Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/107: Revizyonlar arasındaki fark

k top: istinsah kategorisi ve noinclude etiketleri çıkarıldı, çıkartıldı:<noinclude></noinclude> (2) AWB ile
Justinianus (Tartışma | katkılar)
biçimlendirme
 
Başlık (bağlama işleminde görünmez):Başlık (bağlama işleminde görünmez):
1. satır: 1. satır:
{{c|KÜRK MANTOLU MADONNA}}{{left|107}}
{{rh||KÜRK MANTOLU MADONNA|107}}
Sayfa gövdesi (bağlamada kullanılacak metin):Sayfa gövdesi (bağlamada kullanılacak metin):
1. satır: 1. satır:
Tasdik makamında başını hızlı hızlı salladı. Devam ettim:
{{girinti|2}}Tasdik makamında başını hızlı hızlı salladı. Devam ettim:
{{girinti|2}}«Belki bana bunları söylemenize lüzum yoktu. Fakat nereden bileceksiniz? Birbirimizi yeni tanıyoruz. İhtiyatlı

«Belki bana bunları söylemenize lüzum yoktu. Fakat nereden bileceksiniz? Birbirimizi yeni tanıyoruz. İhtiyatlı
bulunmak daha iyi... Benim hayatta sizin kadar tecrübem yok. Pek az insanla tanıştım ve daima kendi kendimle ya­şadım. Görüyorum ki, başka yollardan gittiğimiz halde iki­miz de ayni neticeye varmışız: İkimiz de birer insan arıyoruz, kendi insanımızı... Eğer birbirimizde bunu bulur­sak harikulâde bir şey olur... Asıl ehemmiyeti olan budur, öteki meseleler ikinci derecede kalır... Kadın, erkek münasebetlerine gelince, hiç bir zaman korktuğunuz cins­ten bir insan olmadığıma emin olabilirsiniz. Gerçi başım­dan geçmiş maceralarım yok, fakat kendim kadar hürmet etmediğim ve kendim kadar kuvvetli bulmadığım bir in­sanı sevebileceğimi aklıma bile getirmedim. Demin tezlil edilmekten bahsettiniz. Bir erkeğin buna müsaade edebilmesi bence kendi şahsiyetini inkâr etmesi, asıl kendini tezlil etmesi demektir. Ben de sizin gibi tabiatı çok seve­rim, hattâ diyebilirim ki insanlardan nekadar uzak kaldıysam tabiata o kadar sokuldum. Benim memleketim dün­yanın en güzel yerlerinden biridir. Tarihlerde okuduğumuz birçok medeniyetler oralarda kurulmuş ve yıkılmıştır.
bulunmak daha iyi... Benim hayatta sizin kadar tecrübem yok. Pek az insanla tanıştım ve daima kendi kendimle ya­şadım. Görüyorum ki, başka yollardan gittiğimiz halde iki­miz de ayni neticeye varmışız: İkimiz de birer insan arıyoruz, kendi insanımızı... Eğer birbirimizde bunu bulur­sak harikulâde bir şey olur... Asıl ehemmiyeti olan budur, öteki meseleler ikinci derecede kalır... Kadın, erkek münasebetlerine gelince, hiç bir zaman korktuğunuz cins­ten bir insan olmadığıma emin olabilirsiniz. Gerçi başım­dan geçmiş maceralarım yok, fakat kendim kadar hürmet etmediğim ve kendim kadar kuvvetli bulmadığım bir in­sanı sevebileceğimi aklıma bile getirmedim. Demin tezlil edilmekten bahsettiniz. Bir erkeğin buna müsaade edebilmesi bence kendi şahsiyetini inkâr etmesi, asıl kendini tezlil etmesi demektir. Ben de sizin gibi tabiatı çok seve­rim, hattâ diyebilirim ki insanlardan nekadar uzak kaldıysam tabiata o kadar sokuldum. Benim memleketim dün­yanın en güzel yerlerinden biridir. Tarihlerde okuduğumuz birçok medeniyetler oralarda kurulmuş ve yıkılmıştır.
On, on beş asırlık zeytin ağaçlarının altında yatarken bir zamanlar bunların mahsulünü toplıyan insanları düşünürdüm. Çam ağaçlariyle kaplı dağlarında, insan ayağı basmamış zannedilen yerlerde mermer köprülere, işleme­li sütunlara raslardım. Bunlar benim çocukluğumun ar­kadaşları, hayallerimin mevzuu idi. O zamandan beri ta­biatı ve onun mantığını her şeyin üstünde tutarım. Bırakalım, arkadaşlığımız da tabii yolunda yürüsün. Biz ona suni istikametler vermiye, peşin kararlarla onu bağlamıya çalışmıyalım!»
On, on beş asırlık zeytin ağaçlarının altında yatarken bir zamanlar bunların mahsulünü toplıyan insanları düşünürdüm. Çam ağaçlariyle kaplı dağlarında, insan ayağı basmamış zannedilen yerlerde mermer köprülere, işleme­li sütunlara raslardım. Bunlar benim çocukluğumun ar­kadaşları, hayallerimin mevzuu idi. O zamandan beri ta­biatı ve onun mantığını her şeyin üstünde tutarım. Bırakalım, arkadaşlığımız da tabii yolunda yürüsün. Biz ona suni istikametler vermiye, peşin kararlarla onu bağlamıya çalışmıyalım!»
{{girinti|2}}Maria şahadet parmağiyle, masanın üzerinde duran elime vurdu:

Maria şahadet parmağiyle, masanın üzerinde duran elime vurdu: