Sonra, hâlâ avuçlarımın içinde duran ellerini çekerek:
Arkadaşlarımın yanma döndüğüm zaman, beni tanımadığınızı söylemedim» dedi. «Yoksa size çok gülerlerdi!»
«Teşekkür ederim!»
Biraz düşündü; gözlerinden bir bulut geçti; birdenbire ciddileşerek:
«E, hâlâ öyle bir anneniz olmasını istiyor musunuz?» dedi.
İlk anda hatırlamıyarak durdum. Sonra süratle cevap verdim:
«Tabii... Tabii... Hem nasıl!»
«O zaman da aynen böyle söylemiştiniz!»
«Belki...»
Tekrar güldü.
«Fakat ben sizin anneniz olabilir miyim?»
«O, hayır, hayır!»
«Belki ablanız!»
«Kaç yaşındasınız?»
«Böyle şey sorulur mu? Ama neyse, yirmi altı!... Siz?»
«Yirmi dört!»
«Gördünuüz mü? Ablanız olabilirim!»
«Evet...»
Bir müddet sustuk... Kafamın içinde ona söylenecek uçsuz bucaksız şeyler bulunduğunu hissediyordum, senelerce söylense bitmiyecek şeyler... Fakat hiçbiri şu anda aklıma gelmiyordu. O da, bir şey demeden önüne bakıyordu. Sağ dirseğini masaya dayamıştı. Eli beyaz örtünün üzerine şöylecebırakılıvermişti. Küçük, uçlara doğru sivrilen ve kemiklerinin gayet ince olduğu hissini veren parmakları vardı ve bunların ucu, üşümüş gibi, kırmızı idi. Biraz evvel avucumda tuttuğum ellerinin hakikaten soğuk olduğunu hatırladım. Aklımca bundan istifade etmek istiyerek:
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/79
Bu sayfa doğrulanmış
79
KÜRK MANTOLU MADONNA