Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/38

Bu sayfa doğrulanmış
38
KÜRK MANTOLU MADONNA

karmaz oldu. Yüzünde ümitsiz bir tebessümle: «Beni ora­da da rahat bırakmazlar ki!» diye mırıldandı.
  Bir gün, hâlâ aklımdadır, bir cuma günü akşamı Raif Efendinin başucundaki iskemleye oturmuş, hiç konuşma­dan, onun göğsü hırıldıyarak nefes alışını seyrediyordum. Odada başka kimse yoktu. Yanıbaşındaki komodinin üze­rinde, ilâç şişelerinin arasında duran büyük bir cep saati odayı madenî bir sesle dolduruyordu. Hasta, çukura kaçan gözlerini açarak:
  «Bugün biraz iyiyim!» dedi.
  «Elbette... Hep böyle devam edecek değil ya...»
  O zaman, âdeta müteessir bir eda ile:
  «Peki ama, bu daha nekadar devam edecek...» diye sordu.
  Sualinin hakikî mânasını anlamış ve dehşete düşmüş­tüm. Sesindeki bıkkınlık onun ne kasdettiğini gösteri­yordu.
  «Ne oluyorsunuz Raif Bey?» dedim.
  Gözlerini gözlerime dikerek, ısrarla sordu:
  «Peki ama, ne lüzum var? Yetmez mi artık?...»
  Bu sırada Mihriye hanım içeri girdi. Bana sokularak:
  «Bugün iyice!» dedi, «Artık bunu da atlattı inşallah!»
  Sonra kocasına döndü:
  «Pazara çamaşır yıkanacak... Şu senin havluyu Beye­fendi getiriverse!»
  Raif Efendi peki makamında başını salladı. Kadın do­lapta bir şeyler arayıp aldıktan sonra tekrar çıktı. Hasta­nın halindeki ufak bir iyilik karısının bütün telâş ve he­yecanlarını alıp götürmüştü. Şimdi kafası eskisi gibi ev dertleri, yemek ve çamaşır işleriyle doluydu. Bütün basit insanlarda olduğu gibi, kederden sevince, heyecandan sü­kûnete çabucak geçiyor ve bütün kadınlar gibi her şeyi çabucak unutuyordu. Raif Efendinin gözlerinde, hüzün do­lu ve derin bir gülümseme vardı. Karyolanın ayakucunda asılı duran ceketini başiyle göstererek: