Sayfa:Semdinli iddianame.pdf/35

Bu sayfa doğrulanmış

hedefinin siyasî birtakım faaliyetler olmaksızın gerçekleştirilemeyeceğini düşünmüştür. Bu amaçla kısa sürede onlarca dernek, vakıf, sendika, siyasî parti, yayın organı vb. kuruluş oluşturulmuştur. Siyasî faaliyetlerde etkin bir şekilde yer alan bu kuruluşlar ya örgütün bizzat kendi imkânları ile kurulmaktadır; ya da mevcut olan bir sivil kuruluş örgütün etkin girişimi ile ele geçirilmektedir. Bu kuruluşlar aracılığıyla örgüt siyasî olarak kendi propagandasını gerçekleştirmekte ve birtakım sol fraksiyonlar ile ilişki geliştirerek ulusal ve uluslararası destek sağlayabilmektedir. Batı bölgelerindeki Kürt asıllı vatandaşlarımızın potansiyelinden yararlanmak amacıyla yapılan bu girişimlerde ana hedefin yine buraları silâhlı faaliyetlerin ihtiyaç duyduğu kadroları temini açısından kullanmakta olduğu yakalanan örgüt mensuplarının ifadelerinden ortaya çıkmıştır. Yine örgütün Kürt asıllı insanlardan özellikle Avrupa alanındaki diplomatik / siyasî girişimleri desteklemek ve lobi oluşturmak amacıyla yararlandığı ortaya çıkmıştır. Bu ülkelerin demokrasi anlayışı ve standartları örgüte ihtiyaç duyduğu propaganda imkânını tanımaktadır. Hâlen faaliyetlerini yürüten ROJ TV buradaki imkânlar ile vücuda getirilmiştir.

Terör örgütü kurulduğu günden beri gerek siyasî gerekse silâhlı olarak devlet otoritesini sorgulayan faaliyetler içerisinde olmuştur. Bu itibarla asıl hedefler kamu görevlileri ve örgütle işbirliği yapmayan sivil vatandaşlardır. Ancak Abdullah ÖCALAN’ın yakalanması sonrasında görüldüğü gibi sivil vatandaşların zarar gördüğü intihar eylemleri ve Mavi Çarşı Eylemi gibi kontrolsüz şiddet olayları gerçekleştirilmiştir. Yine örgütün faaliyetleri için ihtiyaç duyduğu finansmanın önemli bir bölümü de yurtdışında çalışan Türkiye kökenli insanlarımızdan korkutma ile zorla elde edilen gelirden karşılanmaktadır.

Türkiye’ye komşu ülkeler genelde silâhlı faaliyetlerin geri çekilme ve üstlenme alanı olarak kullanılmasına rağmen ABD’nin Irak’ı işgali ile birlikte örgütün buralarda da siyasî açılım noktası olarak kullanma cihetine gittiği görülmüştür. İşgal’in hemen öncesinde ilan edilen KADEK (Kongre Azadi Demokrasi a Kürdistan - Kürdistan Demokrasi ve Özgürlük Kongresi) bu amacın karşılanmasına yöneliktir. Kuşkusuz bu amacın ortaya konmasında asıl etken ABD’nin bölgeye müdahalesinin örgüt açısından yol açıcı bir etki gerçekleştireceği umududur. Ancak bunun gerçekleşmemesi üzerine ABD’liler ile ilişkileri geliştiren Osman ÖCALAN ve etrafındakiler örgütten tasfiye edilmişlerdir.

2003 yılının Kasım ayında ise örgütün siyasî çizgisinin bir devamı olarak Kürdistan Halk Kongresi (KONGRA- GEL) kurulmuştur. Örgütün bu yeni yapılanmaya karar verişinde uluslararası kamuoyunda terör örgütü imajından kurtulamamasının etkin olduğu düşünülmektedir. 1 Haziran 2004 tarihinde ise ateşkes durumundan aktif meşru savunma (savaş) pozisyonuna geçilmiştir. Örgütün bu kararı almasında bölgedeki dengelerin yanı sıra silâhlı faaliyetler ile AB sürecinde siyasî otorite üzerinde baskı oluşturmak ve içerisindeki hizipleri bastırma kaygısının etkin olduğu değerlendirilmektedir. Bu karar sonrasında yurt içerisine bol miktarda patlayıcı aktarılmış ve şehirlerde ve kırsal bölgelerde güvenlik güçlerine yönelik bombalı saldırı eylemlerine başlanılmıştır. Buna rağmen asıl yoğun eylem dalgasının 2005 yılı içerisinde geliştiği görülmektedir. Bunun örgüt içerisindeki hizibin bastırılması, AB sürecinde hedeflerini güncelleştiren örgütün süreçten aradığını bulamaması ve aslında örgütün yönetimine hakim olan silâhlı faaliyetler yanlısı radikal şahısların demokrasinin değerlerine ve kurumlarına inanmaktan öte bunları bir araç olarak kullanmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.

35