Mesnevi (Konuk)/1. Defter/1901-1950: Revizyonlar arasındaki fark

İçerik silindi İçerik eklendi
Iskenderbalas (Tartışma | katkılar)
metin eklendi
 
Iskenderbalas (Tartışma | katkılar)
Metin eklendi.
1. satır:
{{çalışma}}
{{eser1
| önceki = [[Mesnevi/1/1851-1900|1851-1900]]
Satır 23 ⟶ 22:
'''1910.''' Ey Hudâ, hâcet senin fazlından revâdır; seninle berâber hiç kimseyi yâd etmek câiz olmaz. <br>
'''1911.''' Bu kadar irşâdı sen bağışlamışsın; nihâyet bununla çok aybımızı örtmüşsün. <br>
'''1912.''' Bir katre ilim ki, evvelden bağışladın, kendi deryâlarına muttasıl et. <br>
'''1912.''' <br>
'''1913.''' Benim cânımda ilmin katresi vardır; onu havâdan ve ten toprağından kurtar. <br>
'''1913.''' <br>
'''1914.''' Ondan evvel ki, topraklar onu hasf ederler; ve ondan evvel ki, havâlar onu neşf ederler. <br>
'''1914.''' <br>
'''1915.''' Vâkıâ onu neşf eltiği vakit, sen kâdirsin ki, onu onlardan geri alasın ve satın alasın. <br>
'''1915.''' <br>
'''1916.''' Bir katre ki havaya gitti veyâ ki döküldü, senin hazine-i kudretinden ne vakit kaçtı? <br>
'''1916.''' <br>
'''1917.''' Eğer ademe gelse, yüz aleme, vaktâ ki sen onu çağırasın, o baştan ayak yapar. <br>
'''1917.''' <br>
'''1918.''' Yüz binlerce zıd, zıddı öldürür; senin hükmün tekrâr onları dışarıya çeker. <br>
'''1918.''' <br>
'''1919.''' Ya Rab! Yokluklardan her zaman varlık tarafına kervân içinde kervân vardır. <br>
'''1919.''' <br>
'''1920.''' Husûsan her gece bütün fikir ve akıllar, derin ve nihâyetsiz deniz içine gark olurlar. <br>
'''1920.''' <br>
'''1921.''' Tekrâr sabah vakti, o Allâh'a mensûb olanlar, balıklar gibi denizden başlarını yukarı vururlar. <br>
'''1921.''' <br>
'''1922.''' Sonbahârda o yüz binlerce dal ve yaprak, hezîmetden ölüm deryâsına gitmiştir. <br>
'''1922.''' <br>
'''1923.''' Mâtem tutan gibi karalar giymiş olan karga, gülistanda yeşillik. üzerinde feryad etmiştir. <br>
'''1923.''' <br>
'''1924.''' Tekrâr köyün hâkiminden, o yediğin şeyi geri ver diye emir gelir.<br>
'''1924.''' <br>
'''1925.''' Ey kara ölüm, nebâtdan ve gülden ve yapraktan yediğin şeyi geri ver!<br>
'''1925.''' <br>
'''1926.''' Ey birâder, bir dem aklını kendine getir; dembedem sende sonbahâr ve ilkbahâr vardır.<br>
'''1926.''' <br>
'''1927.''' Gönül bağını goncadan ve gülden ve serviden ve yâsemenden yeşil ve ter ü tâze gör!<br>
'''1927.''' <br>
'''1928.''' Yaprağın çokluğundan dal gizli olmuştur; gülün çokluğundan sahrâ ve köşk gizlidir.<br>
'''1928.''' <br>
'''1929.''' Bu sözler ki akl-ı külldendir, o gülzârın ve servinin ve sünbülün kokusudur.<br>
'''1929.''' <br>
'''1930.''' Gül olmayan yerde gül kokusunu gördün mü? Şarâb olmayan yerde şarâbın kaynamasını gördün mü?<br>
'''1930.''' <br>
'''1931.''' Koku sana kılavuz ve rehberdir; seni Huld'e ve Kevser'e kadar götürür.<br>
'''1931.''' <br>
'''1932.''' Koku, gözün nûr yapan ilâcı oldu. Ya'kûb'un gözü kokudan açık oldu.<br>
'''1932.''' <br>
'''1933.''' Fenâ koku gözü karartır; Yûsuf kokusu, göze yardım eder.<br>
'''1934.''' Sen ki Yûsuf değilsin, Ya'kûb ol; onun gibi ağlamalı ve ıztırablı ol!<br>
'''1934.''' <br>
'''1935.''' Hakîm-i Gaznevî'den bu nasîhati dinle; tâ ki eski ten içinde yenilik bulasın.<br>
'''1935.''' <br>
'''1936.''' Yûsuf'un önünde nazlanış ve güzellik etme; niyâzın ve Ya'kûb'un âhının gayrini yapma!<br>
'''1936.''' <br>
'''1937.''' Tûtîden ölmenin ma'nâsı niyâz oldu; niyâz ve fakr içinde kendini ölü yap!<br>
'''1937.''' <br>
'''1938.''' Tâ ki seni Îsâ'nın nefesi diri ede; kendisi gibi seni güzel ve mübârek ede.<br>
'''1938.''' <br>
'''1939.''' Taş ne vakit baharlardan yeşil baş olur? Toprak ol, tâ ki renk renk gül bitsin.<br>
'''1939.''' <br>
'''1940.''' Sen senelerce gönül tırmalayıcı taş oldun; tecrübe et, bir zaman toprak ol!<br>
'''1940.''' <br>
<center><big>'''Emîrü'l-Mü'minîn Ömer (r.a.) ahdinde, çalgıcı ihtiyarın kıssasıdır ki,'''</center></big>
'''1941.''' <br>
<center><big>'''maîşetsiz kaldığı gün kabristanda Allah için çalgı çalıyordu '''</center></big><br>
'''1942.''' <br>
'''1941.''' Onu işittin mi ki, ahd-i Ömer'de letâfetli ve revnaklı çeng çalan bir mutrıb var idi.<br>
'''1943.''' <br>
'''1942.''' Bülbül onun sesinden kendinden geçti; onun güzel sesinden bir tarab, yüz olurdu.<br>
'''1944.''' <br>
'''1943.''' Onun nefesi meclisi ve cem'iyyeti süsler idi; ve onun nağmesinden kıyâmet kopardı. <br>
'''1945.''' <br>
'''1944.''' İsrâfil gibi ki, onun sesi san'atla ölüler için bedene cân getirir idi.<br>
'''1946.''' <br>
'''1945.''' Yâhut İsrâfîl'in risâleleri idi ki, onun semâ'ından filin kanadı biter idi.<br>
'''1947.''' <br>
'''1946.''' Bir gün İsrâfîl nâlesini yapar; yüz yıllık çürümüşe can verir.<br>
'''1948.''' <br>
'''1947.''' Enbiyânın içinde de nağmeler vardır; tâliblere ondan bahâsız hayât vardır.<br>
'''1949.''' <br>
'''1948.''' His kulağı o nağmeleri işitmez; zîrâ his kulağı sitemlerden necis olur.<br>
'''1950.''' <br>
'''1949.''' Perînin nağmesini âdemî işitemez; zîrâ perîlerin esrârından a'cemîdir.<br>
'''1950.''' Vâkıâ perînin nağmesi de bu âlemdendir; gönlün nağmesi ise her iki nefesden âlîdir.<br>