecessüsümüzün büyük hedefi budur zannederim. Bu yolda yürürken Camii Ezher kaçkınlarından mı yardım di­leyeceksiniz?

Her şeyden evvel kendinizin dikkatle ve itina ile seçeceğiniz vesikalara dayanınız! Bu vesikalar üzerinde yapacağınız tetkikte her şeyden ve herkesten evvel kendi karar verme inisayifinizi ve ince mil­li süzgecinizi kullanınız! Sizi büyük hedefe ancak bu mütela nazarlardan kıskanç olmak iysal edebilir. Yoksa dünyanın bin bir şarlatanı ve bin bir milletin tarihşinas yaşayan sokak politikacısının ve bunları yük­sek mikyasta temsil eden Camii Ezher kaçkınının baziçesi kılar. Bana bu kadar çok söz söyleten sebebi izah edeyim:

Camii Ezher kaçkınını bulan sizsiniz. Eseri diye Ankaradan ay­rıldığım son günde önüme koyduğunuz örümcek arap yazılı pa­çavraları okuduğunuz zaman derhal itirazımı serdetmiştim bunu nazarı dikkate alacağınızı vaat etmiştiniz! Tetkikinizden geçtikten sonra bana verilen yazılar o kadar sersem ve cahil ve Camii Ezher kaçkını bu adamın mahsulü olduğunu gördüm ki, sizi rencide ede­cek bir söz söylemeden bu paçavralar üzerinde yeniden çalışmaya mecbur oldum. Bu sözlerimi sizi utandırmak için yazmıyorum. Bu yazılarımı bundan sonraki mesainizde dikkat ve intibah dersi ol­ması için yazıyorum.

Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir! Yazan, yapana sa­dık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır. Siz buna razı mısınız?

Türkiye'de yüksek başkanlığınızda ilk teşekkül eden Tarih Cemiyeti büyük dikkat intibahını kullanarak şimdiye kadar bütün dünya milletleri içinde teşekkül etmiş emsaline dair bir vaziyet ala­cağına emin olduğum Türk medeniyetinin sevdalılarına hürmet ve muhabbetlerimi lütfen iletiniz.

Gazi m. kemal

16-17.8.1931

Yalova

(yalı ova)