Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/135

Bu sayfa doğrulanmış
135
Kürk Mantolu Madonna

ayak patırdısı vuruyordu. Kaymaktan yorulanlar sırtı tır­manarak gazinoya doğru gidiyorlar, her halde grog içerek kızışmak ve biraz dansetmek istiyorlardı.

Eğleniyorlarıdı. Yaşıyorlardı. Ve ben, kafamın içine ve yalnız kendi ruhuma kapanmakla onların üstünde de­ğil, altında bulunduğumu anlıyordum. Şimdiye kadar zan­nettiğim gibi, kütleden ayrılmanın bir hususiyet, bir faz­lalık değil, bir sakatlık demek olduğunu hissediyordum. Bu insanlar dünyada nasıl yaşamak lâzımsa övle yaşı­yorlar, vazifelerini yapıyorlar, hayata birşey ilâve edi­yorlardı. Ben neydim? Ruhum, bir ağaç kurdu gibi beni kemirmekten başka ne yapıyordu? Şu ağaçlar, onlann dal­larını ve eteklerini örten karlar, şu ahşap bina, şu gramo­fon, şu göl ve üzerindeki buz tabakası ve nihayet bu çe­şit çeşit insanlar hayatın kendilerine verdiği bir işi yap­makla meşguldüler. Her hareketlerinin bir mânası vardı, ilk bakışta göze görünmiyen bir mânası. Ben ise, dingilden fırlıyarak, boşta yuvarlanan bir araba tekerleği gibi salla­nıyor ve bu halimden kendime imtiyazlar çıkarmıya çalı­şıyordum. Muhakkak ki dünyanın en lüzumsuz adamıy­dım. Hayat beni kaybetmekle hiç bir şey ziyan etmiyecekti. Hiç kimsenin benden bir şey beklediği ve benim hiç kimseden bir şey beklediğim yoktu.

İşte bu andan itibaren bende, hayatımın istikameti­ne hâkim olan değişme başladı. Lüzumsuzluğuma, faydasızlığıma bu andan itibaren inandım. Arasıra hayata tek­rar döner gibi olduğum, yaşadığımı zannettiğim oldu. Hattâ bunları düşündükten birkaç gün sonra, yepyeni bir va­ziyet, beni bir müddet için tesiri altına aldı ve oyaladı. Fakat ruhumun en derin bir köşesinde bu kanaat: yeryü­zünün bana ihtiyacı olmadığı kanaati, her zaman için yerleşip kaldı. Hiçbir hareketim onun tesirinden kurtulama­dı; ve bugün de, aradan bu kadar uzun seneler geçtiği halde herşeyi, bilhassa cesaretimi büsbütün kırarak beni et­rafımdan tamamen uzaklaştıran o ânın bütün teferruatını,