Sayfa:Yakın Çağlarda Türk Tiyatrosu Tarihi Birinci Cilt.pdf/18

Bu sayfa doğrulanmış

YAKIN ÇAĞLARDA


takım musiki ile raksederek berberlik, kılavuzluk, âşıkı maşuka kavuşturmak san'atlarını methü tavsif ve nice eda ve reftarı dilfirip ile ortaya gelir.

...........................[1]

İstanbuluda ilk tiyatro binası, Venedikli Jüstinyani isminde birinin Galatasarayı cıvarında yaptırdığı Fransız tiyatrosudur. Sonraları yanmış olan bu bina, İtalyan mimarisi tarzında muhteşem bir bina idi. Buraya bilhassa Fransız komedi ve operet heyetleri angaje ediliyordu. Bu tiyatro İstanbuldaki ecnebi hükûmetler sefirlerinden ve Türk vezirlerinden himaye görüyordu. İkinci olarak bugünkü Galatasaray lisesinin karşısındaki Hırıstaki Bey pasajı denilen binanın yerinde Hoca Naumun tiyatrosu yapıldı. Mişel Naum Efendi Suriyeli bir katolikti. Bu bina da İtalyan mimarisi tarzında yapılmıştı. Büyük ve muhteşemdi. 1870 Mayısının 24 üncü günü çıkan büyük Beyoğlu yangınında yandı, kül oldu.

Beyoglu, bu iki büyük tiyatro binasında senelerce gösterişli, gürültülü bir sahne hayatı görmüştür. Ecnebi dillerinde her türlü eserler, dram, komedi, opera, opera komik, operet.. bu tiyatrolarda ecnebi sahne san'atkârları tarafından oynanmış, rağbet görmüştür. Bazan İtalyan musikişinaslarını Beyoğlunun Paristen daha evvel dinlediği bile olurdu. Meşhur Kavalerya Rüstikana gibi eserler Pariste temsil edilmeden İstanbulda temsil edilmiştir. [2]

Padişah Abdülmecit de bu temsillere sık sık gidiyor, oyunları tiyatroda kendisi için yaptırılmış olan kafesin arkasından seyrediyordu. Hünkârın eğlenmek için tiyatroya gitmesi o zamanın gazetelerinde mühim bir hadise imiş gibi gösteriliyor. Ruznamei ceridei havadis padişahın şehzadelerden bazılarile birlikte tiyatroya giderken geçtiği yolun iki tarafındaki evlerin süslettirildiğini, yol üstünde yer yer çalgılar çalındığını, padişahın büyük bir lûtuf olarek(!) o gece de başka geceler gibi ahalinin tiyatroya kabul edilmesine izin verdiğini yazıyor. [3]

Eser itibarile zengin olan Beyoğlu tiyatroları, san'atkâr itibarile de dikkate değer bir kıymet ve ehemmiyet gösteriyor.
  1. Muasır Türk edebiyatı tarihi. Mustafa Nihat. Birinci cilt. S. 269.
  2. La Revue Theâtrale. 1904 Ağustos sayısı. Paris.
  3. «Dünkü roznamemizde ziveri silki sütur olduğu üzere işbu pazar gecesi velinimeti biminnetimiz cenabı hilâfetmeap efendimiz hazretlerinin maiyyeti hümayunlarında şehzadegânı cıvanbahtan necabetlû devletlû efendiler hazeratından bazıları bulundukları ve güzergâhı hümayunda kâin hanelerin ekserisi tezyin ile cabeca ikame olunan çalgılar terennümsüz oldukları halde saat bir kararlarında Beyoğlunda kâin tiyatrohaneyi teşrif ile icra kılınan lûbliyatı nefisenin seyrü temaşasına rağbet buyurulduktan sonra saat beş kararlarında avdeti senniyei şahane şerefvuku olmuş ve sunulu bendegân ve tebeayı mülükâneleri haklarında mehasini enzrı celile ve âsârı taltifatı senniyyei şehriyaraneleri berkemal olduğuna dâi olmak üzere herkesin leyalil saireye tatbikan kabul olunmalarına lûtfen ve tenezzülen müsaadei ulyayı mekârim ihtivayi padişahi şayan buyrulduğundan her geceden ziyade tiyatrohanei mezkûr seyircilerle malûmal olarak işbu müsaadei celile cümleye irası fahrü mübahatı bigayat eylemiştir.»
    Ruzmamei ceridei havadis No. 117. 9 Recep sene 1980, (1861)
 
14