kat derhal pişman oldum. Bu sözümden alınabilirdi. Halbuki o:
«Evet, hakkınız var!» diye cevap verdi.
Sonra, bir şey arıyormuş gibi gözlerini yüzümde gezdirerek:
«Berlinde yalnızsınız değil mi?» dedi.
«Ne gibi?»
«Yani... Yalnız işte... Kimsesiz... Ruhan yalnız... Nasıl söyliyeyim ... Öyle bir haliniz var ki...
«Anlıyorum, anlıyorum... Tamamen yalnızım... Ama Berlinde değil... Bütün dünyada yalnızım... Küçükten beri...»
«Ben de yalnızım...» dedi. Bu sefer benim ellerimi kendi avuçlarının içine alarak: «Boğulacak kadar yalnızım!» diye devam etti, «hasta bir köpek kadar yalnız...»
Parmaklarımı adamakıllı sıkarak biraz yukarı kaldırdı ve sonra masanın üstüne vurdu:
«Sizinle arkadaş olabiliriz!» dedi. «Siz beni yeni tanıyorsunuz, fakat ben sizi on beş yirmi gün tetkik ettim... Herkese benzemiyen bir haliniz var... Evet, sizinle gayet iyi arkadaş olabiliriz...
Garip garip yüzüne baktım. Ne demek istiyordu? Bir kadın, bir erkeğe bu şekilde ne teklif edebilirdi? Hiçbir şey bilmiyordum. Hiç tecrübem yoktu ve insanları hiç tanımıyordum.
O bunu farketmişti. Yüzünde, fazla ileri gitmiş olmaktan, yanlış anlaşılmaktan korkan bir insanın endişesiyle:
«Sakın siz de başka erkekler gibi düşünmeyin...» dedi. «Sözlerime başka mânalar vermiye kalkmayın... Ben hep böyle apaçık konuşurum... Bir erkek gibi... Zaten bir çok taraflarım erkeklere benzer... Belki de bunun için yalnızım...»
Beni baştan aşağı uzun zaman süzdü. Birdenbire:
«Sizde de biraz kadınlık var...» dedi. «Şimdi farkına
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/81
Bu sayfa doğrulanmış
81
KÜRK MANTOLU MADONNA