Sayfa:Genç Kalemler 1 (çift sayfa).pdf/2

Bu sayfa istinsah edilmiş

maada mahsûlât-ı fikriyye de gazetelerinde geniş bir mevkii haizdi. binaenaleyh risalenin ismini değiştirdiler. ona "genç kalemler" dediler.

"Genç Kalemler” esasen inkılâb-l mes'ûdumuzu müteakip neşrolunması mutasavver bir cerîde-i üsbû'iyyenin ismi idi; bu öyle bir unvan idi ki cidden genç türkiyenin genç erbâb-ı kalemine bir ma'kes-i tahrîr ve tefekkür olmak dolayısıyla müsemmasıyla tamamen münasebettar idi. heyhat ki her nasılsa buna muvaffak olunamadı. Ve o henüz intişar etmeden düşmân-ı şebâp olanların o kadar hakaretine duçar oldu idi ki şimdi muhterem karilerinin pîş-i hamiyyetlerinde revnak-yâb olmakla kendini mes'ut bilir ve o günleri unutur.

Genç Kalemler evvelce olduğu gibi en muktedir gençlerimizin makaleleri, şiirleri ile tezyîn-i sahâyif edeceğinden maada büsbütün başka bir çığır da açtı; bakınız nasıl: her türlü mesâil-i ,edebiyye ve ilmiyye hakkında en salâhiyettar gençlerimizin reyini toplayacak, onları târîh-i vürûdları itibariyle enzâr-ı kâri'îne vaz' edecektir. bilhassa ittihaz ettiği bu "usul”ün ne kadar fâ'ide-bahş olduğunu bu nüshasındaki ilk "tekazâ-yı edebî"yi okuyunca teslim edeceksiniz. Gelecek nüshadan itibaren diğer yeni bir çığır da açıyoruz; bakınız bu da nasıl: aşağıda yazdığımız suale genç kariler içinde hangisi daha muvafık cevap verirse göndereceği makaleyi dercedeceğiz. birinci sualimiz şudur: sultan selîm-i sâlis hazretlerinin efkâr-ı ıslâhât- perverâneleri neticesi olarak bugüne kadar husule gelen tahavvülât-ı içtimâiyyemiz nelerden ibarettir?

Müdîriyyet


SİYASÎ NOTLAR


Matbuatıñ, milletler münasebâtı üzerinde bir te'sîr-i mahsûsu olsa gerektir. fransız mâtbuatınıñ bir müddetten beri haksız oldugı kadar, nâ-behengâm ve nâ-tahammül olan hücumları, bizi izzet-i nefs-i millîmizden cerîhadâr etmiş oldıgı içün, fransızlara karşı eski muhabbeti yine 'aynı şiddetle muhafaza itdigimizi söyleyemeyiz. söz, kolay zail olur, fakat tesiri bâkî kalır. insan ne kadar lâkayt olsa, haksızlıga karşı bir hiss-i gayz duymaması kabil degildir. binaenaleyh vaktiyle hürriyetperverlerimizi sîne-i kabûlünde yaşatan fransızlar içün hissiyât-ı minnetdârânemize halel gelmese bile kendilerine olan muhabbet-i hürmetkârânemiziñ eski şiddetinden haylice kaybetmiş oldugunu itiraf eyleriz.

Bu haksız hücumlardan yine eñ ziyâde zarar görecek fransızlardır. çünkü bugün fransa sermayesi için eñ münbit bir sâha-i nemâ olan memleketimizde fransızlara karşı olan hissiyât-ı muhabbetkârâne biraz hiffet kesbederse artık yerine fransızlara muarız olan kuvvetiñ kâim olacagı şüphesizdir. bugün biz, mümkün oldıgı kadar her şeyimizi fransızlara tevfik etmeye çalışıyoruz, o kadar ki bu meyl-i mübhemin öñünde alman propagandası şimdilik bî-eser kalıyor, fakat yavaş yavaş bu hissiyatımızda bir tahavvül vücuda gelmek kabildir. Hususiyle şimdiki hücumlar tevali ederse... o vakit ortada kaybedecekleriñ fransızlar olacagı şüpheden vârestedir. ---

Nihayet venizelos yunanistan kâbinesini teşkil itdi. bu eski kahramanlar memleketiniñ zavallı mukadderâtına acımaktan kendimizi alamıyoruz. yunanîler bizim nekbetimizi isteyen düşmanlarımız oldıgı hâlde, insan olmaları haysiyetiyle bilhassa komşuluk yüzünden aramızda onlarıñ felâketini intaç edecek bir karışıklık zuhura gelmemesi emeliyle bugünki keşmekeş-i millîlerine acıyor; ve (daha beter olsunlar!) gibi bir temennide bulunmaktan uzak bulunuyoruz. Giridiñ âfâk-ı hûnîninde yine islâm kanlarınıñ ebhire-i la'lîni yükselmeye başladı. bu zavallı ada, bir siyaset topacı gibi muazzamlarıñ kamçıları altında kıvrandıkça, oradaki islâm kardeşlerimiziñ başı yerlere çarpılıyor. Biz uzakdan bu hâle kan aglıyoruz. fakat bütün yaptıgımız bu kadarla kalıyor. abdülhamid'in kahhâr pençesi bizi o kadar zebun itdi ki ne orada iñleyen, ne de Bulgaristan'da ezilen bîçare dindaşlarımıza bir an huzur verdirebiliyoruz. Bundan ibret-bîn olsakda mes'ud ve şerefyâb bir âtî için daha kavi olmaya çalışsak!... dedi kodu bırakmıyor mu ki.... İstikraz meselesi, bir mes'ele-i mü'ebbede olmak istidadını almıştı. matbuatıñ neşr itdigi haberler birbirini o kadar nâkız idi ki bütün bunlardan salim bir neticeniñ nasıl çıkacagını düşündükçe mütehayyir olmamak kabil olamıyordı. Akd idilmiş olmasınıda bu kil ü kallere nihâyet virmesi itibariyle de şâyân-ı memnûniyyet görürüz tasarruf, yeñi vergi tarhı meseleleri her fikir gibi bir kere meydana koyuldu. bunı uzun uzadıya mütalâa ve tetkik ederek