Sayfa:III. Türk Dil Kurultayı 1936.pdf/34

Bu sayfa istinsah edilmedi

maları, hep klâsik komparatistlerin tuttuğu kelime benzerliklerinin araştırılması yoliyle Türkçe ile İndo - Öropeen ve Semitik diller arasında bir yakınlık olduğunun ispatına doğru yürümekten ibaret idi, Türk dili ile İndo - Öropeen ve Hamito - Semitik familyaları arasında birtakım benzerlikler, yakınlıklar bulabilmek bir büyük mutluluk sayılıyordu.

Kurumumuza onur veren değerli üyelerimizden Bay Yusuf Ziya Özer'in, Bay Naim Onat'ın, Bay Ahmet Cevat Emre'nin, Bay Doktor Saim Ali Dilemre'nin bu yolda pek çok yorulduklarını burada saygı ile anmak isterim. (Alkışlar)

Ancak, bütün bu araştırmalar, dilcilik dünyasının yeni buluşlarını toplıyarak tam bir sentez halinde Türk dilinin dünya dilleri arasındaki yüksek ve hâkim yerini göstermeğe yetmiyordu ve yetemezdi.

Mezopotamyada Sumer, Akat, Elam; Anadoluda Eti dilleri anıtlarının bulunması, şimdiye kadar bilinebilenlerin en eskisi olan bu dillerin İndo - Öropeen ve Hamito - Semitik gruplarına yabancı görünmemekle beraber, tamamiyle onlara bağlanamaması, klâsik dilcilik ekolünü zaten sarsmıştı. Avrupanın ta garp ucundaki Bask dilinin İndo - Öropeen diller çerçevesi içindeki bambaşka varlığı bu ekolü ötedenberi şaşırtan bir mesele idi. Roma İmparatorluğundan daha önce İtalya yarımadasında yaşıyan Etrüsklerin dili bir türlü halledilemiyordu.

Nice asırlardanberi şifahî kaldığı için bütün ilkel varlıklarını saklıyan Yakut ve Çuvaş gibi Türk lehçelerinin iûgatleri, ortaya öyle materiyeller döktü ki, bunların önünde ötedenberi Arapça, Farsça yahut Grekçe, Lâtince sanılan sözlerin asıl ilk kaynağı hangi dildir diye yeniden düşünmek zarureti kendini gösterdi.

Klâsik dilciliğin inançlarını altüst eden bu hâdiselerin yanı başında, T. D. K.nun öz kardeşi olan ve bugün burada pek değerli Asbaşkanı ve Asbaşkanımız Bayan Afet'in ağzından yüksek ve samimî iltifatlariyle Kurumumuzu sevinçlere garkeden, minnettar bırakan- T.T.K. tarafından büyük bir kuvvetle ortaya konulmuş olan Türk Tarih Tezi de, dünya neolitik kültürünün Orta Asyadaki brakisefal Türk uruğunun malı olduğunu, bu kültürün türlü göç yollariyle oradan Şarkî Asyaya, Amerikaya, Hinde, İran yaylâsına, Mezopotamya ovalarına, Ön Asyaya, Fenikeye, Mısıra ve Şimalî Afrikaya, Ural ve Volga kıyılarından Tuna, Vistül, Ren boylarına ve Atlas Okyanusu yakalarına yayıldığını ispat ediyordu. (Alkışlar) O halde dil çalışmalarının da, bu yeni buluşlardan hareket ederek, dünyaya ilk yayılan ve kültür

9

levent Şahverdi Arşivi