Sayfa:Hz. Peygamber’in seriyyeleri.pdf/22

Bu sayfa istinsah edilmedi
 

yakalayarak müslümanlar tarafına geçtiler.19 Bunlardan birisi, Beni Zühre'nin halifi Mikdad b. Amr b. el-Behrani;17 diğeri de, Beni Nevfel b. Abdi Menaf'ın halifi, Utbe b. Gazvan b. Cabir b. el-Mazini idi. Her ikisi de daha önceden müslüman olmuşlardı ve ikisi de Habeşistan'a hicret etmişlerdi. Oradan Mekke'ye döndüklerinde Rasulullah(s)'ı ve arkadaşlarını Mekke'de bulamayınca, Ebu Süfyan komutasındaki bu kervana katılarak Medine'ye kavuşma firsatını değerlendirmek istemişler ve bu olay esnasında da istediklerine kavuşmuşlardı. (Vakidi, 1965: 1,10; Şami, Vİ, 13.)

Bundan sonra, her iki taraf da askerlerini alarak kendi merkezlerine doğru yola koyuldular. Tabii ki, özellikte Mekke'de mahsur kalan iki müslümanın bu yolla Medine'ye ulaşmasını sağlayan seriyye, Rasulullah'ın bu operasyonlardan asıl hedefi olan "psikolojik harp" noktasındaki görevini hakkıyla yerine getirmiş ve bir İslam askerinin burnu dahi kanamadan Medine'ye geri dönmüşlerdi.

Vakidi, İbn Ebi Sebre'den, o da, Muhacir b. Mismar'dan, Sad b. Ebi Vakkas'ın, bu seriyyeye katılan altmış kişinin tamamının da Kureyşten olduğunu söylediğini aktarıyor. Bunun sebeblerine daha önce temas edilmişti. Ayrıca, seriyyenin sonucu ile ilgili olarak çok önemli bir bilgi daha veriyor. Sa'd b. Ebi Vakkas diyor ki:"Ben Ubeyde'ye, eğer onları takip edersek yetişebiliriz, çünkü onlar korkup kaçtılar, dedim. Ancak Ubeyde bu konuda bana tabi olmadı ve Medine'ye geri döndük." (Vakidi, 1965:L, 11.)

Sad b. Ebi Vakkas'ın verdiği bu bilgiden açıkca anlaşılıyor ki, İslam askerleri, kendilerinden sayıca daha üstün olan düşmanlarıyla karşılaşmayı göze alabilmekte, hatta onları korkutup kaçırabılmektedir. Zaten Rasulullah'ın (s), yapmak istediği de, Kureyş'e gözdağı vermek, (Kapar, 1993: 172; Kutub, 1986: 7.) gerektiğinde müslümanların kendilerini savunacak güce eriştiklerini, istedikleri zaman, Şam'a yaptıkları ticaretlerine engel olabileceklerini, artık bu coğrafyada kendilerinin de dikkate alınmaları gerektiğini ve bundan sonraki hesaplarını buna göre yapmaları gerektiğini anlatmaktır. Ki bu noktada ilk seriyyelerin ve bunlardan biri olan Ubeyde seriyyesinin görevini tam olarak yerine getirdiğini ifade edebiliriz,


19 OM. Ali Kaparın bu konuda yapmış olduğu, sanki bu iki kişinin o anda müslümanların gücünü görerek. müslüman olup Karşı tarafa geçtikleri izlenimin veren değerlendirmesine kaynaklarımızdaki rivayetlere uygun bulmuyoruz. (Kapar, Hz Muhammed'in MüşriklerleMünasebetleri, 173.) i i

17 Mikdad b. Amr, Bedir Savaşı öncesi istişare esnasında Rasulullah'ın sevinmesine vesile olan düşüncelerini şu şekilde dile getirmişti:"Ey Allah'ın Rasulü, Allah sana neyi emrediyorsa onu yap, Biz seninle beraberiz. Biz sana İsrailoğullarının dediği gibi: 'Sen ve Rabbin gidin savaşın, biz burada oturacağız' demeyiz. Ancak 'Sen ve Rabbin gidin savaşın, biz de sizinle beraber savaşacağız! deriz. Seni hak ile gönderen Allah'a yemin olsun ki, sen eğer bizi Berk'il-Gımad'a yürütsen, seninle birlikte yürür ve yanında savaşırız.” (Vakidi, 1965; 1, 34; İbn Hişam, L-IL, 615; İbn Sa'd; TIK, 162.)

10