Sayfa:Günümüz Toplumunda Mitler Anadolu Halk Efsaneleri Üzerine Genel Bir Değerlendirme.pdf/3

Bu sayfa doğrulanmış
folklor / edebiyat

kin bilgiler mitlerin, salt Eski Yunan kaynaklı olmadığını ortaya koymuş, aynı zamanda kökenine yönelik yeni bir tartışmaya da neden olmuştur (Kirk,1973:3;Erhat,2012:5-6; Bonnefoy,2000:v).

Dolayısıyla yirminci yüzyıla kadar Batı'daki felsefe ve din araştırmacıların çeşitli mit tanımlamalarını Eski Yunan mitolojisine dayanarak yaptığı, bu kavramı uydurma, gerçek dışı, kurgulama... gibi kavramlarla açıkladığıdır. Özellikle hristiyan dininin, paganizme karşı yürüttüğü mücadelede mit olgusu, gerçekliğe aykırı düşen şeyler olarak kullanılmıştır. Süreç içinde, özellikle antropologların arkaik toplumlara yönelik çalışmaları ve buna paralel geçmiş toplumlarla ilgili bilgilerin artmasıyla birlikte mite yüklenen anlamların değiştiği ve daha kabul edilebilir düzeyde kaldığı görülmektedir (Eliade, 1973:307).

Mitler, pek çok durumda inanışlarla ilintilidir; onunla iç içedir. Özellikle arkaik toplumlarda töre ve toplumsal düzenlemeleri ya da sorunları tanımlaması bakımından o döneme ilişkin felsefi düşüncenin temelini oluşturur. Mitler, insanların kökenini anlatmakla kalmaz, aynı zamanda insanlığın gelişim sürecine yönelik önemli olayları anlatır. Onu önemli kılan unsurların başında, ilkel ve geleneksel toplulukların oluşumuna ilişkin sunduğu çözümlemelerdir. Diğer bir değişle, insanların toplu halde yaşayabilmesi ve algıladıkları sorunlara karşı mücadele edilmesine olanak sağlar. Bu bağlamda mitler, insanın yaşadığı problemlere çözüm bulmak için kurgulanmış bir araca dönüşür (Armstrong,2005: 8-11; Elidea,2001: 20-22).

Bu yaklaşım içinde, toplumların en eski kültürel yönünü temsil eden mitlerin, inanç biçimleri ile doğrudan ilişkisi, ayrıca kutsallıkla olan bağı onu günümüz ve geçmiş toplumlar ile ilgili kılar. Diğer bir ifade ile onun din ile olan yakın ilişkisi, hem kutsallığına hem de ritüeller vasıtasıyla sembolize edilerek görsel anlamda vücut bulmasına olanak sağlar. Ancak din ile mit arasında tam manasıyla bir uzlaşamaya varmak zordur. Mitleri, ilkel toplumlardaki inanışlarla (atalar kültü, totemizm, Şamanizm...) açıklamaya çalıştığımızda doğal ve anlaşılır bir kabul görecektir. Çünkü birçok mitin konusunda olağanüstü, doğa dışı varlıklar olabilmekte bu da ilkellerin dini inanış biçimleriyle-mitolojik inanışlarıyla-çoğu kez örtüşebilmektedir. Oysaki böylesi bir sonuç, günümüzdeki dini inanışlarda saçma, kabul edilemez ve dindışı söylemler olarak anlam bulmaktadır.

İlkel toplumlar, ilk insanların ortaya çıkışını totemistik inanışla açıklamaya çalışırlar. Diğer bir ifade ile insan ile totem olarak kabul edilen hayvan arasında nesil ilişkisi vardır. Bu ortak köken sayesinde ilkeller, ortak tabiatlarını açıkladıklarına inanırlar. Örneğin, Narrinyeriler, ilk insanların belli bir kısmını, kendilerini vahşi hayvanlara dönüştürdüklerine inanırlar. Ya da Avustralya yerli toplumlarında olduğu gibi, insanlığın başlangıcını birtakım garip hayvanlarla ilişkili olduğunu düşünürler. Bu manada mitsel güçlerin, hayvanların ve bitkilerin varlıklara dönüşüm safhalarını temsil eden ve onlardan oluşan insanı açıkladığını varsayarlar. Benzer durumu, Haidalar, Tlinkitler ve Tsimshianlar gibi diğer topluluklar arasında da rastlamak mümkündür (Durkheim, 2005:169-170). Örneğin Türk mitolojisinde de benzer örneklere rastlayabiliriz. Eski Türklerin totem inanışında kutsal olarak kabul edilen hayvan kurttur. Burada, Türk boylarının kökeninin insan ve kurdun evliliğinden ortaya çıktığı, kurdun insana ya da insanın kurda dönüşebildiği durum mitolojik olarak anlatılır.

57