Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/13

Bu sayfa doğrulanmış
13
KÜRK MANTOLU MADONNA

bay, bayan denildiği bu sıralarda ondan hâlâ efendi diye bahsediyordu. İhtimal bu tariflerin kafamda yarattığı ha­yal orada gördüğüm kır saçlı, bağa gözlüklü, tıraşı uzamış adama pek benzediği için hiç çekinmeden içeri girmiş, ba­şını kaldırıp dalgın gözlerle bana bakan zata:
  «Raif Efendi sizsiniz, değil mi?» diye sormuştum.
  Karşımdaki bir müddet beni süzdü. Sonra hafif ve âdeta korkak bir sesle:
  «Evet, benim! Siz de galiba bize gelen memursunuz. Biraz evvel masanızı hazırladılar. Buyurunuz, hoş geldiniz!» dedi.
  İskemleye geçip oturdum. Masanın üzerindeki soluk mürekkep lekelerini, çizgileri seyretmiye başladım. Bir yabancı ile karşı karşıya oturulduğu zaman âdet olduğu üzere oda arkadaşımı gizliden gizliye tetkik etmek, kaça­mak bakışlarla hakkında ilk - ve tabii yanlış - kanaatler edinmek istiyordum. Fakat onun bu arzuyu hiç hissetmediğini ve başını tekrar önündeki işe eğerek ben odada yokmuşum gibi meşgul olduğunu gördüm.
  Öğleye kadar bu hal devam etti. Ben artık gözlerimi pervasızca karşımdakine dikmiştim. Kısa kesilmiş saçla­rının tepesi açılmıya başlamıştı. Küçük kulaklarının altın­dan gerdanına doğru birçok kırışıklar uzanıyordu. Uzun ve ince parmaklı ellerini önündeki kâğıtlar arasında gez­diriyor ve sıkıntı çekmeden tercüme yapıyordu. Arasıra, bulamadığı bir kelimeyi düşünür gibi gözlerini kaldırıyor ve bakışlarımız karşılaşınca yüzünde gülümsemiye benzer bir hareket oluyordu. Yandan ve tepeden bakınca hay­li yaşlı göründüğü halde çehresinin, hele böyle gülüşme anlarında, insana hayret verecek kadar saf ve çocukça bir ifadesi vardı. Sarı ve altları kırpılmış bıyıkları bu ifadeyi daha çok kuvvetlendiriyordu.
  Öğle üzeri yemeğe giderken, onun yerinden kımıldan­madığını, masasının gözlerinden birini açarak önüne kâğıda sarılmış bir ekmek ve bir küçük sefertası gözü çıkardı­-