Sayfa:Türk Sazı.pdf/13

Bu sayfa istinsah edilmiş

Ah evlâdım uğurunda ben kendimi kul ettim;
Genç ömrümü yüz bir mihnet içersinde tükettim.
Seni baban bir yaşında yetim koydu kucakta;
Ne çul vardı altta üstte, ne od vardı ocakta;
Ben seninçün tarlalarda kan terlere batardım;
Pazarlara yalın ayak koşar, odun satardım.
Bir kerecik gülmen için bir soytarı olurdum,
Bir damlacık göz yaşında ne ağular bulurdum;
Ah ben sen,i çiçek gibi, esen yelden korurken
Taş yürekli bir canavar pençesine düştün sen!...


Sayıklama pek sıklaştı:
«Bu gece de koynunda!...
Bak, sağ kolu işte yine, yine onnu boynunda».


«Merhametsiz!... Evlâdımın eksiği ne, suçu ne?...
O, yüzünün akı ile girmedi mi evine?
Bunca yıldır bir aybını söyledi mi bir insan?
Ocağına canla. başla olmadı mı kul, kurban?
Ah, sen onu tepe tepe kullanarak yıllarla,
Sonra bunca emeğini yaratmadın bir pula!...

Benim yavrum şu iki yüz evli köyde bir idi,
Bu yerlerde onun yoktu güzellikte menendi...
O açılmış gül yanağı, süt köpüğü gerdanı,
On beş örgü sırma saçı bayıltırdı insanı;
İşte hâlâ baygın, lâkin yine ahu o gözler!...

Ah, o vakti vermeliydim isstiyorken o rençper!...
Kandırdılar, bana «Kadın, ver kızını, zengin yer;
Sakın dönme, bırak, yetim rahat etsin.» dediler.

40