Sayfa:Yüksek Seçim Kurulu'nun 2019-4219 sayılı kararı.pdf/247

Bu sayfa istinsah edilmiş


     T.C.
YÜKSEK SEÇİM KURULU
  Karar No : 4219

olmayan kişilerden belirlenmesi Kanun hükmüne aykırı olmakla birlikte, yukarıda açıkladığım gerekçelerle bu aykırılık seçim sonucuna müessir değildir.

Kurulumuzca verilen 23/04/2019 tarihli ara kararına gelen cevapların değerlendirilmesinden; 754 kişiden 532’sinin özel okullarda öğretmenlik yaptığı, Mülki amirler tarafından yerleşim yeri adresi esasına göre bildirilen sayının yeterli olmaması, ilk belirlemeden sonra mazeret bildirenler nedeniyle meydana gelen boşalmaların seçim takvimi gereği hızlıca doldurulması zorunluluğunun bulunması ve personelin 2018 yılında yapılan Kanun değişikliğini içselleştirmemiş olması gibi nedenlerle İstanbul İlindeki 76 ilçe seçim kurulundan 65’inde benzer hatanın yapıldığı anlaşılmaktadır.

İdari işlemlere karşı açılan iptal davalarında işlemin kanuna aykırı bulunarak iptal edildiği her durumda işlemi tesis eden kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulmamaktadır.

Kaldı ki; 298 sayılı Kanun hükümlerine göre seçim suçlarına ilişkin soruşturmalar genel hükümlere göre doğrudan Cumhuriyet savcılarınca yapılmaktadır.

Bu gerekçelerle kararın, suç duyurusunda bulunulmasına ilişkin kısmına katılmıyorum.

Kısa kararda yer verilmeyen ancak, gerekçeli kararda seçimin iptal sebebi olarak gösterilen hususlara gelince:

Usul yönünden:

Yüksek Seçim Kurulunun 6 Mayıs 2019 tarihinde yapılan toplantısında itiraz eden Adalet ve Kalkınma Partisinin seçimin iptali için ileri sürdüğü sebeplerden sandık kurulu başkanlarının 298 sayılı Kanunun 22. maddesine aykırı olarak belirlendiği ve bu durumun da seçim sonuçlarına müessir olduğu iddiası dışındaki sebepler kabul edilmemiştir. Toplantı dağılmadan hazırlanıp anında açıklanan kısa kararda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin, sandık kurullarının Kanuna aykırı oluşturulduğu ve bunun da seçim sonuçlarına müessir olduğu gerekçesiyle iptal edildiği ilan edilmiştir.

Kısa karar hüküm niteliğinde olup, gerekçeli kararın hükümle uyumlu olması gerekir. Gerekçeli karar, açıklanan hükmün gerekçelerinin gösterilmesinden ibaret olup, gerekçeli kararda hükmün dayandığı sebepten farklı sebeplere dayanılması, ilan edilen hükmün hem muhalif kalan üyeler hem de ilgililer tarafından denetlenmesini zorlaştırır.

Hal böyle olmasına karşın, gerekçeli kararda, sayım döküm cetvellerine ilişkin eksiklikler ile kısıtlı seçmenlerin oy kullanması, ölü, tutuklu ve hükümlü seçmenlerin yerine oy kullanılması, seçimin sonucuna müessir olmamakla birlikte usulsüzlük olarak değerlendirilip, seçimin iptal edilmesine ilişkin gerekçeler arasında yer verildiği görülmekle, gerekçeli kararın yazılmasından sonra muttali olduğum bu hususlara ilişkin de görüş belirtmek gerekmiştir.

18 sandıkta sayım döküm cetveli bulunmadığı hususu hakkında:

Sayım döküm cetveli bulunmayan 18 sandık ile ilgili kesin olan tek maddi gerçeklik bu cetvellerin ilçe seçim kuruluna teslim edilmediğidir. 18 sandıkta hiç cetvel düzenlenmediğinin kesin olarak ileri sürülebilmesi için ya sandık kurulu üyeleri çağrılarak beyanlarının alınmış olması veya sandık kurulu üyeleri müşahit ve hazır bulunan vatandaşlar tarafından cetvel düzenlenmediği için yapılmış olan itirazların tutanağa geçirilmesi suretiyle tespit edilmiş olması, ya da ilçe seçim kuruluna bu sebeple itiraz edilmiş olması gerekir.


  Sayım döküm cetveli tutulmadan parti ve adayların aldıkları oyların sağlıklı tespiti yapılamayacağından İstanbul gibi metropol bir şehirde yapılan bir seçimde bu durumun ihmal