Harp sonu senelerinin dizginsiz coşkunluğu burada bütün çıplaklığiyle görülüyordu. Cılız vücutları, kemikleri çıkmış yüzleri ve bir asabî hastalığa uğramış gibi parlıyan gözleri ile, ölçüsüz bir neşe içinde kendilerini kaybeden delikanlıların, ve cemiyetin haksız ve mantıksız bağlarına, batıl hükümlerine isyanın en iyi şeklini cinsî arzularını başıboş bırakmakta bulduklarını zanneden genç kızların hali sahiden hazindi. Maria elime tekrar bir kadeh tutuşturarak fısıldadı:
«Raif, Raif. Hiç iyi yapmıyorsun... Müthiş bir can sıkıntısına ve melânkoliye düşmemek için nekadar geyret ettiğimi görüyorsun. Bırak, bu akşam olsun kendimizden ayrılalım... Farzet ki biz, biz değiliz. Burayı dolduran bir sürü insandan biriyiz. Zaten onların da bakalım hepsi göründükleri gibi mi? İstemiyorum. Kendimi herkesin akıllısı veya duygulusu yerine koymak istemiyorum. İç ve gül!...»
Biraz sarhoş olmıya başladığını anlamıştım. Karsımdaki iskemleden kalkarak yanıma oturmuş ve kolunu omzuma atmıştı. Kalbim, ökseye tutulmuş bir kuş yüreği gibi hızla çarpıyordu. O beni mahzun zannediyordu. Halbuki değildim. Şimdi, gülemiyecek kadar mesuttum ve saadetimi ciddiye alıyordum.
Bir vals çalmağa başladı. Yavaşça kulağına eğildim:
«Haydi...» dedim. «Fakat ben pek iyi bilmem...»
Sözümün ikinci kısmını duymamış gibi yaptı, yerinden fırlıyarak:
«Haydi!» dedi.
Kalabalığın içinde dönmiye başladık. Bu, dansetmek falan değildi; dört tarafımızdan sıkıştıran vücutların keyfine tâbi olarak oradan oraya sürüklenmekten ibaretti. Fakat ikimiz de bundan şikâyetçi değildik. Maria gözlerini bana dikmişti. Bu siyah ve dalgın gözlerde arasıra anlıyamadığım bir şey parlıyor ve beni şaşırtıyordu. Göğsünden, hafif fakat harikulâde güzel bir ten kokusu yayılıyordu.
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/121
Bu sayfa doğrulanmış
121
Kürk Mantolu Madonna