Türk Şairleri/3.cilt/Dadaloğlu
Dadaloğlu (Sazşairi) - XIX uncu asır sazşairlerinden Kozanlı Dadaloğlu'nun hayatı hakkında malûmat sahibi değilim; yalnız vücude getirdiği şiirlere nazaran onun Kozanoğlu isyanına iştirak edenlerden biri bulunduğunu ve 1281 (M. 1864) tarihlerinde hayatta olduğunu kuvvetle söyleyebiliriz. İlk tedrisat müfettişlerinden Bay Ali Rıza, Tarsus gazetesinde neşrettiği bazı yazılarda bu şairin adin Dadanoğlu şeklinde kaydediyorsa da, sayi olan yukarıda tesbit ettiğimiz gibidir.
Hamasî bir takım manzumeler yazan ve eserlerinde tabiat zevkını canlandıran Dadaloğlu, Karacaoğlan tarzında sade ve samimî manzumeler vücude getiren değerli bir sazşairidir. Onun 8 parça şi'rini Bay Ahmed Şükrü "Halk bilgisi mecmuası"nda neşretmiştir (No. 1, S. 106 - 109). Bilâhare ben de "Halk edebiyatı Antolojisi" adlı eserime şairin 10 manzumesini kaydettim. Bu şiirleri aynen naklediyorum:
-Koşma-
Ilgıt ılgıt seher yeli esiyor
Gâvur dağlarının başı dumanlı
Gönül binmiş aşk atına aşıyor
Bire beyler cünunluğum yaman mı
Aşağıdan iskân evi gelince
Sararıp ta gül benzimiz solunca
Malım mülküm seyfî gözlüm alınca
Kaypak Osmanlılar size aman mı
Dadaloğlu'm sevdası var başımda
Gündüz hayâlinde gece düşünde
Alışkan tüfekle dağlar peşinde
Azrailden başkasına koman mı
Yalancı dünyâya geldim geleli
Bir atı severim bir de güzeli
Değip on beşine kendim bileli
Severim kır atı bir de güzeli
At koşu tutmasın çıktığı zaman
Yalı kaval gibi yıktığı zaman
At dört, kız on beşe yettiği zaman
Severim kır atı bir de güzeli
Altın höyük sağrı kalkan döşlüsü
Kalem kolanlısı çekiç başlısı
Güzelin dal boylu samur saçlısı
Severim kır atı bir de güzeli
| style="width:50%; text-align:left; vertical-align:top;" |
Gönülden gönüle yol gider derler
Onu sürmeğe bir hoşça can gerek
Doğru söyle yiğit işin doğrusun
Hilebaz olamaz yiğit bön gerek
Buna kılıç derler aralar açar
Püskürür meydana al kanlar saçar
Bazı kötüler de öğünür geçer
Yiğit batman döğer gözde hor gerek
Yüksek kayalarda şahin olamaz
Kısır katırlar da kulun kunlamaz
Bazı hocalar da çalgı dinlemez
Nider kuru ağaç bize din gerek
Dadaloğlu der ki belim bükülür
Gözümün gevheri yere dökülür
Yalnız taştan duvar olmaz yıkılır
Koç yiğide emmi dayı il gerek
Yükseklerde şahin gibi süzülür.
Enginlerde turna gibi düzülür
Haçan dostu ansam gönlüm üzülür
Şimdi döndüm düzen tutmaz tele ben
Adama bakışta bir hoşça bakar
O dostun hasreti sinemi yakar
Ak göğüs arası misk gibi kokar
Bülbül gibi kona idim dala ben
Dadaloğlu der ki zatı zatınan
Bir güzel sevdim ben pek firkatinen
Önü sine bendli bir al atınan
Düşeyidim o dost ile yola ben
Cillenler'de bir güzele uğradım
Gümüş nalın giyer altın halınan
Onun her bakışı bin gaza değer
Şu dünyada baha yetmez malınan
Entarisin giydirsinler sivayi
Hiç geymesin atlas ile dibâyı
Beş yüz arşın yüksek olsun sarayı
Al yanağa gün değmesin yılınan
İnanmayan gelsin baksın meşkına
Altun tasta bâde içmiş aşkına
Ben ilâyık gördüm sultan köşküne
Dört çevresi sünbül ilen gül ilen
Ben ilâyık gördüm onu paşaya
-VI- Yine bir dilbere meyil aldırdım
-VII- Kalktı göç eyledi Avşar illeri
-VII- Yürü yiğit yürü yol ile yürü |
Sana derim sana ey kınalı taş
-IX- Çıktım yücesine seyrân eyledim
-X- Aşağıdan Yusuf Paşam geliyor
|