Sayfa:Günümüz Toplumunda Mitler Anadolu Halk Efsaneleri Üzerine Genel Bir Değerlendirme.pdf/11

Bu sayfa doğrulanmış
folklor / edebiyat

açıklama getirme, toplumca kabul edilen davranış ya da normları tanımlama gibi (vi) psikolojik anlamda işlevi: İnsanların, hayatlarındaki değişiklikleri anlamlandırarak bulunduğu ortama uyum göstermesine yardımcı olmak (vii) dinsel işlevi: İnsanların dini inanışlarını güçlendirerek insanlar arasında saygı, sevgi...gibi değerlere özel anlamlar atfedilmesini sağlamak.

Efsaneler, toplumların sosyo kültürel yapısını yansıtan ve son derece önemli kabul edilen sözlü metinlerdendir. Özellikle yazının tam olarak yaygınlık göstermediği ya da hiç kullanılmadığı toplumlarda bu tür anlatılar, normların, inanışların yerleşmesinde ve kabul görmesinde önemli bir anlayışı simgelemektedir. Efsaneler, toplumun inanış biçimleriyle yakından ilgilidir. Bu yönüyle, açıklanamayan bir olayın çoğu kez doğaüstü olaylarla ya da benzeri inanışlarla açıklanmaya çalışılması, aslında efsanelerin, toplumca kabulü konusunda ne derece işleve sahip olduğuna bir işarettir. Çünkü efsaneler, insanların düşüncelerini, duygularını, arzularını... kutsiyetlik ilişkisi içinde açıklamaya çalışır. Aynı zamanda, hem bilinç hem de bilinçdışı zihne tesir etmesi sebebiyle, toplum açısından önem arz eden değerlerin gelecek nesillere kültür yoluyla aktarılmasını sağlar. Bu yaklaşım içinde efsaneler, kültürel sürekliliğe katkıda bulunarak (ya da kültürel değerleri koruyarak), grup içi uygun davranış modellerinin benimsenmesine, sosyal kontrolün sağlanarak mevcut düzenin korunmasına yardımcı olur.

Öyle ki, efsaneler vasıtasıyla herhangi bir toplumun davranışlarını, alışkanlıklarını, ortak deneyimlerini... anlayabilmek mümkün olabilir. Özellikle çocukların sosyalleşmesinde ve normatif değerlerin ileriki kuşaklara aktarılmasında ve topluluk bilincinin genele yayılmasında efsaneler önemli bir inanışı temsil eder. Efsanelerin birçoğuna baktığımızda ortak payda insanları doğruluğa ya da iyiliğe teşvik ettiğidir. Doğruluktan ayrılıp yalan söyleyen ya da söz dinlemeyen, ihanet içinde olanlar, hilekârlar... efsanelerde ya cezalandırılmakta ya da kati şekilde uyarılmaktadır. Bir olayın ortaya çıkış sebebini açıklamak ve bu yönüyle hedef kitleye ders vermeye çalışmak efsane türü eserlerin temel amaçlarındandır. Aslında, efsanelerin en önemli özelliklerinden biri inandırıcılığı ve ikna edebilmesidir. Bu şekilde insanlara, örnek teşkil ederek öğüt vermekte ve sosyal- kültürel yaşamda geçerli olan davranış ve tutumları öğretmektir. Diğer bir yaklaşımla toplumca kabul edilmeyen, hoş karşılanmayan davranışların toplum nezdinde men edilmesini amaçlamaktadır (Sakaoğlu,2003).

Simgesel antropoloji akımının temsilcilerinden Clifford Geertz, kültürü zihinsel bir olgu olarak ele almakta ve insanın kendi dünyasına anlam verme süreçlerini ve sosyal- kültürel yapıyı simgelerle açıklamaya çalışmaktadır. Örneğin, Anadolu efsanelerinde ortaya çıkan taşlaşma figürü, aynı zamanda kutsiyetlik ilişkisi içinde bir simgeyi temsil etmektedir (Geertz, 2010). Simgesel olarak kutsallaştırılan bu taşlar yüceltilerek ibadetin aracı olmaktadır. Bu anlayış içinde bir olay örgüsünü açıklama ve bildirme işlevi olan bu anlatılar; aynı zamanda dini ve ahlaki bir özelliğe sahip olarak bazı davranış kalıplarının pekiştirilmesi işlevi taşımaktadır (Ergun, 1997; Elidea, 2003).

Anadolu efsaneleri içinde uygulama alanı bulan diğer bir anlayış ise yayılmacılık kuramıdır. Kültürel yayılmacı halkbilim kuramına göre, folklorik ürünlerinin ortak ya da benzer olması, kültür ürünlerinden herhangi birinin diğer bir kültürde görülmesi, toplumlar arasındaki tarihsel ve kültürel ilişkilerin bir sonucudur. Bu kurama göre, kültürel

65