veya tüpler içinde bir sürü ilâç duruyordu.
Hasta adam:
«Şuraya oturuverin canım!» diyerek yatağın ayakucunu gösterdi.
Şöyle iliştim. Karşındakinin sırtında, dirsekleri delinmiş, alacalı bulacalı, yünden örme bir kadın hırkası vardı. Başını karyolanın beyaz demirlerine dayamıştı. Elbiseleri benim bulunduğum tarafta, karyolanın ayakucunda üstüste asılmış duruyordu.
Odayı gözden geçirdiğimi hisseden ev sahibi:
«Ben burada çocuklarla beraber yatarım... Odayı darmadağın ediyorlar... Zaten küçük ev, sığamıyoruz da...» dedi.
«Kalabalık mısınız?»
«Eh, epeyce! Bir yetişkin kızım var; liseye gidiyor. Bir de sizin gördüğünüz... Sonra baldızım ve kocası, iki kayınbiraderim... Hep beraber otururuz. Baldızımın da çocukları var... İki tane... Ankarada ev derdi malûm. Ayrı çıkmıya imkân yok...»
Bu sırada dışarıda ikide birde zil çalıyor, gürültüden ve bağıra bağıra konuşmalardan eve aile efradından birinin geldiği anlaşılıyordu. Bir aralık odanın kapısı açıldı. İçeri kırk yaşlarında, kesik saçları kulaklarına ve yüzüne dökülmüş, şişmanca bir kadın girdi, Raif Efendinin kulağına eğilip bir şeyler söyledi. Öteki ona cevap vermeden beni işaret ederek:
«Daire arkadaşlarımdan...» diye takdim etti.. «Refikam.»
Sonra karısına dönerek: «Ceketimin cebinden al!» dedi.
Kadın bu sefer kulağına filân eğilmeden söylendi:
«Ayol, para için gelmedim, kim gidip alacak... Sen de bir türlü kalkamadın!»
« Nurteni yollayıver. Üç adımlık yer!»
«Gece vakti bacak kadar çocuğu bakkala nasıl yolla-
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/22
Bu sayfa doğrulanmış
22
KÜRK MANTOLU MADONNA