Sayfa:Erken Soğuk Savaş Ankara'sında Sinema Kültürü.pdf/17

Bu sayfa doğrulanmış

S. Gökatalay, Erken Soğuk Savaş Ankara’sında Sinema Kültürü


ilçelerde pek çok kişinin “akşam yediden ona kadar ikişer filmlik seanslar”a gittiğini aktarmaktadır (1982, ss. 74-75). 1939 Elbistan doğumlu Abdullah Yekta (Kişisel iletişim, 31 Ağustos 2017) ise çocukluğunu geçirdiği Elbistan’da sinemanın, ilçenin temel eğlencesi olduğunu aktarmaktadır. Yani sinemaya olan talep yalnızca başkent Ankara’ya özgü bir şey değildir. Anadolu’nun en ücra köşelerinde de sinema filmlerine benzer bir ilgi vardır. Ankara her ne kadar İstanbul’un gölgesinde kalsa bile, ülkenin başkenti olarak diğer Anadolu şehirlerine sinema konusunda örnek olabilmektedir.

Halkevlerinde gösterilen filmlere, Ankara ilçelerinde de benzer bir talep vardır. Mamak bu ilçelerden birisidir. CHP Samsun Milletvekili Yakup Kalgay, 15 Ocak 1950 tarihinde Mamak Halkevi’ni ziyaret etmiştir. Bu ziyaret esnasında Mamak Halkevi başkanı Mithat Aytuğ, Kalgay’a birtakım şikâyetlerde bulunmuş ve Kalgay da kendisine bu sorunları bir dilekçe aracılığıyla CHP merkezine iletmesini istemiştir. Üç gün sonra, 18 Ocak 1950’de, bir dilekçe yazan Aytuğ, Mamak Halkevi’ndeki sinema odasının pasif olarak durduğunu, gençlerin ilgisini çekecek bir etkinlik olmadığı için ilçe gençlerinin Mamak Halkevi’nin tam karşısında duran Demokrat Parti’ye ait kahvehaneye gittiklerini çünkü bu kahvehanede bilardodan müziğe gençlerin ilgisini cezbedecek birçok etkinliğin olduğundan şikayet etmiştir. Bu dilekçeye 21 Haziran’da yanıt veren Kalgay, Mamak Halkevi başkanının taleplerine hak vermiş ve gerekenin yapılması için partililere emir vermiştir. Benzer biçimde Beypazarı Halkevi Başkanlığı da sinema makinesi talep etmiştir (CHP, 490.1.0.0.1215.34.1, BCA). Kısacası Halkevleri, 1951 tarihinde Demokrat Parti tarafından kapatılana kadar Ankaralıların sinema ihtiyacı konusunda geniş ölçekli ve çoğu zaman ücretsiz biçimde hizmet vermiştir.

Halkevleri’nden gelen talepler, Ankara ilçelerindeki sinema kültürünün şehir merkezinden olduğuna işaret etmektedir. Gerçekten de, özellikle merkeze uzak olan ilçelerde, hem sinema salonlarının fiziki durumları, hem de gösterilen filmlerin miktar ve kalitesi açısından olanaklar, kent merkezine göre çok daha kısıtlıdır. Bu bağlamda, 1943 Elmadağ, Ankara doğumlu Muzaffer Tekel’in (Kişisel İletişim, 24 Mart 2018) paylaşımları oldukça değerlidir. Tekel’in aktardığına göre, 1950’li yılların başında kasabalarında sadece Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na (M.K.E.) ait barut fabrikası kampüsünün sineması bulunmaktadır. 1950’li yılların ortalarına doğru bir girişimci kasabanın ilk özel sinemasını açmıştır. Gösterilecek filmlerin tanıtımı ise birisinin içine girdiği dört köşe kutunun, ön, arka ve yanlarına yazılan yazılar ve elinde megafonumsu bir aletle görsel ve sesli olarak günlerce, sokak sokak dolaşması şeklinde yapılmaktadır. Haftada bir kez ve akşamları yapılan film gösterimlerine, ailesiyle gidenlerin oranı oldukça düşük olup genellikle gençler ve erkekler gitmektedir. Uzun zaman sonra açılan yazlık sinemalara seyirci katılımı daha fazla olmuştur.

Bulundukları yerlerde sinema olanakları kısıtlı olan şehir merkezinden uzak olan yerlerde yaşayan kişiler, şehir merkezine geldikleri zaman işlerini hallettikten sonra, yaptıkları ilk şey sinemaya gitmek olmuştur. Örneğin, bu yıllarda Elmadağ’da bulunan Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde öğrenci olan, sonraki yılların ünlü yazarı Talip Apaydın pazar günleri arkadaşlarıyla birlikte kent merkezine gittiklerini ve başkalarından duydukları filmleri izlediklerini aktarmaktadır (2009, s. 134). Şehir merkezinde yatılı okullarda okuyan öğrenciler için de haftasonları sinemaya gitmek önemli bir alışkanlıktır. Örneğin, Alman asıllı ünlü ticaret hukukçusu Ernst E. Hirsch de anılarında Hukuk Fakültesi öğrencilerinin pazar günleri sinemalara akın ettiklerini aktarmaktadır (2008, s. 325). Kısacası, erken Soğuk Savaş Ankara’sında, sinema salonları, bir yandan seyircilerin sosyal ve iktisadi konumlarına göre ayrışmaktayken, toplumun her kesimi, hem şehir merkezinde hem de merkezden uzak ilçelerde bir şekilde film izleyebilmekte ve sinemanın eğlenceli dünyasından mahrum kalmamaktadır.

Burada değinilmesi gereken önemli bir diğer nokta, söz konusu dönemde Ankara sinema salonlarının, film gösterimi dışında pek çok farklı işlevlere sahip olduğudur. Bu çalışmada, yalnızca sinema filmlerine odaklanıldığı için sinema salonlarının diğer işlevleri görece olarak ihmal edilmiştir. Bu tarz işlevleri kısaca özetlemek gerekirse, Ankara sinema salonları konserlere, tiyatro gösterilerine ve çeşitli siyasi toplantılara ev sahipliği yapabilmektedir. Başta Safiye Ayla, Münir Nurettin Selçuk, Müzeyyen Senar, Neriman Altındağ, Hamiyet Yüceses ve Zeki Müren olmak üzere dönemin tanınmış ya da yıldızı yeni parlayan pek çok sanatçısı, özellikle Yeni Sinema ve Büyük Sinema olmak üzere Ankara sinema salonlarında konserler verebilmektedir (Karagözoğlu, 2004, ss. 100-101; Duman, 2012, s. 69). Bu konserlerin olduğu günlerde doğal olarak film gösterimi yapılmamaktadır.

Bu tarz konserlerden birisinin ilanı Şekil 7’de görülebilmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün en sevdiği sanatçılardan birisi olan Safiye Ayla, incelenen dönemde de ara

Ankara Araştırmaları Dergisi 2019, 7(1), 147-174
163