Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/124

Bu sayfa doğrulanmış
124
Kürk Mantolu Madonna


  Bütün yüziyle gülerek:
  «Ah, o kadar eğlendim ki!...» dedi.
  Nerdeyse ağlıyacak diye korkuyor, onu bir an evvel evine götürüp bırakmayı bu sefer ben istiyordum.
  Yolun sonlarına doğru adımları dolaşmıya başladı. Kuvveti ve iradesi onu bırakmışa benziyordu. Halbuki so­ğuk hava beni tamamiyle açmıştı. Onu belinden yakalıyarak götürüyor, arasıra ayaklarına basıyordum. Bir kaldı­rımdan karşı tarafa geçerken az daha karların üzerine yuvarlanacaktık. Şimdi duyulur duyulmaz bir sesle kar­makarışık sözler mırıldanıyordu. Evvelâ kendi kendine şar­kı söylemiye çalıştığını zannettim, sonra bana hitabettiğini anlıyarak kulak verdim:
  «Evet.. Ben böyleyim işte...» diyordu. «Raif... Sev­gili Raif... Ben böyleyim işte... Dememiş miydim?... Bir günüm bir günüme uymaz diye... Fakat kederlenmiye lü­zum yok... Hiçbir şeye lüzum yok... Sen çok iyi bir çocuk­sun... Muhakkak ki sen iyi bir çocuksun!...»
  Birdenbire hıçkırmıya başlıyor, sonra tekrar söyleni­yordu:
  «Hayır, hayır, kederlenmiye lüzum yok...»
  Yarım saat sonra kapısının önüne geldik. Sırtını mer­divenin duvarına vererek bekledi.
  «Anahtarlar nerede?» diye sordum.
  «Darılma, Raif... Bana darılma!... İşte... cebimde ola­cak!»
  Elini kürkünün iç taraflarına sokarak üç anahtardan ibaret bir deste uzattı.
  Kapıyı açtım, onu yukarı götürmek için döndüğüm za­man sıyrıldı, koşarak merdivenleri çıkmıya başladı.
  «Düşeceksin!» dedim.
  Soluya soluya cevap verdi:
  «Hayır... Kendim çıkarım!»
  Anahtarlar bende olduğu için arkasından gittim. Yu­karı katlardan birinde, karanlıktan bana seslendi: