Sayfa:Terör Korkusu ve Algılanan Terör Riskinin Alturistik Boyutları.pdf/10

Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

Tuba GÜN ÇINĞI


Alturistik Bir Davranış Olarak İletişim Kurma Çabası

Alturistik terör korkusu ve risk algısında iletişim önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Alturistik terör korkusu ve risk algısı ikili bir yapıya sahiptir. Terörü doğrudan veya dolaylı olarak deneyimleyen bireylerin, ailelerinin/yakınlarının terör mağduru olmasına ilişkin kaygı ve korkularının yanı sıra, ailelerinin bu bireylerin mağdur olmalarına ilişkin korku, kaygı ve tereddütlerini kapsamaktadır. Bu durum, terör saldırılarını takip eden kısa zaman dilimi içerisinde çift yönlü bir iletişim trafiğini ortaya çıkarmaktadır. Terör saldırılarına doğrudan veya dolaylı maruz kalanlar aileleri ve yakınları ile iletişime geçip onları durumlarından haberdar etmeye çalışırken, aile üyelerinin veya yakınlarının saldırının gerçekleştiği yerde olabileceğini düşünen bireyler de haber almak ve sağlıklarından emin olmak amacıyla aile üyeleri ve yakınları ile iletişim kurmaya çalışmaktadır:

Herkes telefonda eşine dostuna sağlıklı olduğunu, iyi olduğunu, ölmediğini anlatıyordu ağlayarak. Ben de telefon ettim sevdiklerime, ilk önce ailemi aradım. Henüz haberdar değillerdi, çünkü çok yeniydi. İki dakika geçti geçmedi (...) Henüz ailem duymamıştı. Böyle böyle dedim: yani patlama oldu, ben iyiyim, korkmayın. Ablam Ankara'da yaşıyor hemen duymuş tabiki hemen onları aradım. Eniştem işteydi veya o anda yoldaydı belki de. Bir şey oldu mu, iyi mi diye onlara ulaşmaya çalıştım. Arkadaşlarımın hepsini tek tek. Yani ilk önce en yakınlarımı aradım, Ankara'da olanlarının iyi olup olmadıklarını öğrenme kaygısıyla, Ankara'da olmayan yakınlarımı da ben iyiyim demek için aradım. Ailem bittikten sonra da iş arkadaşlarımın hepsini aradım. (...). Yani patlama sonrası bir iki saat aramayla geçti diyebilirim sırayla (Kadın, yaş 33).

Ben hemen abimi aradım, çünkü abim daha çok kullanır Kızılay'ı. Abimi aradım, abime bağırıyorum. Bağırıyorum, o da anlamıyo, tabi sesi normal gelince abimin kapattım. Yaşıyo. Sonra annemi babamı aradım. Anemi babamı aradım onlar açmadı. Ama telefonun çaldığını duydum, eğer dedim bişey olsaydı telefonu zarar görürdü ya da diyerek kendimi sakinleştirdim. Sonra bi iki dakka sonra onlar da beni aradı (Erkek, yaş 24).

Durdum, nasıl aklıma geldiğini hatırlamıyorum, annem televizyonda görecek, sağlam olduğumu bilsin diye hemen annemi aradım. İlkinde çok sakindim. Anne dedim burda patlama oldu, daha ne olup ne bittiğini görmedim, ben sapasağlamım yani kıymık bile batmadı bi yerime. (...) Kapattı annem. Annem ilkinde o da algılayamadı muhtemelen, ya nasıl olur falan, patlama kesin bişeysi var diye 2-3 dakka sonra beni geri arama ihtiyacı hissetti muhtemelen. (... ) Dedi ki oğlum dedi ... nolur bana bi selfi bişey at. Ben de annemden kurtulmak için dedim ki tamam atıyorum. Çarçabuk bi selfi attım, belimden üstümü atmışım. Olay oldu kesin belinden altı yaralı falan diye, ama artık bana ulaşamıyolar, kapandı (Erkek, yaş 33)

Sonuç

Terör, son yıllarda gerçekleşme biçimi itibariyle sadece gerçekleştiği coğrafyalar için değil bütün toplumlar için gömülü bir risk haline gelen önemli bir toplumsal sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Beck'in (2002b, s. 9) ifadesiyle içinde bulunduğumuz toplum adeta bir “terörize edilmiş dünya risk toplumu” haline gelmiştir. Ancak terör olaylarının geniş coğrafyaları kapsaması, ekseriyetle sivil halkı hedef alması ve yüksek can kayıpları yaratarak toplumlarda infial yaratma stratejisi ile hareket etmesi daha büyük bir toplumsal soruna zemin hazırlamıştır. Terör korkusu, “yeni terörizm” (Lagueur, 2000) olarak adlandırılan bu yeni terörist eylemlerin dünya perspektifinde ortaya çıkardığı en önemli problemlerden biridir. Öyle ki bu korku daha önce terörü hiç deneyimlememiş olan coğrafyalarda bile ortaya çıkmakta ve isanların gündelik hayat pratiklerinden seyehatlerine kadar bütün eylemleri üzerinde belirleyici olmaktadır (Aly ve Green, 2010; Howe, 2005). Bu durum, terör korkusu ve algılanan terör riski üzerine dikkate değer sayıda çalışma yapılmasını da beraberinde getirmiştir. Ancak bu çalışmalar, çok büyük oranda bireylerin kendilerine ilişkin risk algıları ve korkularına odaklanmakta ve bireylerin ailelerine ve yakınlarına ilişkin kaygı ve korkularını genellikle dışarıda bırakmaktadırlar. Ancak diğer mağduriyetlere ilişkin korku ve kaygılarda olduğu gibi teröre ilişkin korku ve kaygılar da yalnızca bireysel boyutuyla değerlendirilemeyecek

367