Sayfa:Günümüz Toplumunda Mitler Anadolu Halk Efsaneleri Üzerine Genel Bir Değerlendirme.pdf/6

Bu sayfa doğrulanmış
folklor / edebiyat

lemlere tezat oluşturabilecek anlamlar yüklemişlerdir. Geçmişte uydurma ya da gerçek dışı olarak tanımlanan mit, günümüzde bu anlamından sıyrılarak kadim toplumlarda anlaşıldığı biçimiyle kutsala ilişkin gerçek bir öykü veya insanın yaradılışını açıklayan kutsal bir anlatı, diğer bir şekliyle dinsel bir söylem biçimi olarak açıklanmakta ve bu yönüyle kabul edilebilir nitelikte olduğu için son derece önemli sayılmaktadır. Ancak mit kavramına yüklenen bu yeni anlam, onun günlük yaşamda kullanılan anlamını oldukça karmaşıklaştırır. Çünkü bu sözcük, günümüzde kurgu veya hayal anlamına geldiği kadar, özellikle antropologlar ve din tarihçileri arasında yaygın olan, kutsal gelenek ya da kutsal bir anlatı anlamında da kullanılmaktadır. Bu yönüyle mit, çok sayıda birbirini tamamlayan nitelikteki bakış açılarına göre ele alınıp yorumlanan son derece kompleks bir kültür örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Mitos yapısı, içeriği ve ortaya çıkış şekli itibarıyla kadim toplumlarla anılması bakımından, evrenin yaradılışına yönelik duyguları, düşünceleri ve onun temsil edilme şeklini doğadaki gerçeklik üzerine kurgular. Mit, belirli bir gerçekliğin yansıması olarak bir olay örgüsünün nasıl yaratıldığı ya da nasıl var olmaya başladığını açıklamaya çalışır. Yani mit, bir olayın gerçekten var olup bitmiş, tam anlamıyla ortaya çıkmış olduğu şeyden söz eder (Eliade,2001:11-16).

Bu kapsamda mit, anlatılan öyküden öte canlandırılan gerçekliğin toplumsal manada ritüelle uygulama biçimi olarak karşımıza çıkar. Çünkü doğallığını muhafaza etmesi ve bu şekliyle nesilden nesile aktarılması, onu geçmişle günümüz arasında ortak olan anlamlara, duygulara bir gönderme yapar. Bu onun, geçmişe ait bir bilgiden ziyade sürekli yaşayan bir anımsama ve tarihsel sürecin bir parçası olarak organik bir bağ işlevi gördüğünü anlatır (Malinowski, 2000).

Mitlere ilişkin diğer açıklama da öncülüğünü Sigmund Freud'ün yaptığı mitosu, bilinçdışı bireysel ve toplumsal süreçlerle ilişkilendirerek yapılan açıklamadır. Ona göre mitler bilinçaltının istek, korku ve iç çatışmalarının bir ürünüdür. Örneğin obsesyon ya da nevroz gibi ruhsal rahatsızlıkları, ilkel toplumların inanç ve pratikleriyle karşılaştırmış ve atalardan gelen deneyimlerin yeni nesillere bilinçli ve bilinçsiz süreçlerle aktarıldığını ifade etmiştir (Freud,2002:359).

Süreç içinde toplumsal algıda meydana gelen değişiklikler (psikolojik, sosyal ve kültürel faktörlere bağlı olarak), mit kavramını anlamadaki çabada da bir farklılık getirdi. Öyle ki insanlar, bize önemli gelen bir şey söylediğinde acaba gerçek mi deyip, düşüncelerimizi ona göre şekillendiririz. Mitler de ait olduğu topluluğun tarihi, çevresel ya da diğer unsurlarına (ekonomik, siyasi...) bağlı olarak bir öngörü ortaya atar, kurgular ve inanç sistemleriyle ona işlerlik kazandırır. Bu yönüyle mitler, davranışlarımızı ayarlar ve yaşantımızın etkisi üzerine yeni bir düşünce ortaya çıkarır. Öyleyse mit, gerçeklere dayalı bilgi verdiği için değil, etkili olduğu için gerçektir. Eğer yaşantımızı etkiliyor, düşüncelerimize yeni bir anlam katıyorsa, demek ki mit kurgudan öte gerekli ve gerçek bir olgudur (Armstrong,2005:10-13).

Aslında, günümüz koşullarında pek çok alanda mit ve onun uygulama biçimi olan ritüelleri görmek mümkündür. Modem toplumsal yaşamda bilimin gelişmesi ve yeni

60