21.3.1986 tarihli oturumda:
İddia makamının DİSK'i tekellere karşı olmak nedeni ile TCK'nun 141, 142 ve 146. maddesini ihlâl etmekle suçlaması hukuk adına ayıptır. (sahife: 129)
İşte DİSK'i suçlayan mantık budur. Her türlü kurgu yapısını geride bırakacak bu mantık bilim dışıdır, hukuk dışıdır, deyim yerinde ise klinik bir olaydır. (sahife: 144)
İddia makamı burada çok önemli bir tarih kesitini göremeyecek kadar pişkin davranmış... (sahife: 190)
25.3.1986 tarihli oturumda,
Ama bir hukuk adamına yakışan budur. Ama ne gezer. DİSK'in suçlanmasına karar verilmiş ve bu nedenle bir kurgu metin ortaya çıkarılmıştır. (sahife: 279)
Tahrifata, yani hileli yola en çok bu davada başvurulmuştur. (sahife: 292)
İddia ortaya çıktıktan sonra bu işkenceli sorgulamada iddia makamın da yer aldığını anladık. Bu nedenle benzerlik, başka türlü açıklanamaz. (sahife: 296)
Yöntem olarak seçilen hileli yolu görmelidirler. (sahife: 337)
Bu davada işkenceciler sorulmuş, işkenceye ilişkin dilekçelerimiz kaybedilmiş. (sahife: 346)
Resmî yayın ve belgelerimizi o denli tahrif eden iddia makamının bant çözümlerine nasıl güvenilir. (sahife: 354)
Tarzında ifadeler kullandığı, dava dosyasına konulan dilekçenin incelenmesi sonucu anlaşılmıştır.
Adı geçenin, bu tutum ve davranışı ile, Türk Ulusu adına yargılama yapan ve 353 sayılı Yasanın savaş hükümlerini, sanık ve belge sayısı itibariyle bu denli yoğun olan davada, tümüyle yargılama dışı bırakarak savunmaya sınırsız haklar getiren Mahkeme Heyetine ve As.