Sayfa:Yüksek Seçim Kurulu'nun 2019-4219 sayılı kararı.pdf/246

Bu sayfa istinsah edilmiş


     T.C.
YÜKSEK SEÇİM KURULU
  Karar No : 4219

“…Münferit de olsa bazı sandık kurullarının 298 sayılı Kanunun 77. maddesinin dördüncü fıkrasındaki görevini yapmaması, netice itibariyle yukarıda özetlenen usule uygun olarak sandık kurullarına ulaştırılan oy pusulası ve zarf kullanılmak suretiyle gerçekleşen oylamada, seçmene yüklenebilecek bir kusur olmamasına rağmen Anayasal hakkını kendisinden beklenen yükümlülüklere uygun olarak kullanan seçmenin oyunun geçerli sayılmamasının, yönetime katılma hakkının özünü ortadan kaldıracak bir sonuç yaratacağı açıktır.

Oy kullanma işleminin; seçim güvenliğini sağlamaya yönelik ve sahte oy kullanılmasını engellemek amacıyla getirilen kontrol mekanizmalarına uygun olarak, Yüksek Seçim Kurulunca üretildiğinden kuşku bulunmayan oy pusulası ve zarf kullanılarak gerçekleşmesi halinde, sandık kurulunca mühürleme işleminin yapılmaması tek başına seçmenin oyunun geçersiz sayılması için yeterli değildir. Aksine bir uygulama, bu hakkı korumak için getirilen ve araç niteliğinde olan usul kurallarından sadece birinin ihlalinin, hakkın özünü ortadan kaldıracak şekilde uygulanması sonucunu doğurur ki; bu sonuç, beklenilen amaca aykırıdır.

Bu nedenledir ki, Yüksek Seçim Kurulunca geçmiş yıllarda istikrarlı olarak, Yüksek Kurul tarafından gönderildiğinde şüphe bulunmayan hallerde, sandık kurullarının hata veya ihmali sonucu mühürlenmeyen oy zarfı ve oy pusulası ile seçmene kullandırılan oyların geçerli olduğu kabul edilmiştir.

Sandık seçmen listesinde yazılı herkesin oy kullanma hakkı bulunmaktadır. Anayasanın 67 ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 No.lu Protokolün 3. maddesi serbest seçim hakkı bakımından birlikte değerlendirildiğinde, sandık kurullarının hata veya ihmali sonucu mühürlenmeyen oy zarfı ve oy pusulası ile kullandırılan oyların geçerli kabul edilmesi anılan Kanun ve Genelge hükümlerinin amacına aykırılık oluşturmamaktadır” gerekçesiyle itirazın reddine karar vermiştir.

Kaldı ki 298 sayılı Kanunun 101. maddesinde “Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan oy pusulaları geçerli değildir.” kuralı olmasına karşın, anılan Kanunun hiçbir maddesinde “Kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanının görev yaptığı sandıklarda kullanılan oylar geçersizdir” şeklinde bir kural yoktur. Ayrıca sandık kurulu başkanının belirlenmesi işlemi şikayet ve itiraz yoluyla denetlenebilen bir işlemdir.

Bu itibarla, kamu görevlisi olmayan kişilerin görev yaptıkları sandıklarda, 5 üyesi siyasi partiler tarafından belirlenen 7 kişiden oluşan sandık kurullarınca, oy verme günü işlemleri Kanun ve Genelgelere uygun şekilde yapılmış, seçmen özgür iradesi ile oyunu kullanmış, gizli oy açık sayım ilkesine uyulmuş, sayım döküm ve tasnif işlemleri adaylar, müşahitler ve vatandaşların huzurunda şeffaf ve dürüst şekilde yapılmış, sandık sonuç tutanağı düzenlenmiş ve bu tutanaklar ilçe birleştirme tutanaklarına girilmiş, Ak Partili üyenin de görev yaptığı bu sandıklarda sayılan hususların yerine getirilmediğine ilişkin her hangi bir şikayet ve itirazda bulunulmamış ise, seçmene yüklenebilecek bir kusur olmamasına rağmen, ilçe seçim kurulu başkanının kusur ve ihmaliyle sandık kurulu başkanının kanuna aykırı belirlenmiş olması nedeniyle Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınan seçme hakkının özünü ortadan kaldıracak şekilde o sandıklarda kullanılan oyların geçersiz sayılması hukuken mümkün olmadığından olağanüstü itirazın bu sebeple de reddi gerekmektedir.

Suç duyurusunda bulunulmasına ilişkin kısım yönünden:


  Öncelikle 31 Mart 2019 tarihinde yapılan Mahalli idareler seçimlerinde İstanbul İlindeki 31.186 sandıkta görev yapan sandık kurulu başkanının 754’ünün Kamu görevlisi