Sayfa:Osman Kavala Başvurusu.pdf/80

Bu sayfa istinsah edilmiş

Başvuru Numarası : 2018/1073
Karar Tarihi : 22/5/2019

olaylarına katılan şahısları finanse ettiği, eylemde kullanılacak malzemelerin temini için hesap numarası açtırdığı, eylemde göstericilerin polisle çalışmaya girerken kullandıkları gaz maskesi, gözlük, Gezi parkında kullanması için masa, ses sistemi vb. malzemeleri temin ettiği"ne (§ 69) değinilmiştir.

6. Ardından çoğunluk kararında şu değerlendirmede bulunularak tutuklama için gerekli olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin keyfi ve temelsiz olduğunun söylenemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır:

“Gezi olayları sırasında birtakım şiddet olaylarının gerçekleştiği, kamu mallarının zarar gördüğü çok sayıda kişinin yaralandığı, güvenlik görevlisi ve sivillerden ölenlerin olduğu ve söz konusu olaylara ilişkin olarak bir çok kişi hakkında çeşitli suçlardan soruşturma başlatıldığı ve kamu davalarının açıldığı bilinmektedir. Bu bağlamda yaşanan şiddet olayları neticesinde güvenlik görevlisi ve sivillerden yaralanan ve ölenler olmuş, olaylar İstanbul dışında bir çok ile yayılmış ve şiddet olayları da yaygınlaşmıştır. Dolayısıyla Gezi Parkı olaylarında yaygın şiddet hareketlerinin meydana geldiği, kamu düzeninin ciddi bir şekilde bozulduğu açıktır. Başvurucu, sosyal statüsü, ulusal ve uluslararası bağlantıları göz önüne alındığında olayların süreç içinde şiddete evrildiğini ve sonuçlarını öngörebilecek konumdadır. Başvurucunun şiddet olaylarının devam ettiği süreçle H.H.G. ile yaptığı görüşmede H.H.G.nin Gezi olaylarının ivmesinin düşmesinden, hareketin toparlanması genişletilip derinleştirilmesi için daha geniş bir kitleyle buluşulmasından, Gezi olaylarını Anadolu'ya yaymak gibi fikirlerin olduğundan söz etmesi, başvurucunun da tasdikleyici sözler söylemesi ve bu doğrultuda toplantılar için mekan konusunda yardımcı olmaya çalışması, bir başka görüşmede gaz maskesi, gözlük ve sair malzeme teminine yardımcı olacağını belirtmesi, yine bir başka görüşmede ise Gezi olaylarının siyasi durumu nasıl değiştireceğinden bahsetmesi, Gezi olaylarının yaşandığı süreç içerisinde Gezi olaylarıyla ilgili bir kısım toplantılar düzenlemesi veya düzenlenen toplantılara katılması ve eylemleri destekleyen bir kısım kişilerle görüş alış verişinde bulunarak ulusal ve uluslararası kamuoyu oluşturmaya çalışması hususları birlikte değerlendirildiğinde; başvurucunun Gezi olaylarında yaşanan şiddet olaylarından ve elde edilmek istenen suçlama konusu yapılan siyasi sonuçtan (Soruşturma makamları olayların nihai olarak hükûmeti düşürmeyi hedeflediğini iddia etmiştir) sorumlu olduğuna yönelik soruşturma makamlarınca yer verilen bu hususların tutuklama için gerekli olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin keyfi ve temelsiz olduğu söylenemez.” (§ 70).

7. Görüldüğü üzere Mahkememiz çoğunluk kararında dosyadaki olgu ve olaylar ayrı ayrı değerlendirilmemiş, bunun yerine bütüncül bir yaklaşımla dosyadaki olay ve olgulardan hareketle başvurucu ile ilgili suçun işlendiği yönünde kuvvetli belirtinin bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır. Oysa bu biçimdeki bir değerlendirme Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru incelemesi bağlamında sorunludur. Nitekim Anayasa Mahkemesi bugüne kadar, gerek tutuklamanın hukukiliği bakımından kuvvetli suç şüphesi olduğu kanaatine ulaşarak ihlal yönünde karar verdiği (Şahin Alpay [GK], B. No 2016/16092, 11.01.2018, §§ 94-100; Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23 11.01.2018, §§ 132-147) bireysel başvurularda ve gerekse tutuklamanın hukuki bakımından kuvvetli suç şüphesi bulunmadığı kanaatine ulaşarak ihlal olmadığına hükmettiği kararlarda (Selahattin Demirtaş [GK], B. No: 2016/25189, 21.12.2017, §§ 145-156; Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16.11.2017, §§ 154-141) dosyada tutuklamaya esas alınan tüm delilleri tek tek ele alıp değerlendirmekteydi. Bu yönüyle çoğunluk kararındaki bu değerlendirme yöntemine katılmak mümkün değildir.

80