Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/154

Bu sayfa doğrulanmış
154
Kürk Mantolu Madonna

kadar dümdüz ayrılıyorduk?

Maria Puder son birkaç dakika zarfında biraz sükûne­tini kaybetmişe benziyordu. Bunu tesbit edince memnun oldum: Onun hiç sarsılmadan gittiğini görmek, beni her­halde pek üzecekti. Mütemadiyen elimi tutup bırakıyor:

«Ne mânâsız şey?... Ne diye gidiyorsun sanki?» diye söyleniyordu.

«Asıl sen gidiyorsun, ben daha buradayım!» dedim.

Bu sözümü farketmemiş göründü. Kolumdan tuttu.

«Raif... Şimdi ben gidiyorum!» dedi.

«Evet... Biliyorum!»

Trenin hareket saati gelmişti. Bir memur vagon ka­pısını örtüyordu. Maria Puder merdiven basamağına atla­dı, sonra bana eğilerek, yavaş bir sesle, fakat tane tane:

«Şimdi ben gidiyorum. Fakat ne zaman çağırırsan ge­lirim...» dedi.

Evvelâ ne demek istediğini anlamadım. O da bir an durdu ve ilâve etti:

«Nereye çağırırsan gelirim!»

Bu sefer anlamıştım. Ellerine sarılmak, öpmek için atıldım. Maria içeri girmiş, tren sessiz sadasız hareket et­mişti. Bir müddet onun bulunduğu pencerenin yanında koştum, sonra yavaşladım, elimi sallıyarak:

«Çağıracağım... Muhakkak çağıracağım!» diye bağır­dım.

Gülerek başını salladı. Yüzü ve bakışları bana inan­dığını gösteriyordu.

İçimde yarı kalmış bir konuşmanın üzüntüsü vardı. Niçin dünden beri bu noktaya temas etmemiştik? Niçin bavul yerleştirmekten, yolculuğun zevklerinden, bu sene­nin kışından bahsetmiş, fakat asıl kendimize ait olan şey­lere hattâ yaklaşmamıştık? Ama belki bu daha iyi idi. Uzun uzun konuşacak ne vardı? Hepsi ayni neticeye va­racak değil miydi? Maria en iyi şekli bulmuştu... Muhak­kak... Bir teklif ve bir kabul... Kısa, münakaşasız ve he­-