Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/164

Bu sayfa doğrulanmış
164
Kürk Mantolu Madonna

larını dinlerken gözlerimi kapar, Maria’nın bu anda nere­de bulunduğunu tasavvur ederdim. Belki gene kafa dengi bir insanla beraber nebatat bahçesinin kızıl yapraklı ağaç­larını veya loş bir sergide, batmakta olan güneşin camlardan vuran ışığı altında, usta fırçaların ölmez eserlerini seyrediyordu. Bir akşam eve dönerken mahallenin bakka­lına uğramış, öteberi almıştım. Tam kapıdan çıkacağım sı­rada, karşı evin bir odasında kira ile oturan bekârın rad­yosu, Weber’in Oberon operası uvertürünü çalmağa başladı. Az daha elimdeki paketleri yere düşürecektim. Maria ile beraber gittiğimiz birkaç operadan biri de buydu ve onun Weber’e hususî bir muhabbeti olduğunu biliyor­dum; yolda, hep onun uvertürünü ıslıkla çalardı. Kendi­sinden daha dün ayrılmış gibi taze bir hasret duydum. Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fır­satlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, «Bu böyle olmıyabilirdi!» düşüncesi, yoksa insan mukadder telâkki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır.

Karımdan, çocuklarımdan, alelûmum ev halkından fazla bir alâka gördüğüm yoktu; fakat bunu beklemeğe hakkım olmadığını da biliyordum. Berlinde, o garip yıl­başı gününde ilk defa olarak duyduğum lüzumsuzluk hissi bende tamamen yerleşmişti. Benim bu insanlara ne lüzu­mum vardı? Beş on kuruş ekmek parası için bana taham­mül edilebilir miydi? İnsanlar birbirinin maddî yardımlarına ve paralarına değil, sevgilerine ve alâkalarına muh­taçtılar. Bu olmadıktan sonra, aile sahibi olmanın hakikî ismi, «Bir takım yabancılar beslemek» di. Bunun bir an evvel sona ermesini ve onların bana hiçbir suretle muhtaç olmıyacakları ânı özlüyordum. Yavaş yavaş bütün haya­tım, henüz pek uzak olan bu günü hasretle beklemek şek­lini aldı. Âdeta gününün yetmesini bekliyen bir mahpus gibiydim. Günlerin, ancak beni bu âkıbete yaklaştırmak