Sayfa:Günümüz Toplumunda Mitler Anadolu Halk Efsaneleri Üzerine Genel Bir Değerlendirme.pdf/5

Bu sayfa doğrulanmış
folklor / edebiyat


Malinowski mitleri, kültürel ihtiyaçlara cevap verebilen bir güç olarak açıklamıştır. Bu kapsamda Malinowski miti, iktidar, imtiyaz ve mülk sahipleri arasında kullanılan toplumsal bir yasa olarak açıklamış ve var olan düzenin meşrulaştırıcı bir gücü olarak öne çıkarmıştır. Bu özelliğiyle mit, iktidar yapısına saygınlık verme, davranış kurallarının kontrolü ve adetleri belirleme gibi toplumsal olaylara yön verebilmesi bakımından önemli bir araç olarak kabul görmüştür. Bu anlayış içinde mitler, toplumların ideolojilerine yönelik seçimlerde önemli çıkarsamalar sağlar. Örneğin, Güney Afrika'daki Sotho ve Nyakyusa topluluklarında mitsel olgular, dirimsel gücü pekiştirmek ve böylece şeflik makamına (iktidara) güç kazandırmak amaçlı kullanılırlar (Balandier, 2010:117-118; Maspetiol, 1974:815).

Bu konuda çalışmalarıyla bilinen diğer bir antropolog James Frazer'dır. Frazer, mitoslara, anlatımda ve olay örgüsünde metaforların ağırlıklı olduğu edebi ürünler olarak yaklaşır. Bu nedenle de mitosları, belirli olayların, olguların açıklamaları olarak ele alıp değerlendirmek gerektiğine inanır. İlkel ve geleneksel toplulukların mitoslara ve ritüellere başvurmalarının ardında, insanların içsel dürtülerle belirli yararları elde etmenin yattığını düşünür. Örneğin, çok değişik kültürlerde karşılaşılan krallara yönelik yasak ve tabuların amacı: “doğanın uyumunu bozarak kendini, halkını ve evreni genel bir felakete sürükleyebilecek bir davranışta bulunmasını önlemektir” şeklinde açıklar (Frazer, 1991:116).

Mit konusunda bilindik diğer bir isim olan Joseph Cambell, mitosların doğru yorumlandıkları takdirde günümüz toplumsal yaşamda kullanılabilen etkin birer yaşam rehberi olabileceklerini öne sürer. Ona göre insanın yaşamını anlamsız bulması mitleri yaşamına dahil etmemesinden kaynaklanır. Bu manada Cambell, insanların mitlerden yoksun olmasını çağdaş insanın inanışlarında bilimi ön plana çıkarıp mitlere yer vermemesine bağlar. Tüm bunların yanında Cambell, mitin sembolik, psikolojik ve sınırsız bir benlik ile açıklanması durumunda bilime yaklaşacağını ve günümüz insanının bunu kabul edebileceğini belirtir. Bu kabullenişin de toplumsal huzuru ve uyumu getireceğini savunur (Dundes, 1984).

Bir din tarihçisi olan Pettazzoni ise mitlerin içeriği, gerçekliği ve öyküye olan benzerliği konusunu işlemiştir. Pettazzoni, Kuzey Amerikalı Pawnee, Cherokee, Pima ve Oglala Dakota kabileleri, Avustralya'da Karadjeri kabilesi, Afrika'da Herero ve Negro kabileleri gibi birçok ilkel halkın anlatılarının topluluk içi gerçek anlatılar olarak kabul gördüğünü belirtmiştir. Bu anlayış içinde mitin basit bir kurgudan ibaret olmadığını gerçek anlamda bir hikâye ya da öykü niteliği taşıdığını söylemiştir. Nesneleri, dünyayı ve insanlığı, yaşam ve ölümü, hayvan ve bitki türlerini, inanışları ve ona bağlı ritüelleri, avlanmayı ve çiftçiliği ve şifacılık gibi birçok toplumsal olayın kökenini açıklayabilmesi, mitin gerçek bir öykü olduğunun önemli bir göstergesi olarak saymıştır. Bulunduğumuz zaman ya da toplumun şimdiki yapısının mitlerden kaynaklandığını ve mitin içinde yer alan tanrısal ya da insanüstü kişilikler, bunların başarıları ve tüm bunlara ilişkin anlatıların, şu anki durumun gerçek bir yansıması olduğunu belirtmiştir. Bu şekliyle miti, yalnızca içeriğiyle değil, kutsallığın somutlaştırılmasıyla gerçek bir nitelik ve tarihsel amaçlara katkı sağlayan gerçek bir ürün olarak kabul etmiştir (Pettazzoni, 1984:99-102).

Diğer bir ifade ile Batılı araştırmacılar mite yönelik öngörülerinde geçmişteki söy-
59