Sayfa:TBMM'nin Şemdinli Raporu .pdf/12

Bu sayfa doğrulanmış


  Şemdinli Belediye Başkanı Hurşit TEKİN ile Görüşme:
  “On gündür olaylar oluyor. Üç aydır bombalar patlıyor. Şimdiye kadar da olayın nasıl olduğunu halk bilmiyor. 9 Kasım’daki son patlamada failler suçüstü yakalandı. Olay anında burada değildim. Başsağlığı için bir köye gitmiştim. Patlama olduğunu söylediler. Geldiğimde herkes ayaktaydı. Seferi Yılmaz’ın dükkanına bomba atılmıştı ve bir ölü vardı. Sahibi iş yerindeyken üç kişi yemek yiyeceklermiş. Bombanın biri camdan biri ise kapıdan atılmış. Seferi Yılmaz bombayı görür görmez dışarı fırlıyor. O arada kaçan birinin peşine düşüyor. Oradakilere kaçanın yakalanması için bağırıyor: “Bombayı bu attı yakalayın!” Kaçan yüz metre ilerdeki araca sığınıyor. Kaçan kişi araca giderken iki kişinin daha araçta olduğu fark ediliyor. Kaçan kişi araca giriyor. Aracı saran halk daha sonra aracın dışına çıkan iki kişiye kim olduklarını soruyor. Onlar asker olduğunu söylüyor. Bunun üzerine kimliği isteniyor. O da kimliğinin komutanında olduğunu söylüyor. Araçta silah ve evrak çıkıyor. Araç tahrip ediliyor. 150 kadar kişi aracı çembere almış, aracı kimseye teslim etmeyeceklerini söylüyorlar. Hakkari Milletvekili Esat CANAN, Hakkari ve Yüksekova Belediye Başkanları da geldi ve olayların yatışmasına yardımcı oldular. Savcı Heyetle birlikte aracın yanına geldiler. Halk uzaktan izliyordu. Hava kararmıştı. Araçtakilerin yarısı tespit edilmişti ki silah sesi geldi. Halk “5-6 kişi vuruldu.” diye bağırdı. Askerin biri silahıyla halkı tarıyor. Beş kişi yaralanıyor. Bunun üzerine Savcı keşfi tamamlayamadan bıraktı. Yaralılar hastaneye kaldırıldı. Yaralıların biri yolda hayatını kaybetti. Kriz merkezi “Tespiti tamamlayalım.” dedi. Savcı da bu görüşe katıldı ve tespit tamamlandı. Silah ve bir sürü evrak bulundu. Her şey araçtan çıkarıldı ve araç Hükümet Konağına çekildi. Halk çarşıyı doldurmuştu. Araya girdim ve parti yöneticisini çağırdım. Olayın büyümemesi için çalıştım. Bundan dolayı yaralandım. Kimin vurulduğunu bilmiyorum. Polis noktasına yönelme olmuş, oraya gitmemi söylediler. Gittiğimde halk saldırıyordu. Polis havaya ateş açtı. Ben de araya girdim. Polis kontrol noktasında yaşananların engellenmesi için girişimde bulundum. Burada 5-6 yaşlarında çocuklar vardı. Çocukların ailelerini uyardım. Halk üç kişiyi yakalamış, ancak biri göz altına alınmış ikisi ise serbest bırakıldı. Halkın tepkisi üçünün de gözaltına alınmamasınadır. Üçü de gözaltına alınsaydı böyle olmazdı. Üç kişi beraber gelmişler ve biri bombayı atmış. “Olan olmuş, bundan sonra kimse ölmesin.” dedim. Darbe aldığımdan beni hastaneye kaldırdılar.
  1 Eylül Dünya Barış Günü’nde kurduğumuz çadırın bir metre arkasına bomba koymuşlar. Kanaatime göre bombaları aynı çete koyuyor. Evraklarda bombalamalarla ilgili bilgiler çıktı. Geçmişte yapılan ve gelecekte yapılacak bombalamalarla ilgili bilgilere rastlantı. Cami ve lisenin bombalanacağı yönünde bilgilere rastlantı. Gençler ve camiye gidenler “Bizim ne günahımız var da bomba koyuyorlar.” diye tepki gösteriyor. Biz huzur istiyoruz. Savcı keşif yaparken panzerden ateş açılıp açılmadığını bilmiyorum. Silah sesi geldi. Ancak kim tarafından ve nereden atıldığını bilmiyorum.”
  Şemdinli İlçe Jandarma Komutanı J.Binbaşı Erdem YILMAZ ile Görüşme:
  “5 Ağustos’tan sonra yoğun olarak Milli İstihbarat Teşkilatından ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nden gelenler oldu. Bu günler kar yağmadan önceki hassas günlerdir. Bize saldırı yapılacağı ile ilgili duyumlar geldi. Ancak bu kadar büyük bir patlama beklemiyorduk. 9 Kasım’dan üç gün önce İl Jandarma Alay Komutanlığından beni aradılar ve elemanların gelebileceklerini söylediler. Ama ne zaman geldiklerini bilmiyorum. Bunun yanı sıra hiç haber vermeden geldikleri de olmuştur. Burası küçük bir yer olduğu için halk istihbaratçıları tanıyor olabilir. Özcan İldeniz ve Ali Kaya’yı da tanıyan bir çok kişi olabilir. İlçe Emniyet Müdürlüğünde Terörle Mücadeleden gelen Heyetle toplantı yapılmaktaydı. Pasajda bomba patladığı söylendi. Yaya olarak gittim. İddia bayiindekiler şaşkın durumdaydı. O an ölü veya yaralı olup olmadığını bilmiyordum. Polisler gelmiş. Gazete bayiinin sahibi Naif Erler, pasajın önünde durmaktaydı. Bir anda aracın başına yüz-yüz elli kişi toplanmıştı. Herkes oraya doğru koşuyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kalabalığın arasına karıştım.

12