Sayfa:Günümüz Toplumunda Mitler Anadolu Halk Efsaneleri Üzerine Genel Bir Değerlendirme.pdf/12

Bu sayfa doğrulanmış
folklor / edebiyat

gelişmeler belli bir toplumda bir defa yer aldıktan sonra, buradan diğer kültürlere çevre koşulları ve coğrafi şartlarla yayılırlar. Benzer bir kültür kuramı (tarihi-kültürel halkbilim okulu) Alman halkbilimci F. Ratzel (1844-1904) dile getirmiştir. Ona göre tüm ulusların tarihsel bir karakteri vardır. Kültür ürünleri, insan ve çevre ilişkisinin bir sonucu olarak göçler sayesinde yayılır. F. Graebner (1877-1934) ise kurama, insan merkezli bir yaklaşım getirerek insanın sadece toplumu değil, tarihi de oluşturduğunu belirterek bu kuramın diğer bir savunucusu olmuştur (Çobanoğlu,2010:168-169; Eriksen & Nielsen, 2001: 27).

Aşk Türü ve Taşlaşma Motifli Efsaneler

Bu tür efsaneler bir olayın nedenini açıklamaya, bilgilendirmeye yönelik motiflere sahiptirler. Konusunun daha ziyade aşk ve sevgi üzerine kurgulanması ve efsanenin sonucunda taşlaşma figürüne vurgu yapılması, bu tür efsanelerin kutsal bir simge olarak dini boyutuyla da değerlendirilmesine neden olmuştur. Şekil değiştirerek başka bir boyuta geçmek ya da nesneye dönüşmek halk arasında, özellikle belirli şekillere sahip olan taşlar için anlatılan hikâyelerdendir. Bu durum, kişinin ya da hayvanın bulunduğu yerde taş kesilmesi ya da başka bir varlığa dönüşmesi olarak açıklanabilir. Aşk, ibret alma, olağanüstü olaylar hakkında bilgi edinme isteği, kurtuluş (ya da ödül) ve cezalandırma bu tür efsanelerin ana temasını oluşturur. Bu kapsamda aşk türü ve taşlaşma türü efsanelerin, içeriğine göre farklı işlevleri bulunabilmektedir. Taşlaşma motifiyle gelecek kuşaklara örnek oluşturabilecek davranış örüntüleri aktarılmaya çalışılmaktadır. Diğer bir ifade ile topluluk içi birey(ler) üzerinde kültürleme etkisiyle sosyal yapının sürekliliğini sağlayan koşullar oluşturulmak istenir. Aşağıda konu edilen taşlaşma ve aşk konulu efsaneler, Seyidoğlu'nun topluma yön vermesi, koruyucu olması ve bulunduğu yere anlam kazandırma; Bascon'un eğitme ve kültürel devamlılığı sağlaması işlevini yerine getirir. Aynı zamanda bu anlatıların bireyin davranışları üzerindeki etkisiyle psikolojik işlevi ve taşlaşmanın simgeleştirilmesi ve kutsallık atfedilmesiyle dini işlevi yansıttığı görülür. Bu anlamda Anadolu'da aşk konulu ve taşlaşma figürlü efsanelerin bilindik örneklerinden birkaçına aşağıda değinilmiştir.

Gelin Kayaları: Yozgat ilinin köylerinden birinde bir kızı gencin birine verirler. Düğün günü gelin alayı hazırlanır. Düğün alayında hep develer vardır. Gelini seven başka biri, adamlarıyla birlikte düğün alayının önünü keser ve orada ne kadar erkek varsa hepsini öldürür. Gelin bunun üzerine dua eder... Duası kabul olan kız, develeriyle birlikte taş olur. Bugün o kayalara bakıldığında çökmüş develeri andıran yan yana iri kayalar, bunların orta gerisinde ellerini önüne kavuşturmuş gelini andıran bir kaya bulunur (Sakaoğlu, 2003: 23-24).

Geleneksel kültürlerde kadına toplum içinde biçilen rol, topluluk içi aldığı görev ve sorumluluklar cinsiyete dayalı bir şekillenme gösterir. Bu nedenle halk anlatıları içinde geline ve kadına atfedilen anlam ve değerler (saflık, beyazlık, kutsiyet, namus...) her fırsatta efsanelerle ilişkilendirilmekte ve açıklanmaya çalışılmaktadır. Bu manada gelinin ya da kadının göstermiş olduğu davranış yetisi, sadece kendisine ait olmamakta, bütün bir topluluğu ilgilendiren ve ortak sorumluluk içinde analiz edilmesi gereken bir davranış biçimi olmaktadır. Dolayısıyla, geleneksel normlar, kadınlar üzerinde belirleyici bir

66