Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/34

Bu sayfa doğrulanmış
KÜRK MANTOLU MADONNA

kikati söylediğini merak ediyor, fakat bundan biraz da gurur duyuyordum: Bir insana başkalarından daha yakın olmanın gururunu.
  Dışarı çıkıp evin yolunu tuttuğum sırada düşünme­ğe daldım. Acaba Raif Efendi hakikaten basit ve içerisi bomboş bir adam değil miydi? Hayatta hiçbir gayesi, hiç­ bir ihtirası olmadığı, insanlara, kendisine en yakın olanla­ra karşı bile, bir alâka duymadığı muhakkaktı... Şu halde ne istiyordu?. Onu gece vakti sokaklara düşüren acaba içinin bu boşluğu, hayatının bu gayesizliği değil miydi?..
  Bu sırada, oturduğum otelin önüne geldiğimi gördüm. Burada, iki karyolanın zor sığdığı bir odada bir arkadaş­la beraber oturuyorduk. Saat sekizi geçiyordu. Canım yemek istemediği için odama çıkmağı ve biraz kitap oku­mağı düşündüm, fakat derhal vazgeçtim: Otelin altında­ki kahvede gramofon tam bu saatlerde sesini son haddi­ne kadar yükseltiyor ve yanıbaşımızdaki odada yatan Suriyeli bar artisti, işine gitmek için tuvalet yaparken arapça şarkılarının en cırlaklarını bu sıralarda söylüyordu. Geriye dönerek kenarları çamurlu asfalt üzerinde Keçi­ören istikametinde yürüdüm. Yolun iki tarafında evvelâ otomobil tamir atelyeleri, basık salaş kahveleri vardı. Sonra sağ tarafta, tepeye doğru tırmanan evler, solda, bi­raz çukurda, yapraklarını dökmüş ağaçlariyle bahçeler başladı. Yakamı kaldırdım. Hızlı ve rutubetli bir rüzgâr esiyordu. İçimde, ancak sarhoş olduğum zamanlar hisset­tiğim, müthiş bir yürümek ve koşmak arzusu vardı. Saatlerce, günlerce gidebileceğimi zannediyordum. Etrafı­ma bakmayı unutmuş, bir hayli ilerlemiştim. Rüzgâr ço­ğaldığı için âdeta göğsümden biri iter gibi oluyor, bu kuv­vetle mücadele ederek ilerlemek bana zevk veriyordu.
  Birdenbire niçin buralara geldiğimi düşündüm... Hiç... Sebep filân yoktu... Karar vermeden yürüyüp gelmiştim. Yolun iki tarafındaki ağaçlar rüzgârdan inliyor ve gök­yüzünde bulutlar, büyük bir hızla koşup gidiyordu