Sayfa:Semdinli iddianame.pdf/66

Bu sayfa doğrulanmış

buraya. Onlar da söz veriyorlar. Kim basını sokarsanız oraya temsilcileri, özellikle güneydoğu...

SORU - Ulusal basından kastınız Hürriyet, Milliyet...

CEVAP - Hepsi hepsi, tabiî. Siz bunu duymadınız mı ya, bütün Türkiye biliyor bunları. Dört ay...

SORU - Kimle oturuyorlar yani, kim söz veriyor sokmayacağız diye?

CEVAP - Hepsini... Hepsi... Milliyetin temsilcisi, Hürriyetin temsilcisi. Tabiî, bunlar hep bölge temsilcileri, Sabahın temsilcileri, Hürriyetin, Milliyetin, ondan sonra...

SORU - PKK'yla böyle bir sözleşme yapıyor bunlar?..

CEVAP - Tabiî tabiî tabiî... Açık ve net olarak diyorlar ki bak siz ölümünüzü göz önüne alırsanız, Diyarbakır'a gazete girsin! Herkes kepenk çekti, gazete girmedi Diyarbakır'a.

SORU - O şeyde bile biz Söz Gazetesi olarak yayınımıza devam ettik diyorsunuz...

CEVAP - Bak burada resimleri var, dağdaki oturma resimleri var. O resimler burada var. Ben size vereyim.

SORU - Tamam, zaten dosyanızda varsa...

CEVAP - Hepsinde var.

SORU - Bir de bu kamu görevlilerinden oradaki işadamlarıyla kirvelik şeyi falan dediniz ya...

CEVAP - İşte bu da sıkı fıkı dostluk yani.

SORU - Mesela bildiğiniz meşhur ünlülerden kim kimin kirvesi, hatırlıyor musunuz?

CEVAP - Şimdi, bu jandarma alay komutanları ve ilçedeki yüzbaşılar, üsteğmenler, astsubaylar, aynı. Ben, bu yapıyor, bu yapıyor demek de şey değil. Yani, olağan bir gerçektir yani, sorabilirsiniz. Olağan bir şeydir yani. Ama, dört ay boyunca ulusal basın Diyarbakır'a sokulmadı. Ama, benim gazetem çıktı, benim televizyonum... Gerçi o zaman televizyonum yoktu, 95'te kuruldu. Fakat, gazetem, fiilen devlet satıyordu, polis satıyordu gazetemi. Ama, tüm bunlara rağmen, mükâfat aldığımız yerde, işte, nihayet darbemizi aldık.

SORU - Bir de Gaffar Okan çok şeyler biliyordu falan dediniz ya...

CEVAP - Ha, Gaffar Okan da bana şey söyledi...

SORU - Kaç kere görüştünüz? Yani, öyle...

CEVAP - Sık sık görüşüyorduk. Beni hep gazeteden, ben ve benim gazete genel koordinatörüm Ömür Büyüktimurla sık sık konuşuyordu, bütün emniyet müdürleriyle konuşuyordu zaten, şeyleri var, bilgi alıyorlar, bilgi veriyorlar. Şimdi, beni gözaltına aldıkları zaman, 24 Nisan 2000'de, beni gözaltına aldıkları zaman, Gaffar'a yazı yazıyor. Gaffar diyor ki ben bu adamı gözaltına alamıyorum, çünkü suçu yok.

SORU - Yazıyı kim yazıyor?

CEVAP - DGM Başsavcısı. DGM Başsavcısı yazı yazıyor. Sen alamıyorsun, sen vekâletnameyi Serdar Beye ver, Emniyet 2. Müdürü. Gaffar Okan izne ayrılıyor o gün için, üç günlüğüne izne ayrılıyor ve vekâletnameyi yardımcısına veriyor ve beni gözaltına... Yine, aynı o iş yerlerimi bu sefer polis, jandarma yoktu, gözaltına aldılar. Şimdi, ertesi gün benim çocuğum geliyor orada trafikten vefat ediyor arkadaşıyla beraber, Gaffar Okan haberi duyuyor, çocuğumu da çok iyi, yakından tanıyor, geliyor, geldi, taziyeye geldi. Taziyeye geldiği zaman başını eğdi, Mehmet Ali Bey dedi, bu bölgede dedi. Bu yörede çok oyunlar oynanıyor kusura bakma dedi, çok oyunlar oynanıyor dedi. Diyarbakır dedi çok önemli ve çok değerli bir evladını yitirdi dedi. Bunu, hazin olarak bunu itiraf edeyim dedi. Ama dedi, bir DGM Başsavcısı eğer yazı yazıyorsa bunları böyle yap, biz de yapmak zorundayız, kusura bakmayın dedi. Bu işin İçinde çok büyük oyunlar var. ben hepsini açıklasam dedi, açıklayamam dedi.

66