Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/143

Bu sayfa doğrulanmış
143
Kürk Mantolu Madonna

du. Zaten hastalığından beri hemen hemen hiç gülmemişti. Yalnız kendisini hastanede gördüğüm ilk günü beni tebes­sümle karşılamış, ondan sonra inatçı bir ciddiliği muha­faza etmişti. Bir şeyi rica ederken, teşekkür ederken, her­hangi bir mesele üzerinde konuşurken, hep ciddi ve dü­şünceliydi. Geceleri geç vakte kadar başucunda bekler, sabahleyin erkenden gelirdim. Sonraları öteki odalardan büyükçe bir divan ve annesinin yatak örtülerini getirerek ayni odada yatmağa başladım. Yılbaşı gününün sabahı aramızda geçen hâdise, daha doğrusu, buna hâdise demek caiz değildi, o küçük konuşma, bir kelimeyle olsun anıl­mamıştı. Herşey, benim hastaneyi ziyaretlerim, onu alıp evine getirişim, buradaki hayatımız, üzerinde konuşmağa lüzum olmıyacak kadar tabii telâkki ediliyordu. Bu mese­leler hakkında en küçük bir imadan her ikimiz de kaçıyor­duk. Fakat, onun bir şeyler düşündüğü muhakkaktı. Oda­da birtakım işlerle uğraşıp gezinirken, kendisine yüksek sesle kitap okurken, gözlerinin mütemadiyen beni takibettiğini, hiç yorulmadan üzerimde durduğunu hissediyor­dum. Bende bir şeyler arıyor gib iydi. Bir gün, akşamüzeri, masa lâmbasının ışığı altında, kendisine, Jacob Wassermann’m «Hiç öpülmemiş ağız» diye uzun bir hikâyesini okuyordum. Burada, hayatında hiç kimse tarafından sevil­memiş ve kendisine bile itiraf etmediği halde, bir aşk, bir insan sevgisi bekliyerek ihtiyarlamış bir muallimden bahsediliyordu. Zavallı adamın ruh yalnızlığı, yalnız kendi içinde doğan ve hiç kimse tarafından sezilmeden gene ça­bucak ölen ümitleri usta bir kalemle tasvir edilmişti. Hikâye bittikten sonra, Maria uzun müddet gözlerini kapıyarak sustu. Sonra bana döndü, lakayt bir sesle:

«Yılbaşından sonra birbirimizi görmediğimiz günler­de ne yaptığım anlatmadın!» dedi.

«Hiçbir şey yapmadım!» diye cevap verdim.

«Sahi mi?»

«Bilmem...»