züme ilişti. Ben bu yenilerden pek bir şey anlamıyordum. Belki eserlerindeki fazla iddia, herhangi bir şekilde göze çarpmak, kendini göstermek temayülü, benim mizacıma aykırı olduğu için onlardan hoşlanmıyordum... Nitekim gazetedeki yazıyı bile okumadım. Fakat birkaç saat sonra, gene rasgele sokaklarda dolaşarak günlük gezintilerimden birini yaparken, gazetede bahsedilen serginin açılmış olduğu binanın önünde bulunduğumu farkettim. Yapacak mühim işlerim yoktu. Tesadüfe itaat ederek içeri girmeği tercih ettim ve duvarlardaki küçüklü büyüklü bir
çok tabloları alâkasız gözlerle seyrederek uzun müddet dolaştım.
Resimlerin çoğu insana gülümsemek arzusu veriyordu: Köşeli dizler ve omuzlar; nisbetsiz başlar ve memeler; elişi kâğıdından yapılmış gibi keskin renklerle gösterilmiye çalışılan tabiat manzaraları. Kırık bir tuğla parçası kadar şekilsiz kristal vazolar, senelerce kitap arasında kalmış kadar cansız çiçekler ve nihayet, mücrimler
albümünden alınmışa benziyen korkunç portreler... Ama ne olsa insan eğleniyordu. Bu kadar az emekle bu kadar büyük işler başarmıya kalkan insanlara belki içerlemek
icabederdi. Fakat onların hiç kimse tarafından anlaşılmamak ve gülünç olmak gibi bir cezayı da âdeta marazı bir zevkle ve istiyerek kabul ettiklerini düşününce acımaktan başka yapılacak iş yoktu.
Büyük salonun kapıya yakın bir duvarının önünde birdenbire durdum. O andaki hislerimi, bilhassa aradan bu kadar seneler geçtikten sonra, anlatmama imkân yok. Yalnız orada, kürk mantolu bir kadın portresinin önünde, mıhlanmış gibi durduğumu hatırlıyorum. Resimleri seyredip geçenler, vücutlariyle beni sağa, sola itiyorlar, fakat ben olduğum yerden ayrılamıyordum. Bu portrede ne vardı?.. Bunu izah edemiyeceğimi biliyorum; yalnız, o zamana kadar hiçbir kadında görmediğim garip, biraz vahşi, biraz mağrur ve çok kuvvetli bir ifade vardı. Bu
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/55
Bu sayfa doğrulanmış
55
KÜRK MANTOLU MADONNA