Sayfa:Yüksek Seçim Kurulu'nun 2019-4219 sayılı kararı.pdf/245

Bu sayfa istinsah edilmiş


     T.C.
YÜKSEK SEÇİM KURULU
  Karar No : 4219

bağlanması nedeniyle tam kanunsuzluk iddiasına ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir (20/04/2019 tarihli, 3469 sayılı YSK kararı).

Yüksek Seçim Kurulu belediye seçimlerinde sandık kurulu başkanlarının, belediyede çalışan müdür ve müdür yardımcılarından belirlenmesinin seçimin sonucuna müessir olduğu iddiasıyla anılan sandıklarda yapılan seçimin tam kanunsuzluk hali nedeniyle iptal edilmesi yönündeki talebi; işin esasına girerek sandık kurulu başkanlarının tarafsız olup olamayacakları yönünden bir değerlendirme yaparak karar vermek yerine, kesinleşen işlemlerin seçimlerden sonra seçim iptal sebebi olarak ileri sürülemeyeceği anlamına gelen ve yıllar itibariyle verdiği kararlarla tutarlı bir şekilde “sandık kurullarının kuruluşunun 2 Mart 2019 tarihinde kesinleştiği” gerekçesiyle reddetmiştir.

Yargı mercilerinin istikrar kazanmış içtihatlarını değiştirdiği hallerde bu değişikliği izah eden bir kanun değişikliği yapılmış olması beklenir. Somut olaya bakıldığında 298 sayılı Kanunda “Kanuna aykırı şekilde teşkil edilen sandıklarda kullanılan oylar her koşulda geçersizdir” şeklinde bir kanun değişikliği olmadığına göre İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptali talebinin “öngörülebilirlik” ilkesi gereği de reddi gerekmektedir.

İlçe Seçim Kurullarının ihmal ve kusuru nedeniyle seçmenin oyunun geçersiz sayılıp sayılamayacağı sorunu:

Esasen Yüksek Seçim Kurulu zaman içinde “sürekli” ve birbiriyle “tutarlı” şekilde verdiği kararlarla bu hususa açıklık getirmiştir.

Yüksek Seçim Kurulunca verilen 01/04/1984 tarihli ve 272 sayılı kararda;

“…Gerçekten 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 103/4. maddesi uyarınca, arkasında sandık kurulu başkanlığının mühürü bulunmayan birleşik oy pusulaları muteber değildir. Kurulumuzun bu seçimler dolayısıyla kabul ederek bastırıp gönderdiği 138 numaralı Genelgesinin 47/3. maddesinde de aynı esas tekrarlanmıştır. Kanun koyucunun bu esası benimsemesindeki gayesinin, seçimlerde kullanılacak oy pusulasının dışarıdan temin edilip atılmasını ve böylece seçime hile karıştırılmasını önlemek olduğu kuşkusuzdur

Görüldüğü üzere oy pusulalarının dışarıdan temin edildiği yolunda bir iddia yoktur. Olay tamamen, bu konuda eğitilmediği anlaşılan sandık kurulunun hatasından kaynaklanmaktadır. Seçmen, kendisine sandık kurulunca verilen oy pusulalarını alarak oyunu kullanmıştır. 298 sayılı Kanunun 103/4. maddesi gayesine uygun olarak yorumlandığında, bu sandıkta kullanılan bahse konu seçimlere ait oy pusulalarının geçersiz sayılması, olayımız bakımından, seçmenin iradesini ve hakkı şekle mahkûm edecek sonuçlara götürür. Açıklanan hukuki ve maddi olgular nedeniyle itiraz kabul edilmesi ve 35 No.lu bahse konu sandıktaki sonuçların da nazara alınarak seçim sonuçlarının belirlenmesine karar verilmelidir…” denilmiştir.

Keza Yüksek Seçim Kurulu tarafından gönderildiğinde şüphe bulunmayan hallerde, sandık kurullarının hata veya ihmali sonucu mühürlenmeyen oy zarfı ve oy pusulası ile kullandırılan oyların geçerli kabul edilmesi gerektiğine ilişkin Yüksek Seçim Kurulunun 16/04/2017 tarihli ve 2017/560 sayılı kararının, Kanun ve Genelge hükümlerine açıkça aykırı olduğundan bahisle 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halkoylamasının olağanüstü itiraz yoluyla iptal edilmesi istemiyle yapılan başvuru üzerine verdiği 19/04/2017 tarih ve 573 sayılı kararı ile yıllar itibariyle verdiği kararlarla uyumlu şekilde;